English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ E ] / Elimi sık

Elimi sık Çeviri Portekizce

213 parallel translation
Elimi sıkıyor.
Ele está apertando a minha mão.
Elimi sık.
Aqui tem a minha mão.
Ve general bunu biliyordu önünde diz çöktüğümde, şimdi bu hareketim çok meşhur elimi sıktı bana kısık sesle şöyle dedi...
0 General sabe isso, quando me inclinei para ele com aquela minha famosa genuflexão, ele apertou-me a mão e disse-me em voz baixa :
Şuna da bir açıklık getireyim. Erkeklerin, asırlar boyunca gözlerim yerine memelerime bakmasından elimi sıkmaktansa kıçımı çimdiklemesinden sonra canım istediğinde bir erkeğin arkasından müstehcen ve ucuz tatmin duygularıyla bakmak en tabii hakkımdır.
Após séculos de homens a olharem-me para as mamas ao invés dos olhos, e beliscarem-me o rabo em vez de me darem a mão, agora tenho o direito divino de olhar para a traseira de um homem com pensamentos vulgares e baratos, sempre que me apetecer.
Neden elimi sıkıp hoşça kal dedi?
Porque me aperta a mão e diz adeus?
Elimi sık. Bir şey denemek istiyorum.
Aperta a minha mão Quero tentar algo aqui.
Elimi sık!
Aperta-me a mão!
Elimi sık. İşte böyle.
Aperta-me a mão!
Elimi sıkıyorsun.
Ei, não apertes tanto, o que é que tens?
Dwight bana 600 dolar harçlık verdi ve kuvvetlice elimi sıktı.
O Dwight deu-me 600 dólares para gastos e um firme aperto de mão.
- Elimi sıkıca tut.
- Agarra a minha mão.
Vickie, elimi sık.
Vickie, aperte-me a mão.
Elimi sık.
- Aperta-me a mão.
Beni duyabiliyorsanız elimi sıkın.
Se me está a ouvir, aperte-me a mão.
- Merhaba. Elimi sık.
Aperta-me a mão.
- Bayım, beni duyuyorsanız elimi sıkın.
Aperte a mão. Ele é russo.
Burada elimi sık. Avukatın olarak, sana bunu bildirmek benim için büyük bir zevk. Şimdiden itibaren bütün Güneybatıda en büyük bizon yetiştirici sensin.
Como seu advogado, é com grande prazer que o informo que agora é o maior produtor de rações para bufalos em todo o Sul.
Beni duyuyorsan elimi sık, baba.
Aperte-me a mão, se me ouve.
Elimi sıkıyor.
- Qual é a PA?
Elimi sık. Elimi sık.
Sim, aperta a minha mão.
Elimi sık.
Aperta a minha mão.
- Elimi sık Rudy.
me aperte a mão, Rudy. - Haleh?
- Elimi sık.
- Aperta-me a mão.
Elimi sık.
Aperta.
Elimi sık ve istiyorsan çığlık at.
Agarra a minha mão e grita se quiseres.
Elimi sıkın.
Aperte a minha mão.
- Elimi sık Michael.
- Aperta-me a mão, Michael.
Elimi sıkabilirsiniz yada kıçımı öpebilirsiniz,... ama benden karşılık vermemi beklemeyin.
Apertem a minha mão ou beijem-me o rabo, mas não esperem que eu faça o mesmo.
Senin o küçük güzel yüzünü ilk gördüğüm an küçük parmaklarınla elimi sıkıca sardığında bunun hiç bitmemesini istedim.
Quando vi seu rostinho bonito pela primeira vez... Seus dedinhos apertaram minha mão com tanta força...
Ben olduğum için mi elimi sıkmıyorsun yoksa hâlâ el sıkışmıyor musun?
Não me apertas a mão porque sou eu ou porque continuas a não apertar mãos?
Öyle dengesiz biriydim ki, solo çalma fikri aklımdan çıksın diye elimi pencereye sıkıştırmıştım.
Era tão caprichoso que espetei a minha mão numa janela para a arruinar e não sonhar mais em ser um solista.
Sıkı tut elimi, Blaze!
A mão. Aguente, meu amigo Blaze.
Ardından tekrar, uçağında ön tarafında, yan tarafa doğru bir bomba daha patladı. Mermiler, yanımda ayak duran mühendisi kolundan yaraladı. Benim de ayağıma saçmalar saplandı ve bir tür sıyrık, sıyrıklar elimi kesti.
A arma explodiu de novo na frente do avião, ao nosso lado, e a bala atingiu o braço do oficial ao meu lado, eu fiquei com bocados na perna que me arrancaram a pele da mão.
Elimi çok sıkıyorsun.
- Estás a apertar-me a mão.
Elimi uzattığımda dedi ki : "Seninle el sıkışmayacağım."
Quando lhe estendi a mão, ele disse-me que não me apertava a mão.
Elimi sık.
Aperte minha mão.
- Sık elimi, dostum.
Dá cá mais cinco.
Babam çok sıkıştırdı, o kadar sıkı ki... elimi ayağımı oynatamıyorum.
O pai aconchegou-o tanto, que está a cortar... a circulação das minhas pernas e dos meus braços.
Doğamda yok. Maris'in amcası Lyle öldüğünde, cenazede uyum sağlamak için elimi arabanın kapısına sıkıştırdım.
Infelizmente, o Frederick é alérgico a sete variedades de plantas... então, ele precisa usar mangas e calças compridas.
Elimi tutun, sertçe sıkın.
Agarre a minha mão, aperte bem, aperte o quanto quiser.
Sonra efendim, elimi tutup sıktı ve "Tatlı yaratık!" diye bağırıp öptü beni sımsıkı yapıştı dudaklarıma sonra da bacağını üstüme attı iç çekti, öptü ve şöyle bağırdı :
E então, senhor, ele tomou e apertou a minha mão gritando : "Doce criatura!" E me beijou com força... Depois, pôs sua perna sobre minha coxa suspirou, beijou-me e gritou :
Sarhoş da olsam, ayık da hiç şikayet almadım... hem de elimi pisliğe bulamış olsam bile.
Bêbado ou sóbrio, não me queixava, mesmo que tivesse que sujar as mãos de vez em quando.
Ama kabul et ki melek konuşmaya başladığında elimi çok fena sıkıyordun.
Mas tens de admitir que quando o anjo começou a falar estavas a apertar a minha mão com muita força.
# Yalnızca al elimi tut onu sıkıca #
Me dê a mão Venha cá
# Yalnızca al elimi, onu sıkıca tut #
Me dê amão Venha cá
Tutman için elimi sana uzatmaktan sıkıldım.
Cansei de estender a mão e você morder.
Aynı fikirdeysen elimi sıkın.
Aperte a minha mão se concordar.
- Elimi sık.
- Aperte-me a mão.
Hayır Harvey, sadece elimi tuttuğunda fazla sıkıyorsun.
Não é por isso. É que quando me dás a mão, apertas muito.
Sıkıştı, içine elimi soktum ve çalışmaya başladı.
Encravou, meti lá a mão e recomeçou a funcionar.
Şimdi, eğer Bay Mack'e tekrar baktığını bile duyarsam gece yarısı, sen uyurken evine geleceğim ve aletini kesip sana onunla tecavüz edeceğim! Kes şunu, elimi kırıyorsun, adamım.
- Pára com isso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]