English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bana bakıyordu

Bana bakıyordu Çeviri Portekizce

375 parallel translation
O bana bakıyordu.
Ele estava a olhar para mim.
Tam, yatakları hazırlamak için yukarı çıkmıştım ki orada, atölye kapısının yanında durmuş bana bakıyordu.
Simplesmente subi as escadas e dirigi-me para os quartos, e estava à porta do estúdio, a olhar para mim. - Era uma mulher.
Sürekli bana bakıyordu, belki bu pek bir şey ifade etmez ama... yanında ona verdiğim bir mendili taşıyordu hep.
Estava sempre a olhar para mim. E não parece grande coisa, mas andava sempre com um lenço que eu lhe tinha dado.
- Sanırım bana bakıyordu.
- A olhar para mim.
Evet. Bana bakıyordu.
Estava a olhar para mim.
Her şeyimdi. Bana bakıyordu, dansı bana o öğretti.
Ela era tudo para mim, ajudava-me, pagava-me as aulas...
Burada durup bana bakıyordu.
Estava aí de pé, a olhar para mim.
Orada durup... boğulacağımı umarak bana bakıyordu.
Ficou lá em cima a olhar para mim, à espera que me afogasse.
Öylece bana bakıyordu ve sanki...
E ele ficou ali parado, olhando para mim, como que...
Pencerede çıplak bir adam durmuş, bana bakıyordu.
Estava um homem à janela a olhar para mim. Completamente nu!
Sadece bana bakıyordu...
Limitava-se a olhar para mim...
Yerde, fena yaralanmış, bana bakıyordu.
Deitado, alvejado, a olhar para mim.
Bana bakıyordu.
Vi-o a olhar para mim.
Orada oturmuştu, kocaman gözleriyle bana bakıyordu.
Ela ficou ali, a olhar com aqueles olhos grandes.
Masalın arkasına geçip oturmuş bana bakıyordu.
Estavam tão convictos de que fui eu, que até eu comecei a acreditar.
Fırının kapağını açtım. Orada durmuş bana bakıyordu.
Abri a porta do forno, e ele estava a olhar para mim.
Bana bakıyordu.
Ele tomava conta de mim.
Ama o gece akşam yemeğinde babam bana bakıyordu.
Mas nessa noite, ao jantar, eu senti que o meu pai me olhava fixamente.
Ve bütün bu zaman içinde devamlı bana bakıyordu.
E todo este tempo esteve mesmo à minha frente.
Panik halinde orada kalakalmıştım. Şerifler bana bakıyordu ve kesinlikle biliyorlardı.
Eu ali em pânico, os chuis a olharem para mim e a cheirarem a marijuana.
- Doğrudan doğruya bana bakıyordu.
- Ele não deixava de me olhar.
Sanki delirmişim gibi bana bakıyordu.
Olhou para mim como se eu estivesse louco.
Bütün erkekler bana bakıyordu ve bütün arkadaşlarım deliye döndü.
Os rapazes reparavam em mim e as minhas amigas ficavam doidas.
"Gözleri canlı gibiydi ve bana bakıyordu, sanki bir tabloydu."
O olho parece que está sempre vivo e que olha para mim...
Sonra nereye gidersem gideyim tablo hep bana bakıyordu.
E ainda que me movesse para a direita ou para a esquerda, parecia que olhava sempre para mim
İzin alarak altı aydır bana bakıyordu. Üvey babayı şartlı tahliyeyi ihlalden dolayı alıkoyuyoruz.
Vamos deter o padrasto por múltiplas violações da condicional.
Ailesi gözlerini dikmiş bana bakıyordu.
Os meus pais olhavam para mim!
Tam şurada oturmuş ve ışıldayan gözleriyle bana bakıyordu.
Ele estava aqui sentado, olhava para mim vidrado.
Saçları çöp gibiydi. Su gibi gözleriyle bana bakıyordu.
O cabelo dele parecia palha, os olhos dele eram como água a olharem para mim.
O da ordaydı. Bana bakıyordu ve bişey çiziyordu, yani...
Ela estava a olhar para mim e a desenhar algo...
Bankta bana bakıyordu.
Ele não parava de olhar para mim na bancada.
Bana çok şüpheci bir şekilde bakıyordu.
Estava afastado, mas olhava para mim com desconfiança. Por fim, dirigiu-se a mim.
Sizce neden bana öyle gözünü dikmiş bakıyordu?
Porque me olhava tão fixamente?
Kadınsa bana pis pis bakıyordu. Albaya da öyle.
com ela a olhar fixamente para mim e ferozmente para o Coronel.
Önce ona bakıyordu sonra bana baktı.
Primeiro olhou-a a ela depois a mim.
Daha kötüsü sanki kızlar da bana tuhaf tuhaf bakıyordu.
Mas as raparigas também olhavam para mim com uma cara...
Her halükarda... bana doğru bakıyordu.
Olhou-me
Herkes gözünü bana dikmiş bakıyordu.... sanki bir prensesmişim gibi!
Todo mundo me olhando e babando... como se eu fosse uma princesa.
Mendili indirdiğimde Bayan Rucastle, bana somurtkan ve kızgın bir şekilde bakıyordu.
Baixei o lenço, e quando olhei para a Sra. Rucastle, deparei-me com ela a olhar fixamente para mim.
Beni affet. - Bir şey bana bakıyordu.
- Algo estava a fixar-me.
Sen ona bakıyordun, o sana bakıyordu ve sonra hepiniz bana bakmıştınız. Hatırladın mı?
Ele está a olhar para ti, tu para ele, e depois olharam para mim, lembras-te?
Endişeyle bakıyordu. Bana yardım edeceğini sandım ama öylece arkasını dönüp içeri girdiğine inanamadım.
Ele parecia tão preocupado, pensei que ele me ia ajudar, mas ele virou as costas e entrou em casa.
AVe bana gerçekten çok garip bakıyordu, sanki "Hey Bayan, derdin nedir?" dercesine
E olha para mim, de uma forma bem estranha. "Senhora, o que se passa consigo?"
ve Lillo, bana dünyadaki en muhteşem erkekmişim gibi bakıyordu.
E olhou-me Lillo, como se eu fosse o homem mais belo do mundo.
Giyinirken bana bakıyor ve bu beklenmedik olaylar zincirini çözmeye çalışıyordu.
Visto-me e ela fica a olhar para mim, tentando compreender aquela reviravolta sem precedentes.
Tam bana doğru bakıyordu.
Aliás, estava de olhos postos em mim.
- Bana mı bakıyordu?
- Estava a olhar para mim?
Şöyle yaptım ama hemen geri adım attım çünkü bana erkeklerin o acındıran bakışı ile bakıyordu.
E fiz assim e arrependi-me de seguida porque ele olhou para mim com aquele olhar de cachorrinho que os homens fazem.
Bana garip bakıyordu.
Estava a gozar comigo.
Ben ona bakıyordum, ama o bana bakmıyordu.
Olhei para ele, mas ele não olhou para mim.
Ama... bana o bakıyordu.
Mas... Ele toma conta de mim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]