Böyle değil Çeviri Portekizce
4,716 parallel translation
Hem de öyle böyle değil.
Estás a ser muito estúpida.
Bu onun gözleri ama yüzü böyle değil.
Estes são os olhos dela, mas não é o rosto dela à volta.
Anlaşma böyle değil miydi?
Não era esse o acordo?
Fakat hatıralar da hep böyle değil midir?
Mas não são assim, as memórias?
Evde hiç böyle değil.
Ele nunca foi violento em casa.
Baba, yani sadece biz böyle değil miyiz?
Então, pai, queres dizer que não somos os únicos?
Böyle değil.
Não desta forma.
- Abel Gideon'a göre böyle değil.
- Não de acordo com Abel Gideon.
Bir kadının kocası hakkında böyle konuşması hoş değil.
Não é uma coisa bonita para uma mulher dizer do marido.
İlk saat içinde olan değil, çünkü böyle bir sürpriz olmazdı.
Mas não na próxima hora, porque não seria uma surpresa.
Okulun ilk gününe böyle uyanmak pek senlik değil, ha?
Isto não é maneira de começar a escola, no primeiro dia.
Böyle olmak zorunda değil.
Não precisas de ser assim.
Dur biraz, böyle bir zamanda cidden resim yapmayı düşünmüyorsun değil mi?
Não me digas que vais pôr-te a pintar numa altura destas.
O yaşta böyle kararlar verebilme becerisine sahip değil.
Nesta idade, não está equipada para fazer estas escolhas.
Onu böyle ensesinden seversin, değil mi?
Acaricias a crina do cavalo.
Sen böyle sıcağa alışık değilsindir değil mi Marie?
Não estás acostumada com este calor, não é, Marie?
Şirket işlerin böyle yürümesinden hiç hoşnut değil.
A empresa não está a gostar da forma como as coisas estão indo.
Hiç komik değil böyle konuşma.
Não tem piada. Não fales assim.
Konu bu değil. - Böyle şeyler durduk yere olmaz.
Sabes, as situações como esta não acontecem de repente.
Her defasında da para karşılığı yapıyor bunu ve kendine böyle bir yetki vermek çok aciz, değil mi?
Sempre à espera de uma recompensa. O egoísmo é muito grande, não é?
İşleri hep böyle zorlaştırmak zorundasınız, Değil mi?
Tu tens sempre que dificultar as coisas, não é?
Belki götürürüm, bundan böyle hayat bitap, bayat, dümdüz, nafile değil.
Se calhar, ainda levo, agora que a vida já não é penosa, insípida, monótona e improfícua.
Böyle konuştum diye hapse falan girmeyeceğim, öyle değil mi?
Eu não vou para a cadeia por dizer isto, pois não?
Benim elimde olan bir şey değil. Eyalet kuralları böyle.
Não sou eu que decido, está na lei.
Bu zamanda böyle bir ev için çok fazla bir para değil.
Hoje em dia não é muito, por uma casa deste tamanho :
Düşündüğün gibi değil. Yani böyle gözyaşları falan donmamış.
Não é como imaginamos, com as lágrimas a transformar-se em gelo.
Ülken, gökleri insansız, ağır silahlı uçaklarla doldurmaya karar vermese, böyle bir konu olmazdı değil mi?
Não seria um problema se o teu país não tivesse decidido inundar os céus com aeronaves não tripuladas, e fortemente armadas, pois não?
Böyle iyi değil.
Não é bom.
Böyle acil bir durumun ortaya çıkacağını bilemezdim, değil mi? Sessiz ol.
Não sabia que ia haver uma emergência, pois não?
Böyle olmak zorunda değil.
- Não é preciso estar.
Böyle bir durumda asansör kullanabilirdik, Değil mi?
Acho que devíamos usar um elevador. Não achas neste momento?
- Ben sağır bir kahramanım. Batman gelip de böyle konuşmaya başlayınca herkesin ayakkabılarına bakması garip değil.
Não admira que se ponha tudo a mirar os sapatos quando o Batman chega.
Hayır, elbette değil, neden böyle söyledin?
- Porque dizes isso?
Bardayken sana böyle engel olmuyordum, değil mi?
Não me viste a dar-te para trás quando estávamos no bar, pois não?
Böyle konularda bayağı ilerdeler, değil mi?
E lá estão muito à frente no que toca a estas questões, não é?
Böyle söyleyecektin, değil mi?
Era isso que ias dizer, certo?
Pek sayıılmaz. Garip aslında, çünkü rüyalarımda hep böyle bir yerde görüyorum kendimi ama gerçek hayatta pek değil.
Nem por isso, o que é estranho, porque costumo sonhar que estou num sítio como este.
Hepimiz böyle hissederiz, değil mi?
Todos sentimos isso, certo?
- Böyle, değil mi? - Evet, evet.
É assim que se faz, não é?
Biz böyle daha iyiz, değil mi?
Estamos melhor sozinhos, não estamos?
Ölümcül olmadan böyle bir isim alamazsın, değil mi?
Não ganhas um nome assim a não ser que sejas mortífero, certo?
Bu toplantılar hep böyle erken olmayacak, değil mi?
Estas reuniões não vão ser sempre assim tão cedo, pois não?
Sen de böyle yukarılara çıktın, değil mi?
É assim que vais ficar no topo?
Cain böyle bir plan yapacak kadar akıllı değil.
O Cain não é esperto o bastante para inventar um plano.
Yani, bence bu elbiseleri birini eve götür diye bilerek böyle yapıyorlar yoksa fermuara nasıl ulaşacaksın ki, değil mi?
Metade das vezes penso que... que fazem os vestidos para se levar alguém a casa senão como poderiam chegar até ao fecho, certo?
Burası gerçekte böyle bir yer değil.
Bem, este sitio não é na realidade... isto.
- Birkaç aydır böyle. Garip, değil mi?
Ele está assim há meses.
Öyle ya da böyle bunu benden öğreneceksiniz değil mi Ajan?
E você vai tirar isso de mim de uma maneira ou de outra, não vai, agente?
Arkadaşlarına böyle davranıyorsun, değil mi?
É assim que tratas os teus amigos?
Böyle sorumsuz bir davranışa izin vermem mümkün değil.
Eu nunca incentivaria uma coisa tão irresponsável.
Böyle bir kararı vermeye yetkin olmadığını biliyorsun değil mi?
Sabes que não estás autorizado a tomar esse tipo de decisões, não sabes?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi anne 66
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi anne 66
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66