English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ H ] / Haklılar

Haklılar Çeviri Portekizce

659 parallel translation
Hepsi haklılar.
São todos rebeldes honestos.
Matmazel, teyzeniz, haklılar.
Mademoiselle, a sua tia tem razão.
Amerikalılar hız konusunda çok haklılar.
Tem razão os americanos : Rápido, rápido...
İşimizin hiç bitmediği konusunda haklılar.
Têm razão sobre o nosso trabalho, nunca acaba.
Haklılar.
Eles têm razão.
Haklılar Vizard.
Eles têm razão, Vizard.
"Kremle kaplı" demekse haklılar.
Se isso quer dizer "coberta de creme", têm toda a razão.
- Guido, çok haklılar. - Sen bir canavarsın.
- Guido, Guido, como elas estão certas!
Doğrusu haklılar da.
E nao os culpo.
- Belki de haklılar.
- Talvez tenham razão.
Haklılar, eğerimde bir viski var.
Ele tem razão. Tenho whisky na minha sela.
Ama ceylanım, beyler haklılar.
Mas, querida, estes senhores têm razão.
Yoksa haklılar mı?
Eles estão certos?
Yirmi kişi boğulmaya karar veriyor, demek ki haklılar.
Vinte pessoas resolvem se afogar, e tudo bem.
Haklılar, bi orospuya asla güvenme.
Eles têm razão : nunca confies numa puta.
Haklılar. Günahkarız.
Eles têm razão.
Haklılar.
Estão certos.
Bu konuda galiba haklılar.
Não os podes condenar por isso.
Canları sıkkın ve haklılar. Turnen...
Eles estão abandonando e têm razão.
Ama aslında, onlar haklılar.Taleplerini reddetmek zor olur.
Mas na verdade, eles têm razão. Será difícil ignorar os seus pedidos.
Yeni paragraf.Uzun dönemde kuşkusuz haklılar.
Novo parágrafo. Eles acabam por ter razão.
Ve haklılar da.
E estão certos.
ve haklılar.
E têm razão.
Çünkü belki de haklılar.
Porque talvez tenham razão.
Haklılar mı, bilmek istiyorum.
Vou, portanto... descobrir se têm razão.
Kulak kestiler, dövdüler sıcak demirle kör ettiler, evlerimizi yaktılar kadınlarımıza kötü davrandılar. Buna son vermemizin zamanı! - Robin haklı.
Orelhas cortadas, espancamentos, cegamentos, casas incendiadas, as mulheres maltratadas.
Bazılarınız, bu hazineyi kralın fidyesi yerine Prens John'un kasası için topladığını düşünebilir. Haklısınız.
Podeis pensar que tencionaria dá-lo ao Príncipe João e não para o resgate do rei.
Benim bakıcılığımı istemediler. Çok da haklıydılar belki.
Mas as senhoras não quiseram os meus serviços.
Söylüyorum, ben haklıyım, Hirth. Satranç oynamalılar!
Tens razão, Hirth, eles têm de jogar xadrez.
Ki haklıyım da. Onu en az 50 kez evden attırabilirdim. Son olarak, kiracılarım girip çıkarken ve çocuklar da okullarına giderlerken iki taksici onu giriş holüne öylece atıp gittiğinde!
Poderia tê-lo despejado 50 vezes... a última foi quando dois taxistas o atiraram na frente do prédio... no chão com todos os meus clientes a entrar e a sair... e as crianças a irem para a escola!
Sanırım haklısınız. Bizden de bazıları bunu yapıyor galiba.
Tem razão, alguns de nós fazem o mesmo.
Belki haklıydılar.
Talvez tenham razão.
"Bu, sahneye çıkmayı haklı kılar."
" Também isto justifica estar-se num palco.
Haklıydılar.
Ora, eles têm razão.
Evim, güzel evim. Haklısın Pompey.
Lar doce lar.
Belki haklısın, ama Julieninkiler burada uzun zaman yaşadılar. Bilmesi gerektiğini sanıyorum.
Talvez, mas os pais da Julie moram aqui há tempos, podem saber.
Rahatsız etmek istemezdim ama... yapımcımın kaygıları var, belki de haklıdır... ısrarına göre ben...
O meu produtor tinha umas inquietações, se calhar injustificadas...
Bütün söylediklerinde haklısın bir tek şey hariç ; "Elbette Sicilyalılar da gelişmek istiyorlar."
Tem razão em tudo excepto quando diz :
- Korkmakta haklılar.
- Têm esse direito.
Yani, ( onlar ) dediklerinde haklıydılar.
É verdade o que os rapazes disseram.
Amerikalılar haklılar.
Como é que se sai do subdesenvolvimento?
Bu okul, haklı gurur duymaktadır verdiği burslar ve spordaki başarılarıyla...
Esta escola tem um orgulho justificado no seu belo historial de feitos académicos e desportivos em todos...
- Evet, ama sence haklılar mı?
Eles podem dizer o que quiserem, não podem? - Sim, mas acha que têm razão?
Gözdağlarından korkup sinen ve sürünenler, haklı bir özgüvenle gururla ayakta duranlara kafalarını kaldırarak bakmalılar.
Aqueles que se submetem perante a intimidação devem respeitar aqueles que se mantêm firmes e orgulhosamente envoltos numa justificável auto-confiança.
Amerikalılar, Schweinfurt konusundaki haklılıklarını kanıtlamak için, geri gelmek zorundaydı.
Para mostrar que tinham razão em Schweinfurt, os americanos teriam de voltar.
Amerikalılar sizin haklı olduğunuzu ispat ettiler.
Os americanos provaram que você tem razão.
Bütün Tanrılar adına o yine haklıydı.
Ele tinha razão... por tudo o que é sagrado, tinha novamente razão.
Haklıydılar.
Eles tinham razão.
Kendi açılarından haklı olabilirler elfler yarı elfler ve büyücüler!
E eles talvez estejam vertos! Estes Elfos, Me ¡ o-Elfos e Magos!
Haklıydılar.
Tinham esse direito.
"Tanrılar aşkına!" derken haklıymışım.
Tive razão em dizer : "Pelos deuses!"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]