Kahvaltı yaptın mı Çeviri Portekizce
71 parallel translation
Kahvaltı yaptın mı?
Já comeu?
Kahvaltı yaptın mı?
Já tomaste o pequeno almoço? Sim tomei, obrigado.
- Teşekkürler. Kahvaltı yaptın mı? - Hayır.
- Tomou o pequeno-almoço?
Kahvaltı yaptın mı?
- Já tomaste o pequeno almoço?
Kahvaltı yaptın mı?
Já tomaste o pequeno almoço?
- Kahvaltı yaptın mı?
- Já tomou seu café da manhã?
Kahvaltı yaptın mı?
Já tomou o café da manhã?
Kahvaltı yaptın mı?
Já tomou o pequeno almoço?
Kahvaltı yaptın mı?
Já tomaste o pequeno-almoço?
Burada kahvaltı yaptın mı?
- Já alguma vez veio cá tomar o pequeno-almoço?
- Sağlam bir kahvaltı yaptın mı, Utah?
- Comeste um bom pequeno-almoço, Utah?
Kahvaltı yaptın mı?
Já tomou café?
- Kahvaltı yaptın mı?
- Já comeste?
Kahvaltı yaptın mı?
Tens o teu almoço?
Baksana? Acaba diyorum, kahvaltı yaptın mı?
Estava a pensar se já tinhas tomado o pequeno-almoço.
Benim diğer destem burada mı? Kahvaltı yaptın mı?
- O meu outro baralho está aqui?
- Kahvaltı yaptın mı?
- Tomaste o pequeno-almoço?
- Kahvaltı yaptın mı?
- Já tomaste o pequeno-almoço? - Não.
Güzel bir kahvaltı yaptın mı?
Tomas-te um bom pequeno almoço?
Kahvaltı yaptın mı?
- Já tomaste o pequeno-almoço?
Kahvaltı yaptın mı, Joselito?
Já tomaste o pequeno-almoço, Joselito?
- Kahvaltı yaptın mı sen?
- Pediste o pequeno almoço?
Kahvaltı yaptın mı?
Já tomaste o café da manhã?
Bay James, kahvaltını yaptın mı?
Sr. James, tomou o café da manhã?
Eunice ile kahvaltı yaptınız mı?
Tu e a Eunice tomaram o pequeno-almoço?
Kahvaltısını yarım saat önce yaptı.
Ele tomou o pequeno-almoço há meia hora.
- Onlar, ee... kahvaltılarını yaptılar mı?
- Ainda não tomaram o pequeno-almoço?
Ardından ekip, yarım bardak üzüm suyu, 30 gramlık bir biftek 36 gramlık portakal suyu 2 yumurta ve bir parça kızarmış ekmekten oluşan kahvaltılarını yaptılar.
A tripulação tomou um pequeno almoco constituído por uvas, um bife de 300 gramas, 35 Cl de sumo de laranja, 2 ovos e torradas.
Sizin ve kıdemli subayların son zamanlarda bir özür - istihkak paketleri biraz hayal kırıklığına uğratmış olabilir, böylece bende suda yetişiliş taze sebzeler kullanarak yaptığım... Oh, küçük bir kahvaltı.
Eu sei como você e os outros, oficiais superiores tem estado--desculpa - desapontados com as rações ultimamente, então pensei usar um pouco de vegetais da baia hidroponica e fustigar um... ooh, um pequeno-almoço pequeno.
- Bende yeni kahvaltı yaptım, aç mısın?
- Ia agora tomar o pequeno almoço.
Kahvaltı öncesi 17 dolar kazandım. Sen ne yaptın?
Ganhei US $ 1 7 antes do cafe.
Hiç unutmam, sabahın dördünde uyanıp kahvaltımızı yaptıktan sonra, botlarımızı cilalar ve tatbikat yapmak için dışarı çıkardık.
Recordo que costumávamos levantar-nos às quatro da manhã. Depois do pequeno-almoço, engraxávamos as botas e íamos para as manobras.
Kahvaltıya ne yaptın bakalım?
Então, o que é o pequeno-almoço?
Elbette. Kumarhaneyi yaptığımızda kahvaltın bedava olacak.
Claro, e quando fizermos o seu café da manhã será por conta da casa.
Ardından ertesi sabah erken saatte, kahvaltı masasının diğer ucunda duran cansız bedenlerine bakarken, "Ben ne yaptım?" diye düşündüm.
Depois, na manhã seguinte, enquanto olhava pela mesa do pequeno-almoço para os seus cadáveres, eu pensei "O que é que eu fiz?"
Floransa'da kahvaltı yaptığımız kafeyi hatırladın mı?
Lembras-te em Florença, aquele café onde tomáva-mos o pequeno almoço?
- Kahvaltı yaptınız mı çavuş?
- Tomaste o pequeno-almoço?
Ben kahvaltıyı yaptım, onlar teneke fasulyeleri, onların mısırlı yuvarlak somunlar olduğunu hayal etmemize izin ver.
Fiz o café da manhã, feijões enlatados mas vamos fingir que são panquecas.
Kahvaltı yapmadın mı? Yaptım.
- Não tomas o pequeno-almoço?
Kahvaltı yaptırdın mı?
Ela já comeu alguma coisa?
Az önce, kahvaltı yaptığınız Hank Lawson mıydı?
Diga-me, aquele com quem estava a tomar o pequeno almoço era o Hank Lawson?
- Siz kahvaltı yaptınız mı?
Tomou o pequeno almoço? Tomei.
Kahvaltını yaptın mı?
- Já tomou o café da manhã? Sim.
O zamandan beri yetişmeye çalışıyorum. - Kahvaltı yaptın mı?
- Tento recuperar o atraso.
Az önce arkadaşım Serena ile kahvaltı yaptım, kitabın film haklarını sordu ve ben de ona vermeyi çok isterim.
Ouve, acabei de tomar o pequeno-almoço com a minha amiga Serena que me perguntou sobre os direitos cinematográficos, e adorava dá-los a ela.
İsviçre'de ki arkadaşlarımız geçen Cumartesi Beau-Rivage otelinde Faraz Sabbaq adlı bir adamla kahvaltı yaptığınızı bildirdiler.
Os nossos amigos na Suíça informaram-nos de que, na manhã do último sábado, tomou o pequeno-almoço no Hotel Beau Rivage com um homem chamado Faraz Sabbaq.
- Kahvaltı yaptınız mı?
Aonde arranjas-te isso?
- Tek başına mı kahvaltı yaptın?
- Comes sozinho?
Kahvaltını iyi yaptın mı.
Estará tudo pronto ao pequeno almoço.
Sabah kahvaltımın orta yerindeyken FBI'dan bir telefon aldım. Vzakonye satıcısı ile tersyüz operasyonu yaptığımızla ilgili neden bilgilendirilmediklerini soruyorlardı.
Tomava o pequeno-almoço e recebi uma chamada do FBI, a perguntar porque não sabiam da nossa operação, com o negociador do Vzakonye.
- Peki, kahvaltını yaptın mı?
Já comeste?