Bu sadece bir oyun Çeviri Portekizce
194 parallel translation
Sonuçta bu sadece bir oyun.
É só um jogo.
Yani bu sadece bir oyun mu?
Quer dizer que isto é apenas um jogo? Claro.
Bu sadece bir oyun. "
É só um jogo. "
Bu sadece bir oyun mu? " dedi.
É só um jogo "?
Bu sadece bir oyun.
É apenas uma peça.
- Bu sadece bir oyun, Silvia.
- É só um jogo, Silvia.
Bu sadece bir oyun.
Jogo de idiotas.
Boş ver Evelyn, bu sadece bir oyun.
Pronto, pronto, Evelyn. É só uma peça.
Hey, bu sadece bir oyun.
É só um jogo.
Bu sadece bir oyun, dostum.
Algumas bolas e um pau. Bolas e um pau.
John, bu sadece bir oyun.
John, é apenas um jogo.
- Ekselansları, bu sadece bir oyun.
- Sua Alteza, é só uma peça.
"Bu sadece bir oyun" demek, geride kalan yavrucakları ne doyurur, ne de giydirir.
Dizer "é só uma peça" não vai alimentar e vestir os pequenos que ele cá deixa.
Yeterince iyiyim ve bu sadece bir oyun.
Já sou muito boa e não passa de um jogo.
Haydi, bu sadece bir oyun.
Vamos, é apenas um jogo.
Bu sadece bir oyun.
- Não passa dum jogo.
Sen söyledin, bu sadece bir oyun.
Tu própria disseste, é só um jogo.
Efendi Yim, kazan ya da kaybet, bu sadece bir oyun.
Mestre Yim, ganhar ou perder, é tudo um jogo.
Sevgili dostum, bu sadece bir oyun!
Toda a Beijing sabe que o Mestre Yu é o verdadeiro rei do Teatro!
Bu sadece bir oyun.
É apenas um jogo.
Bu sadece bir oyun.
Que estás a fazer?
Bu sadece bir oyun.
é apenas um jogo.
Bu saçmalık. Bu sadece bir oyun O'Neil.
É só um jogo, O'Neil.
Bu sadece bir oyun.
Não entres em pânico, é só um jogo.
Dinle, bu sadece bir oyun.
Ouve, isto é apenas uma cena.
- Bu sadece bir oyun, Bagger.
É só um jogo, Bagger.
Bu sadece bir oyun, Junuh.
É só um jogo, Junuh.
Bu sadece bir oyun.
É só uma peça.
BU SADECE BiR OYUN, DOC, AMA... BUNU SEViYORUM.
É só um jogo, Doc... mas adoro-o!
- Bu sadece bir oyun!
- É só um jogo.
Sonuçta bu sadece bir oyun.
É apenas um jogo.
Her seferinde bir metre. Bu sadece bir oyun.
Não é nada mais do que um jogo.
Bu sadece bir oyun, savaş değil.
Estamos apenas a jogar futebol. Não estamos a lutar numa batalha.
Sen de, " Bu sadece bir oyun.
Não queres dizer :
Bu sadece yeni bir oyun.
É apenas uma nova aventura.
Bu savaş sadece bir oyun.
Esta guerra é só um jogo!
Bu oyun sadece iptal edilmekle kalmayacak, fakat sizlerden hiçbirinin herhangi bir sahnede çalışmamanızı da sağlayacağım!
Não só a peça está cancelada, como não voltarão a trabalhar!
Bu sadece bir oyun.
É só um jogo.
Bu sadece dostlarımla oynadığım bir oyun. Saklambaç gibi bir şey.
É uma brincadeira que eu faço com os meus colegas, tipo às escondidas.
Sadece bir oyun bu.
É só um jogo.
Bu sadece Benjamin'le oyun oynamak için bir bahane.
É só uma desculpa para desafiar o Benjamin para um jogo. O Mitsuya limpou-o no ano passado.
Bu ölümün, aynı yaşam gibi, giriş, gelişme ve sonucu olan bir oyun olması,... sadece muayeneyi yapanlar olarak bizlerin anlayabileceği bir ironi.
Pode parecer uma ironia, talvez só entendida por aqueles que fazem este tipo de exames, mas a morte, tal como a vida, é um drama com princípio, meio e fim.
Kirk sadece bir oyun bu.
Então, Kirk, é só um jogo.
Bu sadece tedavici edici bir oyun.
Isto é justamente um tratamento terapêutico.
Bu sadece tedavici edici bir oyun.
Isto é um tratamento terapêutico.
Bu sadece bir oyun.
Paul, é só um jogo.
Sadece küçük bir oyun oynadık, hepsi bu.
Apenas fizemos um pouco de teatro.
Bu sadece bir oyun, canım.
Não passa de um jogo, querida.
Bir keresinde Bagger'ın söylediği gibi, bu bir oyun kazanılamaz, sadece oynanır.
Como Bagger disse : "É um jogo que não se vence, só se joga".
Bu sadece cinsel ilişki için oynadığımız bir oyun.
É apenas um pequeno jogo íntimo que estamos a jogar.
Bu sadece bir oyun, Tuvok.
É só um jogo, Tuvok.
bu sadece başlangıç 61
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir başlangıç 18
bu sadece bir formalite 16
sadece bir oyun 25
bir oyun 38
bir oyun daha 18
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir başlangıç 18
bu sadece bir formalite 16
sadece bir oyun 25
bir oyun 38
bir oyun daha 18
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu şartlar altında 79
bu sahte 24
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu şartlar altında 79
bu sahte 24
bu saçma 71
bu sabah geldi 27
bu sana bağlı 53
bu sanki 45
bu sabah mı 20
bu sayılmaz 22
bu sana kalmış 47
bu şaka değil 41
bu şahane 17
bu savaş 27
bu sabah geldi 27
bu sana bağlı 53
bu sanki 45
bu sabah mı 20
bu sayılmaz 22
bu sana kalmış 47
bu şaka değil 41
bu şahane 17
bu savaş 27