Bir oğlum var Çeviri Portekizce
679 parallel translation
Benim de bir oğlum var...
Eu também tenho um filho.
Bizi maymun gibi önüne katıp "Bana acıyın. Bir karım ve sakat bir oğlum var." diyebilir.
Para manipular-nos como macacos e dizer : "Sintam pena de mim um homem de família com uma mulher e um filho aleijado!"
Benim de bir oğlum var.
Eu também tenho um filho.
Lund'da yaşayan, aynı zamanda doktor olan bir oğlum var.
Eu tenho um filho, também médico, que vive em Lund.
Kardeş Godwin, bir oğlum var.
Padre Godwin, eu trago no ventre uma criança.
Benim de bir oğlum var.
Bem, também tenho um filho.
Ve salonda yatmak zorunda olan bir oğlum var, çünkü hiçbir şeyim yok.
E meu filho dorme na sala, porque näo tenho nada.
Benim de 16 yaşında bir oğlum var.
Eu também tenho um filho de 16 anos.
Bir oğlum var.
Tenho um filho.
- Benim de bir oğlum var.
- Eu também tenho um filho...
John adında bir oğlum var, sana benziyor.
Tenho um filho chamado John, muito parecido consigo.
Benim bir oğlum var.
Tive um filho.
Artık savaşacak bir oğlum var.
Tenho que lutar pelo meu filho.
Tek başıma büyütmem gereken küçük bir oğlum var... ve onu nasıl büyüteceğimi bilmiyorum.
Tenho um filhinho para criar sozinha... e não sei como vou fazê-lo.
Bir motele tıkılıp kalmış, sıkıntıdan patlayan 1 2 yaşında bir oğlum var.
Tenho num motel um filho de 12 anos que está totalmente entediado.
Evlendim ve bir oğlum var.
Eu me casei e tenho um filho.
11 yaşında bir oğlum var.
Eu tenho um menino de 11 anos.
Dengesiz bir oğlum var ; Tanaka Shiro yakuza olmak için üniversiteyi terk etti.
Tenho um filho desobediente, Tanaka Shiro, que deixou a universidade para se tornar yakuza.
Benim de bir oğlum var. Ama o çok küçük.
Também tenho um filho, mas não tão grande, claro.
Senin yaşında bir oğlum var.
Tenho um filho mesmo da sua idade.
Bir oğlum var, George.
Tenho um filho, o George.
Çocuk kampında küçük bir oğlum var.
Meu filhinho esta no Campo. Seu nome e Jan...
Orada deniz okulnda bir oğlum var.
Tive um filho lá na escola.
Harika bir kocam ve harika bir oğlum var. Bense azmış gibi bir erkekle düşüp kalkıyorum.
Tenho um marido maravilhoso, um filho maravilhoso... e estou me habituando com a vida doméstica.
Küçük bir oğlum var.
Tenho um filho pequeno.
Kurnaz bir oğlum var.
- Tenho um filho esperto!
Benim bir oğlum var!
Eu tenho um filho!
Bir oğlum var!
Eu tenho um filho!
Bu dünyada istediğin... arzu ettiğin bir şey mi var oğlum?
Há um par de olhos brilhantes algures, não? Não existe um par de olhos brilhantes em que adoras pensar?
Bir şey mi var, oğlum?
Que se passa, filho?
Vadide çok güzel bir evim var oğlum, artık orada yaşayacağız.
Vamos semear o terreno, caçar e pescar. O que te parece?
Oğlum evden kaçtı ve bir de silahı var.
O meu rapaz fugiu esta noite. Ele também tem uma arma.
Bir oğlum daha var, Otis.
Tenho outro filho, Otis.
Harika bir eşim,... 2 oğlum var.
Uma bela mulher e... dois belos rapazes.
Roosevelt hakkında herhangi bir bilgin var mı oğlum?
Você não sabe nada de Mr. Roosevelt, filho?
Bir de oğlum var.
Também tenho um menino.
Oğlum dinleyeceği tek bir şey var.
Meu rapaz.. ele só vai escutar uma coisa.
Tanrı'ya şükür, başka bir oğlum daha var.
Graças a Deus tenho outro filho.
Hasta bir oğlum var.
Minha mulher saiu.
Seni rahatsız eden bir şey mi var, oğlum?
Tens alguma coisa que te preocupa?
Sevgili oğlum, ihtiyacım olmayan tek şey var, o da bir kahraman. Sen mi?
- Claro.
- Yetişmemiz gereken bir uçak var, Sammy oğlum.
- Temos um avião para apanhar, Sammy.
Oğlum Tom'un iyi bir kalbi var ve düşünceliğini takdir ediyorum.
O meu rapaz Tom tem um bom coração e admiro a sua maneira de pensar.
Tek bildigim su oglum : burada olmanin bir nedeni var.
E sei que estás aqui por alguma razão.
Bay Holm, sizin bir kızınız var. Benim de oğlum.
Holm, o senhor tem uma filha e eu tenho um filho.
Oğlum bir fikrim var!
Miúdo, tive uma ideia!
Bayan Moore, benim de sizinki gibi, bir oğlum ve bir de kızım var.
Sra. Moore, também tenho um filho e uma filha, como a senhora.
Hey, oğlum, bir şoföre ihtiyacım var.
Eh, rapaz, preciso de um condutor.
Şükürler olsun ki bir oğlum daha var.
Felizmente tenho outro filho.
Bir sorun mu var, oğlum?
Pareces preocupado, meu filho.
Kültürümüz bozuk. Yani uygarlığımız. Temelde bir bozukluk var, oğlum.
Há algo de errado com a nossa cultura, ou seja, com a nossa civilização.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir otel 16
bir oda istiyorum 30
bir oyun daha 18
bir öğretmen 17
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir otel 16
bir oda istiyorum 30
bir oyun daha 18
bir öğretmen 17