Başka bir deyişle Çeviri Portekizce
651 parallel translation
Bunlar Selenitlerdir, başka bir deyişle ayın sakinleri.
Estes são os Selenitas, ou, os habitantes da lua.
Başka bir deyişle, müstakbel Parlemento üyeniz.. .. adayınız Bay..
O vosso futuro Membro do Parlamento vosso candidato, o Sr...
Başka bir deyişle Her an emrine amadeyim
Por outras palavras Estou ao teu serviço
- Başka bir deyişle- -
- Em outras palavras, eu...
Başka bir deyişle, küçük kızlarınıza deneme filmi çekebilmemiz için sakin ve sessiz olmalısınız.
Conseguem ver as vossas meninas, tal como, certamente, vocês desejam. Com calma e tranquilidade.
Yani başka bir deyişle, Almanya'nın lideri olarak kaldığı sürece yokolana dek savaşmalıyız öyle mi?
Resumindo, enquanto ele for líder da Alemanha, devemos lutar até sermos destruídos.
Başka bir deyişle, o aslında canlı değil.
Noutras palavras, ele não está realmente vivo.
Tesadüf başka bir deyişle.
Coincidência, por outras palavras.
Başka bir deyişle, endişelenerek uyanırlar ve geceleri de aynı şekilde yatağa girerler.
Noutras palavras, eles acordam preocupados e vão... para a cama do mesmo modo.
Başka bir deyişle, sorunumuz var.
Em outras palavras, temos problemas.
Başka bir deyişle?
Noutras palavras, o que quer dizer?
Şey, başka bir deyişle, gelecek hafta.
Ou seja, no episódio seguinte.
Başka bir deyişle, temizlik yapamam, çünkü toz solurum.
Resumindo, eu não posso limpar porque respirarei pó.
Başka bir deyişle, ölümle birlikte bütün acılar geçecek.
Em outras palavras, toda a dor passará com a morte.
Başka bir deyişle, bir Çin lokantası.
Por outras palavras, um restaurante chinês. Oh!
- Başka bir deyişle, görevde değilsiniz değilmi?
- Por outras palavras, você não tem ordens nenhumas? Apenas um desejo.
Başka bir deyişle ; burası, artık rüya göremeyecek hale geldikten sonra rüyalarının gerçek olduğu yer.
Em outras palavras, este é o lugar onde seus sonhos se tornam realidade... depois que você pára de sonhar.
Başka bir deyişle, bu kabus öğle vakti başlıyor.
Razão pela qual diremos que... Este pesadelo começa ao meio-dia.
Başka bir deyişle, kimse beni ikna edemez.
Ninguém me convence a fazer nada.
Başka bir deyişle, bana züppe diyorsun yani.
Batalhão número um, prepararem-se para avançar. - O que se passa aqui?
Başka bir deyişle, beni kapı dışarı ediyorsun?
Noutras palavras, estás-me a expulsar?
Oğlum olmadığını, başka bir deyişle... annen ya da baban olmadığımı öğrenmek seni üzdü mü?
Lamenta saber que não é meu filho? Que não sou seu pai, nem sua mãe?
Başka bir deyişle,.. ... bir kafir dinin esrarıyla alay edip cahil ve sığ insanları kolayca yoldan çıkarabilir. Ama hakikati asla saklayamaz.
Para acabar, todas as heresias que atacam um mistério podem seduzir os ignorantes e as pessoas superficiais, mas as heresias nunca conseguirão obscurecer a verdade.
Başka bir deyişle.
Por outras palavras...
Başka bir deyişle, Monty zaferi kucaklarken pis işi yine biz yapacağız.
Resumindo, ficaremos com o fardo, e o bom e velho Monty com a glória.
Başka bir deyişle, bir kuş bir balığı sevebilir ama nerede bir yuva kurabilirler?
Em outras palavras, um pássaro pode amar um peixe, mas onde construiriam uma casa juntos?
Ya da başka bir deyişle, hayatım.
De um certo modo, é a minha vida.
başka bir deyişle, "Güneşte Bir Ada" Life dergisinde şu şekilde bahseddildiği üzere :
E a outra uma ilha ao sol, como as revistas a chamam,
Başka bir deyişle, vücudunu koruma altına almam için imza istiyorsunuz, değil mi?
Em outras palavras, você quer o corpo sem lesões, certo?
Başka bir deyişle, gösterimi izleyen biri azacak ve müzeye koşup dinozor ile mastürbasyon yapacak!
Por outras palavras, um gajo vê o espectáculo, fica excitado, vai a um museu, e ejacula para cima de um dinossauro.
Nihayet, o günden üç ay sonra annesine Concha'yı sevdiğimi ve aramızda hiçbir bağ olmamasına karşın kızının eğitim masraflarını üstlenmek istediğimi bir başka deyişle, onun hamisi olmak istediğimi söyledim.
Finalmente, após três meses disto, disse a sua mãe que amava Concha. E que embora não pudesse formar alguns laços, queria cuidar do seu sustento e pagar a sua educação. Por outras palavras, queria tornar-me o seu protector.
- Bir başka deyişle onu sevmiyorsun.
- Então, não o ama?
Bir başka deyişle en ihtiyaç duyduğu zamanda ülkenize... yardım etmeyi reddediyorsunuz.
Em outras palavras, você está recusando ajudar seu país... na hora que ele precisa, Sr. Allnut?
Bir başka deyişle bir çuval yalanınız var ve bu barış görüşmesi bir kandırmaca.
Em outras palavras ele disse que vocês são uns mentirosos... e que essa conferência de paz é uma fraude.
Başka bir deyişle, size bir şey söyleyecek.
Por outras palavras, tem algo que vos dizer.
Bir başka deyişle, baban bakıma muhtaç.
Em suma, o teu pai está quase indefeso.
Bir başka deyişle, nedensiz cinayetler.
Por outras palavras, homicídio sem motivo.
Bir başka deyişle, tedaviyi kabul etmeni isterse, evet diyeceksin.
Por outras palavras, se ela quiser que seja tratado, você fará isso.
Bir başka deyişle, maktul hayattayken kısır değilmiş.
Por outras palavras, em vida, o falecido não era estéril.
Bir başka deyişle Bayan Manion mutluymuş.
Ou seja, a Sra. Manion estava alegre.
Bir başka deyişle, dayanılmaz itkinin pençesinde değildi.
Por outras palavras, não estava a sofrer um impulso irresistível.
Ama heterogref, bir başka deyişle, bir insanın canlı doku veya organlarının başka birine nakli,.. ... bugüne kadar, her iki deneğin biyolojik açıdan tam uyumlu olması halinde mümkündü.
Por outras palavras, o transplante de tecido vivo ou orgãos de um ser humano para o outro... foi somente possível até agora quando os pacientes em questão são perfeitamente idênticos do ponto de vista biológico.
Bir başka deyişle... güvenli mekanizma onlara saldırı sinyali veriyorken... emir teyidi için size ulaşamıyor olabilirler.
Por outras palavras, o mecanismo de segurança pode ter dado o sinal de "avançar"... e não os podem contactar para confirmar.
Bir başka deyişle, konuşamadım.
Ou seja, fiquei sem palavras.
Güney bölgesinde karayolu akışı oldukça normal seyretmekte... Bir başka deyişle, trafik sabahın bu saatlerinde oldukça yoğun durumda.
As rodovias parecem fluir normalmente o que significa que estão com tráfego intenso neste momento.
Başka deyişle... Dün gece yaptığınız küçük kavga sırasında kırdığın küçük bir şey bu herhalde.
Desculpe, isto é uma pérola de um colar que partiu ontem, durante a luta?
başka bir deyişle...
Lasciva. - Por outras palavras...
Bir başka deyişle, gündüzleri kavurucu sıcak, geceleri sıfırın altında.
Por outras palavras, é escaldante de dia e gélido, à noite.
Bir düşman kuvveti kuzeye ilerledi, İngilizlerin arkasına doğru döndü ve batıya doğru Ngakyedauk'u almak için ilerledi. Bir başka deyişle, "Okedoke" Geçidi'ni.
Uma força inimiga avançou para norte, desviou atrás dos britânicos e virou para oeste, para tomar o desfiladeiro de Ngakyedauk ou de "Okedoke".
Bir başka deyişle, dış dünya hakkındaki tüm bildiklerim, elektriki bağlantılarımla ilintili.
Por outras palavras, tudo o que sei do mundo exterior... chega-me através das minhas conexões eléctricas.
Bir başka deyişle, cinayetin 1 : 15'ten önce olduğuna inanmam gerekiyordu, çünkü o anda sizlerin başka şey yaptığınıza dair tartışmasız kanıtlarınız vardı.
Em outras palavras, me impunham a teoria de que o assassinato havia sido antes da 1 h15. Um lapso para o qual todos tinham um álibi.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23