Ciddi değil Çeviri Portekizce
943 parallel translation
" Dave, yaran ciddi değil.
" Dave, Dave! Você não está assim tão ferido.
"Dave, resim hakkındaki sözlerim, ciddi değildim biliyorsun değil mi?"
"Dave, sabes que a intenção não era dizer aquilo sobre a foto, certo?"
Ani bir kriz, çok ciddi değil, ancak sanatoryuma alınmam gerekti.
Um ataque inesperado, nada realmente grave, causou o meu internamento num sanatório.
- Büyük bir şişlik, ciddi değil.
- Uma grande pancada, mas não é grave.
- Barrow şanslıymış ki ciddi değil.
- Ainda bem para ele que não é grave.
Ciddi değil. Sadece aptalca.
Nada de grave, só disparates.
Bugünlerde hiçbir şey ciddi değil. En azından olmamalı.
Nada é sério de hoje em dia.
Ciddi değilsin, değil mi?
Não estás a falar a sério, pois não?
- ciddi değildin değil mi?
- Não disseste aquilo a sério, pois não?
Yaraların çok ciddi değil!
A tua ferida não é nada!
Gerçekten ciddi değildin, değil mi?
Não falaste a sério, pois não?
Ed, Beni terk etme konusunda söylediklerinde ciddi değildin, değil mi?
Ed, na verdade, não falavas a sério quando disseste que me deixavas?
Ciddi değilsin, çünkü onaylamıyorsun, öyle değil mi?
Mas não dirias isso, porque não aprovas, não é?
Kovulduğum konusunda ciddi değilsin, değil mi?
Isso quer dizer que vai mandar-me de volta?
O kadar ciddi değil Madam.
Não é nada de muito grave.
Joe onlara acil durum olduğunu söylesin, ama çok ciddi değil.
O Joe que lhes diga que é urgente, mas ainda não é grave.
Ay'a gitmek hakkında ciddi değilsin, değil mi?
Está falando sério sobre ir à Lua?
Biliyorsun ki, bunu ciddi olarak söylemedi, değil mi?
Sabe que ele não o disse a sério, não é?
- Ciddi, degil mi?
- É grave, doutor?
Çok ciddi bir karar, değil mi?
Eu deixei você pensa.
Önemli işkollarınızda ciddi grevler yapıldı size söylemediler, değil mi?
Já houve grandes revoltas nas vossas indústrias-chave e não vos contaram, pois não?
O kadar da ciddi bir şey değil.
Não é algo tão grave.
Okuldan dönerken araba çarpmış. Ciddi bir şey değil.
- O Bobbie foi atropelado, quando vinha para casa.
- Hayır, hayır. Ciddi bir şey değil.
Magoou-se na cabeça?
- Ciddi bir şey değil.
- Não foi nada de grave.
Ciddi olamazsın. Mantıklı değil bu.
Não podes estar a falar a sério, não faz sentido.
Böyle bir şeyi uydurmanın çok ciddi bir şey olduğunun farkındasın değil mi, evlât? Evet, efendim.
Olha que é muito sério inventar uma coisa destas.
İlişkiniz ciddi, değil mi?
- Ides em sério, eh?
Ciddi olamazsın Katie. Değil mi?
Não estás a falar a sério, Katie.
Ciddi bir şey değil.
não será nada sério.
Ciddi bir şey değil.
Nada grave.
Anladığım kadarıyla tüm bu olanlar oldukça ciddi şeyler, değil mi?
Vejo que tudo isto é muito grave, não é, Excelência?
- Hayır, ciddi bir şey değil.
- Não, nada de grave.
Güzel ya da değil, yerel bir tapınağı adamlarıyla basmak çok ciddi bir mesele.
Bonita ou não, toda esta confusão no templo nativo... é um assunto sério para quem está de viagem e com pressa.
Birisini ciddi olarak öpmek biraz korkutucu, değil mi?
Quando beijamos alguém a sério... é um pouco assustador, não é?
Çünkü bir erkekle gerektiği gibi değil, çok ciddî konuşuyorsun.
Porque não fala com um homem como devia ser. Fala muito a sério.
Ya içinde olduğu durumun ciddi olduğunun farkında değil yada Başkan'ın kendisine yardım edeceğini zannediyor.
Ou não entende o perigo no que se encontra... ou confia na ajuda do Presidente.
Ciddi olarak öldürdüğünü düşünmüyorsun, değil mi?
Não acha que sim, pois não?
Eileen, biliyorum... Lloyd, ne yaptığını gerçekten ciddi olarak düşündün, öyle değil mi?
Lloyd, pensaste seriamente no que estás a fazer, não pensaste?
Böyle olmak zorunda değil, elbette, fakat daha genç olanlarla, ciddi olabilme şansı her zaman vardır, oysa, herkesin dediği gibi...
Não é que tenha de chegar, claro, mas com homens mais jovens, é sempre possível seguir em frente, considerando que, como toda a gente diz...
Ciddi bir şey değil, umarım.
Nada de grave, espero.
Savaşta, evet. Ama ciddi işlerde değil.
Para a guerra sim, mas não para coisas grandes.
Ciro dinle, babam yarın akşam bizim eve gelmeni istiyor niyetimiz ciddi mi değil mi onu soracak.
O meu pai convidou-te para jantar amanhã em nossa casa porque queria falar contigo. Quer saber se temos intenções sérias.
Ciddi bir ayaklanma değil.
Não é uma mudança importante.
Ciddi bir şey değil.
Nada sério.
Bunlar ciddi suçlamalar, burada değil, kendini nasıl savunabilir?
Está a fazer acusações gravíssimas a alguém que não está aqui.
- Ciddi bir şey değil Amiral.
- Não é grave.
Bu öylesine ciddi bir kuraldır ki, onu ihlal eden, birlikte yaşamaya... uygun değil diye aramızdan kovulur.
Um código tão severo que quem quer que o quebre é banido do nosso convívio... por ser impróprio de viver connosco.
Ciddi bir benzerlik olduğunu itiraf ediyorum ama buna kalıtım denir, büyü değil.
Admito que há uma grande semelhança... mas isso é uma questão hereditária, não é magia.
Öyle ciddi bir durum değil. Hem lütfen içkilere olan düşkünlüğüm hakkında espri yapmayın.
Nada assim tão sério... e, por favor, não insinuem que vejo fantasmas por causa da bebida.
İnanılır gibi değil, adam eni konu ciddi.
Santo Deus, ele está a falar a sério.
ciddi değilsin 32
ciddi değildim 29
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
ciddi değildim 29
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi anne 66
değil mi ya 25
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi anne 66
değil mi ya 25