Içi boş Çeviri Portekizce
352 parallel translation
Sessiz bir gürültü, içi boş bir şekil.
É ruído sem som, forma sem substância.
Bu içi boş sözleri sarf etmeyi bir kenara bırakırsan bu sohbetin özüne dönebiliriz.
Se parar com esta conversa banal, podemos falar a sério.
Ama içi boş, broz put, bir hiç!
Mas para um ídolo de bronze, nada!
Sadece içi boş çelik bir top, ama bizim için bir uçan daire.
É só uma esfera de aço oca, mas para todos os efeitos é um disco voador.
Tek üretebildiğim içi boş sesler.
Agora tudo que posso inventar são estes sons ocos.
Kocaman, anlamsız, içi boş bir boşluk günlerimin eşiğinde asılmış, beni bekliyor.
Um grande espaço em branco vazio dia após dia, me esperando.
Sence kanunları, içi boş bu tabanca kılıfı mı sağlayacak?
Julgas que a lei ainda está na ponta de um coldre?
Sevmek ; içi boş bir kelime.
Amor... sim, que grande palavra.
Evet, iri biri. Ama içi boş yağ torbası.
Sim, ele é grande e gordo.
Göktaşının bir dış kabuğu var, içi boş.
O asteróide tem uma carapaça exterior que é oca.
Onlar içi boş gölgeler.
Sombras sem substância.
Canlı anılar, içi boş üniformalar sergi için titizlikle paketlendiler.
Lembranças vivas e fardas vazias. Tudo cuidadosamente arrumado para a exposição.
Fakat hep içi boş lakırtılar ediyorsun.
Mas você é um burro e covarde.
- Söyleyeyim. Toprağa içi boş çelik bir silindir gömeriz.
Primeiro, enterramos um cilindro de aço oco no solo.
"İşte içi boş bir adam."
"Eis um tipo que tem um estômago fraco."
Silahın tamamı içi boş alüminyum tüplerden yapılacak. Birbirlerine vidayla tutturulacaklar.
Deve ser totalmente feita de tubos ocos de alumínio, que se ajustem entre si.
Kafanızın içi boş mu?
Usa a cabeça!
Eğer bir ev, duygulu bir atmosferden yoksunsa en az birkaç duvarı aile gelenekleriyle kaplanmamışsa o zaman o ev, her zaman içi boş bir evdir.
Se não há uma aura sentimental ligada a uma casa... se a mais pequena das suas paredes não está coberta de tradição familiar... então o conceito de lar é vago e sem sentido.
- Yani o mezarın içi boş mu?
Não há corpo?
Şimdi midem çıktığında içi boş.
Mas agora quando o meu estômago sobe, não há nada.
" Bizler içi boş adamlarız.
" Somos os homens transparentes.
Acı hissetmiyor ve içi boş.
Ele é insensível à dor e é vazio por dentro.
- Diğerinin içi boş ve yağ içiyor!
Existem dois como o senhor! O outro é vazio por dentro e bebe óleo!
Onu tanıdığım zaman, nazik ve düşünceliydi, ama çok fazla içine dönüktü, o o nasılsa içi boş gibi görünüyordu.
Quando eu a conheci, ela era gentil e atenciosa, mas ela ficava demais dentro dela mesma, ela ela parecia vazia, de algum modo.
Diğerinin bir taç gibi içi boş.
Um oco como uma coroa.
- Kulağıma içi boş gibi gelmişti.
- Essa coisa pareceu-me oca.
Chequamegon'daki şu meteorun içi boş gibi mi görünüyor?
Este meteoro, que caiu em Chequamegon, parece ser oco?
- Bu adam içi boş düdük gibidir.
Um homem de falar oco e inútil.
Görünüşünü yüksek, kavisli, yumuşak, içi boş bir gofret gibi diye tarif ettim.
Descrevi-o a alguém como um waffle espesso, curvo, macio e oco.
Bunun içi boş galiba.
Parece vazio.
Bunu anladım içi boş duvar aslında bir kapı.
Estou a ver, a cavidade esconde a porta.
Tatsız, içi boş, soğuk.
Desagradável, vazio, frio.
Ama içi boş bir deniz kabuğu gibisin.
Mas tu és uma concha vazia.
Atlanta'daki doktorlar ise bu rapora karşı çıkıyorlar. Bunun içi boş bir iddia olduğunu söylüyorlar.
Escolásticos no CDC em Atlanta rejeitam a teoria chamando-a de calamitosa para além do limite.
Bu defa hangi içi boş şeylerle ilgileniyorsun?
E que tipo de disparates estás a escrever agora?
- İçi boş bir gömleği nasıl kelepçeyeyim?
- Ponho as algemas no raio da camisa?
İçi bos.
Vazio.
İçi boş.
Não está carregada.
Bu meteor ya çok hafif, ki böyle bir şey olamaz, ya da içi bos.
Aquele meteoro ou é muito leve, o que é inaudito, ou então é oco.
İçi boş bronz bir idol, bir hiç!
A um ídolo de bronze, nada!
İçi boş bir tenekeyi nerede görsem tanırım.
Sim, compreendi. E conheço um vigarista quando o vejo.
Sana karşı kullanmayacaktım. İçi boş.
- Não o mataria, está vazia.
içi bos sözler sarf etmem. Size bu gezegeni hemen terk etmemiz gerektigini söylüyorum.
Não sou dado a declarações infundadas... e digo-vos que temos de evacuar este planeta imediatamente.
İçi boş.
Xerife, está vazio.
İçi boş şeyler!
São parvoíces.
İçi boş meteor olmaz ki...
Não existem meteoritos ocos...
JACKSON : İçi boş kamışlar mı?
Juncos ocos?
İçi boş.
E lix o!
İçi boş, güzel sözler. Yer cilasına aşık olunur mu?
Como podem as palavras bonitas gostar duma cera de soalhos?
Eski, buruşuk ve içi boş aynı hayatım gibi.
Velha, enrugada e vazia, como a minha vida.
İçi boş.
Está vazio.
boston 388
boş ver 1464
bos ver 33
bosco 29
boşver 1072
boswell 16
boş versene 237
boşalıyorum 17
boş ver gitsin 58
boşaltın 53
boş ver 1464
bos ver 33
bosco 29
boşver 1072
boswell 16
boş versene 237
boşalıyorum 17
boş ver gitsin 58
boşaltın 53
boş ver onu 81
boşanma 45
boşver gitsin 85
boşanmış 19
boş verin 197
boşalt 24
boşandım 33
boşver onu 83
boşversene 146
boşluk 39
boşanma 45
boşver gitsin 85
boşanmış 19
boş verin 197
boşalt 24
boşandım 33
boşver onu 83
boşversene 146
boşluk 39
boşuna 39
boşver onları 24
boşver şimdi 18
bosna 26
boşverin 99
boş ver onları 18
boşandık 26
boşanmak istiyorum 45
boş mu 28
boş laf 24
boşver onları 24
boşver şimdi 18
bosna 26
boşverin 99
boş ver onları 18
boşandık 26
boşanmak istiyorum 45
boş mu 28
boş laf 24