Başka bir zaman Çeviri Portekizce
2,884 parallel translation
- Başka bir zaman.
Fica para a próxima.
Bilmiyorum, belki başka bir zaman çizgisinin yansımalarıydı gördükleriniz.
Por isso, não sei. Talvez tu e o Walter estivessem a ver ecos de outra linha temporal...
Başka bir zaman görüşürüz.
Marcamos outra vez.
- Başka bir zaman için bambaşka bir anı.
Outra história, outro dia.
Bunu başka bir zaman konuşsak?
Podemos falar disso em outra altura?
Ya da gelişimin şerefine başka bir zaman dilimine postaladığın kızdan da bahsedebilirsin.
Ou podes falar-me da miúda que despachaste para fora da cidade em honra da minha chegada.
- Başka bir zaman olsa, yapardım.
- Pode ser outra hora.
Bunu başka bir zaman konuşsak bir mahsuru olur mu?
Importas-te se falarmos disso noutra altura?
Ne bu gece ne de başka bir zaman.
Nem esta noite, nem nunca.
Çantanı al. Derse başka bir zaman devam ederiz.
Apanha a tua mala, e podemos continuar esta lição noutra ocasião?
Siz iki budala bunu yapacak başka bir zaman seçemez misiniz? Eve gitmeliyim.
Podem discutir isso noutra altura?
Başka bir zaman bunu tekrarlayalım.
- Devíamos fazer isto outra vez.
O asansörleri kapatırsam bankacılar başka bir zaman gelmek zorunda kalırlar.
Creio que os elevadores vão estar desligados, e as pessoas do banco terão de voltar noutra altura.
Belki başka bir zaman.
Noutra altura, talvez.
Çok isterdim ama ne yazık ki başka bir zaman artık.
Seria com todo o meu prazer, senhora Infelizmente, outro assunto impede-me.
Gitmeyi çok isterim. Başka bir zaman gidebiliriz.
Talvez noutra altura, sabes.
Hayvanlar âleminde genç bir maymun ne zaman annesiz kalsa başka bir ailenin annesi kendini sık sık sorumlu hisseder.
No reino animal, quando um jovem primata está sem a sua mãe... Uma matriarca vizinha poderá assumir a responsabilidade.
O zaman başka bir açıklaması olmalı.
Então, deve haver uma outra explicação.
- Anjiyo zaman kaybından başka bir şey değil.
- A anglo é perda de tempo.
Karınızın başka bir iftle beraber... karanlıkta yemek yemeyi istemesi her zaman şüphe uyandırır.
Suspeite sempre, quando a sua mulher quiser jantar, no escuro, com outro casal.
Her zaman başka bir çocuk doğurabilirim ama topraklarımızın mahvolduğu bir yerde ekin yetiştiremem.
Posso sempre ter mais filhos. Mas não posso fazer as colheitas crescer onde a terra é infértil.
Mesajını aldım ve kaba olmak istemiyorum ama düşünüyorum da sahip olduğun şu giyotin hakkında daha fazla konuşmak zaman kaybından başka bir şey değil.
Recebi sua mensagem, e não quero ser rude, mas acho que mais conversa sobre essa guilhotina vai ser desperdício de tempo.
O zaman başka bir yere taşının.
- Então, arranjem outra.
Başka bir şey seçmek için hala zamanın var.
Ainda tens tempo de escolher outra coisa.
Pekâlâ, başka bir yargıç bul o zaman.
Pronto, arranja outro juiz.
O zaman kimse beni Kraliçe Mellifer'in başka bir Hexenbiest'i öldürdüğü için suçlamaz.
Quem me pode culpar por ter cometido um erro e ter deixado que a Rainha Mellifer matasse outra Hexenbiest?
Çünkü ona başka bir şey yapacak zaman vermedim.
Porque não tem tempo para mais nada.
Sanırım takılacak başka bir yer bulmanın zamanı geldi.
Acho que está na altura de procurares outro bar.
- Başka bir terapist bulduğun zaman.
- Quando tiveres outro terapeuta.
Açıkçası kendimi kurtarmak için ne yapmam gerektiğini bilmiyorum ve ne zaman bir şey söyleme çalışsam sanki başka bir beton blok ayaklarıma yapışıyor.
E obviamente não sei o que fazer para me salvar. E sempre que tento dizer alguma coisa, é como amarrar um bloco de cimento no meu tornozelo.
Başka zaman olsa hayatta elletmez ama yılın bir gecesi kendini dağıtır.
Ela é bastante profissional, à exceção de uma noite do ano... Esta noite.
Evet, Bree her zaman bir şeyler pişirerek avunurdu ama pişirmek onu yarı yolda bıraktığında başka bir şeyle avunurdu.
Sim, a Bree sempre se confortou cozinhando. Mas quando cozinhar não dava resultado, ela confortava-se com outra coisa.
O halde başka bir görüşme tarihi belirleyelim ve o zaman konuşalım.
Vamos agendar outra reunião e conversaremos.
Peki o zaman neden başka bir şeyler yapmıyorsun?
Então por que não fazes outra coisa?
Midas, prensin öldüğünü öğrenirse ejderhayı öldürmesi için başka bir savaşçı bulacaktır. O zaman da altınlarının bir gramını dahi göremeyiz. Evet.
Se o Midas souber que ele está morto, irá encontrar outro guerreiro para matar o dragão, e nunca veremos uma onça do ouro dele.
Anlaşma yapacağın zaman paramdan başka bir şeyi görmen gerekmiyor anlıyor musun?
Não precisa de ver nada além do dinheiro quando fazemos um acordo. Está a perceber?
Bize biraz zaman ver. Başka bir yolunu buluruz.
Encontraremos uma outra maneira.
Fok penguenleri korkutup kaçırdığı ve ekibe zorluk çıkardığı için başka bir delik arama zamanı.
Com a foca a afugentar os pinguins e a perturbar a equipa, está na hora de tentar outro buraco.
Her zaman başka bir yol vardır.
Há sempre outro caminho.
Şimdi... başka bir Tırmık ve Kıymık zamanı mı?
E agora está na hora de... outro Itchy e Scratchy?
Çok uzun bir hikaye, başka zaman anlatırım.
Sabes, as mortes dos executivos.
Ayrlca işiyle o kadar çok ilgileniyordu ki başka bir şeye zaman kalmlyordu.
Além disso... Ele concentrava-se tanto no trabalho que não havia espaço para muito mais.
O zaman başka bir çözüm buluruz
Bem, que se lixe.
Ve belki de bu iyi bir hamle değlidi çünkü güzel bir kadını o şekilde uzun süre yalnız bırakıyorsunuz ve o zaman başka biri geliyor.
Mas eu estava a mostrar-lhe que não estava lá apenas para sexo. Não foi uma boa jogada, porque deixar uma mulher bonita sozinha, permite que alguém venha e fique com ela.
Kanın kafaya ulaşması ve gidecek başka bir yerinin olmaması ne kadar zamanını alır?
Quanto tempo sangue para alcançar a cabeça Não não têm para onde ir?
Ne zaman başka bir eve taşınacaksın?
Quando é que tu te vais mudar para um lugar novo?
O zaman tabutta, sesi direk kafamızın içine gönderen gizli başka bir şey olmalı.
Então deve haver alguma coisa mais escondida no caixão, que aponta o som directamente para as nossas cabeças.
O zaman başka bir "Gammaz Yürek" hikâyesi yaz.
Então tenta escrever outro "Contos do Coração".
Yine de başka hiç bir zaman hissetmiyorum.
Mas nunca para sempre.
Zaman Boşluğu'nda geri giderken zamanda başka bir periyot öyle bir his yaratıyor ki, tarifi çok güç.
Quando recuamos pelo buraco temporal, há uma sensação diferente em relação a outra era que é tão básica que se torna difícil de descrever.
"Belki zaman geçtikçe içinde daha yüksek başka bir şeye dönüşür."
Talvez esteja à espera de ser transformado em algo maior.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka birini bul 21
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka birini bul 21