Benim için sakıncası yok Çeviri Portekizce
103 parallel translation
Benim için sakıncası yok.
Não me importo.
Sen gitmek istersen, benim için sakıncası yok ; ama onun eşeklerini de al.
Se quiseres continuar está bem, mas leva os burros dele contigo.
- Elbette anne, benim için sakıncası yok.
Por mim, tudo bem, mãe.
Şey, zahmete girmek istiyorsan, benim için sakıncası yok.
Bem, se quer ter esse trabalho, por mim está tudo bem.
Benim için sakıncası yok. Cezanı ödemişsin.
Tudo bem comigo, se cumpriu a sua pena.
Dedektif izin verirse, Benim için sakıncası yok.
Se o Marshall não se importar, por mim tudo bem.
Benim için sakıncası yok.
Por mim tudo bem.
Benim için sakıncası yok. Zamanımı harcıyor sayılmam.
Não estou a perder tempo.
Gerçekten, benim için sakıncası yok.
A sério, não me importo.
Beklemenin benim için sakıncası yok.
Não me importo de esperar.
Benim için sakıncası yok.
Não faço sacrifício.
Benim için sakıncası yok.
Não me incomoda a mim.
Benim için sakıncası yok.
Parecem-me boas.
Benim için sakıncası yok.
Por mim, tudo bem.
- Benim için sakıncası yok.
- Não me importava de ir.
İkiniz çikolatadan uzak durduktan sonra benim için sakıncası yok.
Desde que vocês os dois se mantenham afastados de doces, não me importo com nada.
Benim için sakıncası yok.
E... que estou bem.
- Onunla takılmanın benim için sakıncası yok, ama benden konuşmayacaksınız. - Neden? Çok eğlenceli.
Bom, não me importo que andes com ela, mas não vão falar sobre mim.
Benim için sakıncası yok.
Eu não me importava.
- Hayır, benim için sakıncası yok.
- Não, não. Tudo bem. Eu irei.
Yeni bir erkek arkadaş aramıyorum. Biriyle görüştüğünü biliyorum. Benim için sakıncası yok.
Não quero um novo namorado, sei que tens uma pessoa e não me importo.
Benim için sakıncası yok.
Eu não me importo.
Bu, intikam için yapılan bir eylem olmamalı. Benim için sakıncası yok yeter ki, o da Claire kadar acı çeksin. - Bunun kararını ben veririm.
não pode ser um ato de vingança tudo bem, contanto que sofra como Claire eu decido isso
Sanırım benim için sakıncası yok.
Por mim tudo bem.
Bu senle eşin arasında bir durum, benim için sakıncası yok.
É entre ti e a tua mulher, por isso, tudo bem comigo.
Benim için sakıncası yok.
Ali ficamos bem.
- Emin misin? Benim için sakıncası yok...
Não me importo.
Benim için hiçbir sakıncası yok.
Comigo não há problema.
Benim için hiçbir sakıncası yok.
Não me importo nada.
Benim için bir sakıncası yok.
Por mim, está bem.
Benim için hiçbir sakıncası yok.
- Sim, absolutamente.
Benim için sakıncası yok.
- O Antoine?
Hayır, benim için konuşmanın sakıncası yok. Neler olduğunu anlatacağım.
- Não, não me importo de falar disso.
Bir içkinin sakıncası yok mu? - Hayır, benim için yok.
Importas-te de me preparar uma bebida?
Benim için bir sakıncası yok.
Eu não me importo com isso.
Peg ve ben bu konuyu konuştuk ve bu benim hatam olduğu için, her şeyi benim halletmeme karar verdik. Bütün ayarlamaları benim yapmama izin ver olur mu? Eğer bu seni daha iyi hissettirecekse, bence bir sakıncası yok.
E mesmo que não tivesses tentado comprar-me o relógio, se os 16 anos que estamos juntos não chegam para dizer que te amo, de que serviria um relógio estúpido?
Senin için sakıncası yoksa benim için de yok.
Não me importo se não te importares.
Benim için sakıncası yok.
Estou porreiro.
Yani benim için bir sakıncası yok.
Quer dizer, eu não me importo.
Benim için hiçbir sakıncası yok.
Eu não me importo, tudo bem.
- Benim için sakıncası yok.
- Não me importa.
Böyle yemenin benim için bir sakıncası yok.
Não me importava de voltar a comer assim.
- Anlıyorum. Ben de Meaby'i dondurma yemeye götürecektim ama burada kalmayı istiyorsanız benim için sakıncası yok. Güzel.
Estou a ver.
- Benim için sakıncası yok.
- Acho muito bem.
Tamam, demek istediğim, benim için hiçbir sakıncası yok, devam et.
Sim, por mim tudo bem, força. Claro.
Eğer kursu bitirmenin tek yolu buysa bunu okumanızın benim için hiçbir sakıncası yok.
Não tenho problema que leia isto, mas leia sozinho. Se é isso que é preciso para acabar o curso.
Benim için bir sakıncası yok.
Eu não me importo.
Pekala, Asıl bahsetmek istediğim gerçekten bi işarete ihtiyacın olmayacağındı, ama... Eğer beni tanrıdan gelen bir mesajcı olarak görmek sana yarayacaksa, Benim için de bir sakıncası yok.
Bem, o meu objectivo era que percebesses que não deverias precisar de um sinal, mas... se eu ser um mensageiro de Deus funciona para ti, eu fico satisfeito com isso.
Hayır, benim için sakıncası yok.
Não, por mim tudo bem.
Ama sen böyle birisin ve benim için bir sakıncası yok.
Mas tu és assim e eu não me importo.
Emin ol benim için en küçük bir sakıncası yok.
Te asseguro que não tenho o menor incoveniente a esse respeito.
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için sorun değil 83
benim için zevkti 116
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için sorun değil 83
benim için zevkti 116
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39