Bu sayılmaz Çeviri Portekizce
893 parallel translation
- Bu sayılmaz.
- lsso não é explicação.
Ama içinde su yoktu, bu sayılmaz.
No entanto, não deve contar, porque não há água.
- Bu pek de iyi bir fikir sayılmaz.
Isso não é uma boa ideia.
Bu birbirleri için bir şey ifade etmeyen bir adam ve kadın arasındaki resmi bir görüşme için pek de uygun bir giyiniş tarzı sayılmaz.
Não é muito normal para uma conversa impessoal... entre um homem e uma mulher que não significam nada um para o outro.
- Bu da tam olarak bir parti sayılmaz.
- Isto não é exactamente uma festa.
Bu kanıt sayılmaz.
Isto não é uma prova.
- Ayrıca bu yalan yere suçlama da sayılmaz. Fisher'ı o vurdu.
- Foi ela que o matou.
Bu çok ilginç ama sabahın bu saatinde... zorla evime girmenizi gerektirecek kadar ilginç sayılmaz.
Bem, isso é interessante, mas não o suficiente... para deitar portas abaixo a esta hora da madrugada.
O halde bu cinayet sayılmaz herhalde.
Então não foi homicídio, suponho?
Bu uzun bir süre sayılmaz.
É pouco tempo.
Bu kanıt sayılmaz.
"Pelo olhar dela"? Assim não chegas longe.
Bay Lagana bazı işler çeviriyor. Bu pek sır sayılmaz.
Bem, o Sr. Lagana manda em tudo, isso não é segredo.
Ama bu araba çok güvenilir sayılmaz.
Mas este carro não é muito obediente.
Bu rakam avans bile sayılmaz.
Isso nem sequer bastaria como entrada.
Bu ölü soymak sayılmaz.
E não se preocupem de roubar os mortos.
Bu hayata pek iyi bir başlangıç sayılmaz.
Não é um bom começo de vida.
Bu bir yalan sayılmaz.
Isso não é exatamente uma mentira.
- Bu saçma bir soru değil mi? - Pek sayılmaz.
- Não é uma pergunta tola?
Bu pek komik sayılmaz, Alan.
E soube que dorme cá.
Şu öpüşme oyunlarından biriydi işte. Sanırım bu sayılmaz, değil mi?
Acho que não conta, não é mesmo?
Bu kadar kısa zamanda yeniden görmek sayılmaz bu.
Um período tão curto não conta.
Bu bir cevap sayılmaz.
Isso não é resposta à minha pergunta.
Öpücük sayılmaz bu!
Isto não é um beijo!
Bu tercih ettiğim zaman sayılmaz ama sen yine de getir.
Esta não é propriamente a ocasião certa, mas vá buscá-la na mesma.
Bu doyurucu değildir ve tavladıkları da dost sayılmaz zaten.
Não quer dizer que isso baste nem que seja companhia bastante.
- Pek sayılmaz. Gök gürültüsü neden bu kadar kızıyor peki?
Então, por que será que os trovões ficam tão zangados?
Artık bu resmi bir tanıştırılma sayılmaz mı?
Não diria que isto constitui uma apresentação formal?
Bu az şey sayılmaz.
Não é um mau público.
Bu sayılmaz.
Não conta.
Belki önemsiz gelebilecek bir farktır ama sanırım M-16'nın karakteristik özelliğinin bir kurşunun, bu iklim koşulları altında saniyede 12 metre daha yavaş hareket ettiğine işaret ettiğini göreceksiniz. Pek sayılmaz.
Não exactamente.
- Yüzsüzlük etme, Richard. Bu işten sayılmaz.
- Aceita bem as coisas, Richard.
- Bu onun hatası sayılmaz.
- A culpa não é dele.
- Bu adilik sayılmaz mı?
- Oh, querida. Parece-me uma maldade.
Ama bu tam olarak benim uçağım sayılmaz. Anladın mı, onu bir şekilde ödünç aldım. Ve uçağı geri götürmezsem,
Mas este avião não é exatamente meu... eu pedi-o emprestado e se não o devolver...
Bu iş benim için biçilmiş kaftan sayılmaz.
Bem, realmente não fui talhado para o trabalho.
Bu seni öldürmez, ama sersemletme efekti pek hoş sayılmaz.
Isto não a matará, mas o efeito atordoante não é muito agradável.
Çok sayılmaz ama elimdekilerin hepsi bu.
Não é muito bonito, mas é o único que tenho.
Bu bir hazine sayılmaz, Butch.
Não é exactamente o que eu chamaria uma fortuna, Butch.
Bu koşullarda, terazinin benden yana kefesi de hiç hafif sayılmaz.
Nesta negociação, não tenho menos argumentos que tu.
Bu rakam çok sayılmaz, anlıyorsunuz ya? Haftalık bir karton sigara üç dolar eder.
Um pacote de cigarros por semana custa uns três dólares.
Bu, sayılmaz.
Esta não conta, rapazes.
Bu delilik sayılmaz, sadece İrlandalı olmakla ilgili.
Não é loucura, é o espírito irlandês.
Bu topraklar benim için altından sayılmaz.
Nunca soube o que era a riqueza.
Bu, çok adil sayılmaz.
Precisamente!
Bu benim için de keyifli bir muhabbet sayılmaz.
Você não é exactamente a minha companhia ideal.
Bu mazeret sayılmaz.
Näo é uma justificaçäo.
Her ne kadar sayısız hastalığın mucizevî şekillerde iyileştiğini görmüş olsa da Theodora hiçbir söz vermiyor, sadece size bu inanılmaz iksire, şişesi iki dolar gibi komik bir fiyata sahip olma şansı sunuyor.
Embora ela tenha visto curas milagrosas de inúmeras doenças... Theodora não promete nada, apenas que nunca mais... terão a oportunidade de comprar este fabuloso elixir a um irisório preço de apenas $ 2 a garrafa.
Bu bir ölçü sayılmaz. Ama o, annesini öldürecek kadar zalim değildir. Tabii keşke onu tanımış olsaydı...
Não é um informante, nem um covarde que matou a sua mãe.
Bu hakkım sayılmaz. Kazandın, değil mi?
- Ganhou, não ganhou?
Bu pek sebep sayılmaz.
Não é lá uma grande razão.
Bu inanılmaz bir şey... hem bunu bilmeyen Amerikalı sayılmaz.
Isso não é só inacreditável, como totalmente anti-americano.
sayılmaz 64
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu saçmalık da ne 22
bu sana 142
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
bu sayede 46
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu saçmalık da ne 22
bu sana 142
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
bu sayede 46