English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bilmiyorduk

Bilmiyorduk Çeviri Portekizce

1,101 parallel translation
Bu olayı düzenleme fikri ilk aklımıza geldiğinde, gelen olur mu bilmiyorduk.
Quando a ideia surgiu de pôr isto em pé, não sabíamos se alguém compareceria.
- Biz, sizin ilgilendiğinizi bilmiyorduk.
- Não sabíamos que vinha.
Kardasya IV'de hala Kardasyalı mahküm olduğunu bilmiyorduk.
Não fazíamos ideia de que ainda havia prisioneiros bajorianos em Cardássia IV.
Biz bilmiyorduk, ancak siz tam olarak ne kastettiğini anlamıştınız.
O senhor sabia que ela estava a falar literalmente.
Canavarın siz olduğunuzu bilmiyorduk. Ah.
Não sabíamos que a besta fosse você.
Söyle, kutsal toprak olduğunu bilmiyorduk.
Não sabiamos que era sagrada. Não lhe pode dizer?
Orada ne ürettiğimizi bilmiyorduk. Ama bize sadece kasalar olduklarını söylediler bilirsiniz.
Não sabíamos o que estávamos a construir naquela altura mas disseram-nos que eram apenas caixas, percebem?
Geleceğini bilmiyorduk.
Não sabíamos que vinhas.
Biz de bilmiyorduk, o yüzden doğruca gidelim diye düşündük.
Nem nós sabíamos, por isso depois pensámos só em vir.
- Misafirin olduğunu bilmiyorduk. Evet.
Não sabíamos que tinhas visitas.
Kime güvensizlik duyacağımızı bilmiyorduk ama kendimizi mutlaka savunmak zorundaydık.
Não sabíamos de quem desconfiar, porém tínhamos que nos defender.
Bilmiyorduk.
- Vamos já embora.
Hepimiz gereğinden fazla erkeklik hormonuna sahiptik ve ne yapacağımızı bilmiyorduk.
Quando se tem tanta testosterona... e não saber o que fazer com ela... ajuda ter esse aspecto de rufião.
Başka nereye gideceğimizi bilmiyorduk leydim.
Não sabíamos a quem mais nos dirigirmos, senhora.
Onlar nedir bilmiyorduk tabii.
Nós não sabiamos o que eram.
Bizi seviyorlar mıydı bile bilmiyorduk.
Nem sabemos se nos amavam.
- Senin erkeğin olduğunu bilmiyorduk. - Kusura bakma tamam mı?
- Não sabíamos que era seu.
- Bakın, üzgünüm, anlamıyorsunuz. - Çok üzgünüm. Onu uzun zamandır görmediğimiz için bilmiyorduk.
Há muito tempo que não o víamos, por isso não sabíamos...
- Merhaba. - Burada olduğunu bilmiyorduk. - Merhaba.
Não sabíamos que estava aqui.
İlk patlama esnasında ölenler haricinde, meydana gelen radyasyon zehirlenmesinden, başkalarının ölebileceğini bilmiyorduk dersem, senin için, herhangi bir farklılık yaratır mı?
Serviria de algo se lhe dissesse que jamais suspeitamos que ia haver envenenamento por radiação, que tudo o que estivesse bastante perto morreria na explosão?
Geçen seneye kadar, ülkemizde olup olmadıklarını bilmiyorduk.
Encontrámo-los no campo o ano passado.
Gerçeği bilmiyorduk.
Não sabíamos a verdade.
Onun kim veya ne olduğunu biz bilmiyorduk. Ama şahinler biliyordu.
A princípio, não soubemos dizer quem ou o que seria, mas eu sabia o que os busardos sabiam :
Ölüp, ölmediğinizi bilmiyorduk.
Não sabíamos se estavam vivos ou mortos.
Müşteri olduğunuzu bilmiyorduk.
Não sabíamos que eram hóspedes.
- Bizi neyin vurduğunu bilmiyorduk.
- Não sabíamos o que nos tinha atingido.
Askeri üs olduğunu bilmiyorduk.
- Ignorava ser um aeroporto.
Nerede olduğunu bilmiyorduk.
Não sabíamos aonde estava.
Ne çok çalıştığının farkında değildik. Yunanistan'da karısı ve iki çocuğu... olduğunu, onları bu ülkeye getirmeyi umduğunu bilmiyorduk.
Não nos ocorreu o muito que ele trabalhava, nem que tinha mulher e dois filhos na Grécia e esperava trazê-los para este país.
Herkesin hayatının yön değiştirebileceği bir gün ama henüz bilmiyorduk.
Será um dia em que a vida de toda a gente mudará de rumo mas ainda não sabemos isso.
Bilmiyorduk.
Nós não sabíamos.
Doğal bir formasyon olmaması haricinde hiçbir şey bilmiyorduk.
Nós não sabíamos o que era, excepto que não era uma formação natural.
O zamanlar gezegenin adını bilmiyorduk.
Não tinham um nome para ele na altura.
- Özür dileriz, bilmiyorduk.
- Nao sabiamos.
Şu ufak kemiğin ona ait olduğunu bilmiyorduk! " demesini dinlemeye ne demeli?
Pois aqui está um ossito, que não sabíamos que aquilo tinha! "
Bizim Cardassianlılardan aldığımız küre ise, "Zaman Küresi" idi, tabii önceleri bunu bilmiyorduk.
A que nós recebemos dos cardassianos era a Orb do tempo, mas não o sabíamos na altura.
Hiçbirimiz evli olduğunu bilmiyorduk.
Nenhum de nós sabia que ele era casado.
İkimizde aşkın ne olduğunu bilmiyorduk.
Nenhum de nós sabia o que era o amor.
- Aslında, hayır, bilmiyorduk.
- Na verdade, não sabíamos.
Ne yaptığımızı bilmiyorduk Bir dakika.
Isso significa, que nós não sabemos quais as consequências disso!
Biz... bunu bilmiyorduk... şoke olduk!
Não fazíamos ideia do que nos tinha atingido!
Siz olduğunuzu bilmiyorduk.
não fazíamos a menor ideia.
Herkes olacaklardan haberdardı. Sadece bunu biz bilmiyorduk.
a população também devia saber, ou pelo menos imaginar, o que ia acontecer, aquilo que nos iam fazer.
Dediğim gibi, burada birilerinin olduğunu bilmiyorduk.
Como lhe disse, não sabíamos que tivesse alguém aqui em baixo.
Orada olduğunu duyduğumuzda... ... neler olduğunu bilmiyorduk.
Quando soubemos que estavas lá dentro não sabíamos o que se passava.
Ne yaptığımızı bilmiyorduk, sadece orada oturarak, Terrance ve Phillp'i izliyorduk ve...
Estávamos a ver o Terrance and Philip e...
Sadece şu küçük güç alanı meselesini bilmiyorduk...
Não sabíamos deste pequeno campo de forças...
O zamanın yarısında nerede olduğunu bilmiyorduk.
Não sabíamos onde ela estava.
Var olduğunu bile bilmiyorduk.
Não sabíamos da sua existência.
Neyse, ne yapacağımızı bilmiyorduk.
De qualquer forma, não sabíamos o que fazer.
Sadece o zamanlar bilmiyorduk.. Hayır biliyorduk, biliyorduk.
- O que fizemos nós, então?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]