English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ D ] / Düsündüm

Düsündüm Çeviri Portekizce

30,811 parallel translation
En azından sormam gerektiğini düşündüm.
Bem... Pensei pelo menos em pedir.
Ne kadar üzüldüğümü söylemem gerekir diye düşündüm.
Philip! Temos de ir!
Belki de izleniyoruzdur diye düşündüm.
Pensei que estávamos a ser vigiados.
Beğeneceğini düşündüm.
Achei que tu talvez gostasses.
Bunu kazıdım çünkü gerçek senle tanışmanın bir yolu olabileceğini düşündüm.
- Risquei isto, porque pensei que seria uma forma de te conhecer na realidade.
Hayatımda gördüğüm en üzgün görünen kız olduğunu düşündüm.
Achei-a a rapariga mais triste que já tinha visto.
Kazanma şansım 13,986,816da bir olsa bile denemekten zarar gelmez diye düşündüm.
Apesar de saber que as probabilidades de ganhares são de 1 em 13 986 816, acho que não faz mal tentar.
Çocukları uyandırmamamın daha iyi olacağını düşündüm.
Achei melhor não acordar as crianças.
Üstesinden gelebilirim sandım. Bunun rüya elbisem olduğunu düşündüm.
Pensava que ia conseguir, pensei que era o meu vestido de sonho.
Şık ve renk uyumu içinde giyinmiş bir sevgiliye ihtiyacı olduğunu düşündüm.
E achei que ela precisava de alguém bem vestido, com boas cores...
Bir arkadaş istersin diye düşündüm.
Pensei que podias precisar de companhia.
İçerideyken, öleceğimi düşündüm.
Quando eu estava ali dentro, pensei que iria morrer.
Sana söyleyen kişinin o olması gerektiğini düşündüm.
Achei que deveria ser ela a contar-te isso.
Bu dediğin şeylerin ikisini de yapmadım. - Seni de dahil etmeyi düşündüm.
Não fiz nada disso, a ideia era que tu alinhasses.
- Ama ben... Kağıdı okudum ve olağanüstü bir şey olabileceğini düşündüm. O hala bizim oluşturduğumuz ulusal bir ağda çalışıyor.
Mas eu li o artigo e achei-o uma coisa fenomenal, e ele ainda está a gerir a rede regional que criámos, por isso, não tinha nada que saber.
Üzerinde çalıştığım şeyi göz önüne alınca bunun ilginç bir fikir olduğunu düşündüm.
Achei que era um conceito interessante, tendo em conta aquilo em que trabalhei.
Japonya'da uzun zamandır yiyememişsindir diye düşündüm.
Pensei que não comerias isso há muito, estando no Japão.
Yardımcı olur diye düşündüm.
Achei que podia ser útil.
Bu ismi çok düşündüm.
Deve ter pensado muito no nome.
- Ona her bakışımda düşündüm... - Hey.
Olhava para ela e pensava...
Ciro, söylediklerini düşündüm.
Ciro, já pensei naquilo.
Bu yüzden hazır buradayken, ailem hakkında daha çok şey anlatırsın diye düşündüm.
Então... talvez enquanto eu estiver aqui... - me possas dizer algo mais sobre os meus pais.
Yüz yüze görüşmemiz gerektiğini düşündüm.
Achei que deveríamos falar cara a cara.
Konuşabiliriz diye düşündüm.
Pensei que podia ser bem recebido.
Başkalarına öğretirsem, bende etkisini kaybeder diye düşündüm... ama olmadı.
Pensei que, se ensinasse, talvez a coisa perdesse o seu poder, mas nunca perdeu.
Güvenlik planı olarak işime yarar diye düşündüm.
Pensei que podia servir de seguro de vida.
Bilmeniz gerekir diye düşündüm.
- Pensei que quereria saber.
Kan testinizde bir şeyler dikkatimi çekti bilmeniz gerekir diye düşündüm.
Encontrei algo nas suas análises sanguíneas que pensei que deveria saber.
- Önemsediğini düşündüm.
- Pensei que te importavas. - E importo.
Ev de öyle. Bebeği görmek istersin diye düşündüm.
Mas eu achei que querias ver a bebé.
Bilmesi gerektiğini düşündüm.
Pensei que ela deveria saber.
Beş dakikada bir istifa etmeyi düşündüm.
Queria desistir a cada 5 minutos.
Bekleyin! Düşündüm zaten!
Esperem um minuto, eu pensei!
Şu anda kanaması yok. İlk önce ben de öyle düşündüm ama şuna baksana.
Também achava, mas olha.
Korkmuştum, Amanda'ya ilaç gerekiyordu ve otelden avans alamayacağımı düşündüm, ve kirayı nakit ödedim, gizlice evine girip parayı geri çaldım.
Tive medo porque a Amanda precisava da medicação e pensei que não ia conseguir um adiantamento no hotel, então, paguei-lhe em dinheiro, entrei pelas traseiras de casa dele e roubei o dinheiro.
İlginç, çılgın ya da aptal olduğun için bazı şeyleri atladığını düşündüm.
Eu pensava que te esquecias das coisas porque eras excêntrico, louco ou estúpido.
Dirk'ün evde olmamla ilgili söylediğini düşündüm ve o haklı.
Tenho pensado no que o Dirk disse sobre eu estar sempre em casa. E ele tem razão.
Ne düşündüm, biliyor musun?
Sabes no que pensei?
Eğer şu an ölürsem ona yaptığım şeyleri asla telafi edemeyeceğimi düşündüm.
Pensei como, se eu morresse, não teria a oportunidade de a recompensar pelas coisas que lhe fiz.
Yanlışlıkla bu tatsız light birayı kapımın önüne bırakmışlar, ben de senin olmalı diye düşündüm.
Olá. Entregaram por engano esta cerveja sem gosto na minha porta, e deduzi que deve ser tua.
Pekâlâ, içeri benim girmemi ve senin dışarıda beklemeni düşündüm.
Certo, então eu penso que eu vou entrar e tu ficas aqui?
- Meşgul olduğunu düşündüm.
- Pensei que estarias ocupado.
- Düşündüm ki...
Eu só queria...
Bugünkü şov için giyeceğimiz kıyafetleri düşündüm.
Ei, pensei em algo para os nossos fatos do espectáculo de hoje.
Yok. Belki sen almışsındır diye düşündüm.
Achei que talvez o tivesses levado.
Bu yüzden Büyükanne'nin odası vardır diye düşündüm.
Pensei que talvez a Avó tivesse um quarto?
Elster'nın bilinçli sentetikleriyle nihayet mümkün olacağını düşündüm, ama yapamam.
Pensei que com os sintéticos conscientes do Elster isso seria finalmente possível, mas não sou capaz.
Onları duydum. Ama sadece Kıyamet zamanı efsanesidir diye düşündüm.
Ouvi falar deles, mas achei que era uma história pós-apocalíptica.
Bir süre senden istemeyi düşündüm ama hayır demenden korktum.
Andava para te pedir, mas tinha medo que recusasses.
Aynen ben de öyle düşündüm.
Sim, foi o que pensei.
Evet... buralara yolum düşmüşken öhöm, bir göreyim nasılsın diye sorayım diye düşündüm.
Eu estava na vizinhança e pensei em passar aqui para ver como tu estás.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]