Başka bir yerde Çeviri Portekizce
2,403 parallel translation
Başka bir yerde olmam gerek.
Tenho um lugar para ir.
- Başka bir yerde konuşabilir miyiz?
Podemos conversar noutro lugar?
Muhtemelen başka bir yerde bela çıkartıyorlardır.
- A causar sarilhos algures.
Vampirler başka bir yerde olmalılar.
Os vampiros têm que estar em outro lugar.
Onu başka bir yerde tutuyor olmalılar.
Devem estar a mantê-la noutro lado qualquer, vamos.
Neden "hiç" i başka bir yerde yapmıyorsun?
Por que não vai fazer nada em outro lugar?
Üç yıl önce Lestrade'e çok korkunç üçlü bir cinayet sırasında, Angelo'nun başka bir yerde haneye tecavüz yaptığını kanıtladım.
Há três anos, provei com sucesso ao Inspector Lestrade que na altura de um determinado triplo homicídio, o Angelo estava noutro lado da cidade a roubar carros.
Onu başka bir yerde uyuması için ikna etmemiz lazım.
Precisamos de o encorajar a fazer a sua sesta em outro lugar.
Başka bir yerde saklanıyor olmalı.
Ele está escondido em algum outro lugar.
Sana iltifat etmek pek içimden gelmiyor ama Claire için yaptığın sahiden çok düşünceli bir davranış. Bana kalırsa tatilini burada değil de başka bir yerde geçirmek isterdin o yüzden bunu yapmak, içinden mi geldi yoksa ailen mi zorladı?
Odeio elogiar-te, mas o que estás a fazer pela Claire é mesmo é querido e eu imagino que preferirias estar a passar as tuas férias noutro sítio, portanto, ofereceste os teus serviços ou foram os teus pais?
Rozetin cebinin dört parmak yukarısında olmalı. Başka bir yerde değil.
O distintivo deve estar quatro dedos acima do bolso esquerdo, sempre.
Eğer Johnnie Pappas'ın cinayet gecesi başka bir yerde olduğuna dair kanıtı olsaydı bana anlatırdı, ve kendini asmazdı.
Se o Johnnie Pappas tivesse um álibi para a noite dos crimes, ter-me-ia dito e não se teria enforcado.
Dördümüz bu muhabbete başka bir yerde...
Estava a pensar que nós quatro podiamos continuar esta conversa...
Bu gurubun gücünü yok etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. Ben başka bir yerde bu gücü azaltmak için her şeyi yaptım.
E eu farei tudo para que esse grupo terrorista seja eliminado, como tenho feito, para que seja reduzida...
Nükleer silahları Türkiye'de ya da Rusya'ya yakın başka bir yerde yerleştirmek... Savaş ilan etmek anlamına gelir.
Colocam-se armas nucleares na Turquia ou algures assim tão perto da Rússia e haverá guerra.
Başka bir yerde, başka şeyler yaptığını sanıyordum.
Pensei que tivesses arranjado outra ocupação ou assim.
Belki özel bir okulda, yaşlı bir ailenin evinde ya da başka bir yerde kütüphane vardır.
Bem, talvez seja uma escola particular um asilo de idosos ou outro lugar que tenha uma biblioteca.
Ya başka bir yerde düşersek?
E se cairmos noutro sítio?
Düğmenin yanında değil de... başka bir yerde düşebiliriz.
É que podemos não conseguir planear a nossa queda súbita... precisamente no canto onde está o botão.
Başka bir yerde buluşalIm.
Vamos encontrar-nos noutro sítio.
"Bu eşsiz yeteneklerini başka bir yerde değerlendirmek" mi demek istedin?
QUER DIZER "TRANSFERIR OS SEUS TALENTOS PARA OUTRO LADO?"
Belki, onun papa olduğunu bilmeyen bir meslektaşım... başka bir yerde onunla görüşebilir.
Talvez possa ser visto por um colega que não saiba que ele é o Papa, - alguém que o veja fora daqui.
Böylesine özenle hazırlanmış olanını Saray'dan başka bir yerde görmedim.
Muito mais elaborada que qualquer coisa que eu tenha visto na corte.
- Başka bir yerde konuşabilir miyiz? - Tabii.
- Podemos conversar noutro lugar?
Başka bir yerde hayat olabilir.
Então, talvez haja vida noutro lugar.
O başka bir yerde.
Ela está noutro lugar.
Daha önce hiç başka bir yerde kalmamıştı.
Nunca esteve fora.
- Pekâlâ. Öyleyse başka bir yerde içmekte özgürsünüz.
Então está livre para ir para outro lugar como "O Raven".
- Başka bir yerde sonlandırsak olur mu?
- Sim. Podemos continuar isto, mais um pouco, noutro sítio?
Başka bir yerde oynamak istemez misiniz? Hayır.
- Não querem brincar noutro sítio?
Gerçek benliğimin başka bir yerde olduğunu hissediyorum.
Sinto que o verdadeiro eu está algures noutro lugar.
Amerika'dan başka bir yerde asla yaşayamam.
Não podia morar fora dos Estados Unidos.
Başka bir yerde yapalım.
Posso de ir se quiser...
- Kahveni başka bir yerde de içebilirsin.
Se não gostaste, vai a um café.
Köpek başka bir yerde kalıyor. Şimdi de evine gitmek üzere.
O cão vai morar noutro lugar, que é para onde ela vai agora.
Birinin Kuzey Amerika Yerlisi olup başka bir yerde doğmuş olması oldukça zayıf bir ihtimaldir.
Seria bem incomum alguém com essa ascendência - ter nascido noutro lugar.
İnsanların benden sürekli bir şey bulmamı istemeleri, ama asıl hazinenin tamamen başka bir yerde olması harika.
É espantoso como as pessoas me pedem para encontrar alguma coisa, mas... muitas vezes, o verdadeiro tesouro é outra coisa completamente diferente.
Başka bir yerde kalıyorduysa hâlâ notlarını bulma şansımız var.
E se estava noutro lugar, temos de encontrar as suas notas.
Bunu başka bir yerde daha, Alexander'ın hücresinde görmüştüm.
Vi isto apenas num sítio... na parede da cela do Alexander.
Başka bir yerde suikaste uğrayacak mı, bekle ve gör der gibi.
Espere e veja se ele é assassinado noutro lugar?
Sayın Bass, Ben'in bu gece başka bir yerde değil sadece onun organizasyonunda çalıştığından emin olmak istiyor.
O Sr. Bass quer assegurar-se de que o Ben só servirá na sua festa de hoje, e em mais lado nenhum.
Neredeyse, başka bir yerde kalmasını önerdiğim için beni suçlu hissettiriyordun.
Fizeste-me sentir como um criminoso quando sugeri que ele ficasse noutro lugar.
Ülkeden çıkartana kadar başka bir yerde tutuyorlardır.
Vão guardar num lugar seguro até mandá-las para fora do país.
# Hiçbir şeyi değiştiremem # Solunum yolu açık. Gerçek şu ki ; başka yerde değil de baskın olayının burada gerçekleşmesi iyi bir şeydi çünkü travma olaylarında biz daha iyi ekipmanlara sahibiz.
Na verdade, foi bom que o tiroteio tivesse sido aqui e não noutro lado, porque estamos mais bem equipados para lidar com traumas.
Evrende bir yerde krep yapan başka bir ben daha mı var?
Então, algures lá longe, estou o quê? A fazer panquecas?
Greeley suçun islendigi zaman baska bir yerde oldugunu kanitlayamadi benim de somut kanitim vardi.
O Greeley não tinha um alibi, e eu tenho a evidência, evidência concreta.
Şimdi başka bir yolculuk zamanı.. hayatta kalmak için ihtiyaçları olan, bir yerde öğrenebilecekleri, son dersler.
Está na hora de outra excursão, em que vão aprender as lições finais de que precisam para sobreviver.
Her yerde söylemeyi kararlaştırdığımız hedef grubunun ilgisini çeken, gerçek olmayan bir laftan başka bir şey değil.
É uma daquela frases que... surtia efeito sobre as pessoas, por isso nós... continuámos a usá-la, mas não é verdade.
"Aramızda dolaşıyorlar." Başka "Gerçek dışarıda bir yerde" ucubeleri mi?
"Eles caminham entre nós." Que é isso? Mais fanáticos de "a verdade anda por aí"?
Öldüğünde pislikten başka bir şeyin olmayacağı yerde.
Nada além de escuro se morrerem.
Darkseid galakside dünyadan başka bir çok yerde görüldü.
O Darkseid esteve em mais lugares da galáxia além da Terra.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka birini bul 21
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka birini bul 21