Onun için değil Çeviri Portekizce
1,249 parallel translation
Bu onun için değil.
Não é para isso, é para... aquilo.
Evet, onun için değil.
Não, não para ele.
Hayır, onun için değil.
Não é isso...
Ama onun için değil.
Mas não é para ela.
Hayır o onun için değil
Então, repetiste 2 anos, como o Lloyd? Não, eu repeti 3.
Senin için değil, onun için. - Tamam! - Hayır.
- Não é para ti, para ela.
Sekiz Topu onun için geri geleceğim değil mi?
Bola 8, venho buscá-la ou não?
Derisinin rengi onun için uygun değil.
Ela é pele errado para ele.
Hayır onun için değil benİ yeniden öper misin?
Vamos tentar novamente.
Çalışkanlığıyla hatırlanmak istiyordu. Soyunma odasındaki en kıllı kıç onun olduğu için değil.
Ele prefere ser lembrado pelo seu trabalho duro... e não pelo facto de ter o rabo mais peludo do balneário.
Sadece benim ya da çocuklarım için değil onun için yap!
Não foi por mim ou pelos meus homens foi por ela!
Ben, onun için iyi birşey değil.
Ben, isso não é bom para ele.
Benden, onun için mahkemede yalan söylememi istiyorsun, hepsi bu, değil mi?
Queres que minta por ela no julgamento, é isso?
Bu sadece taratışmak için... Aynı şey değil, çünkü onun bir adam olduğunu biliyordun ve heyecanlanmadın.
Então só pelo argumento... seria diferente, porque saberia que era um homem e não ficaria excitado.
Onun için yeterince iyi değil. Öyle değil mi?
Não é suficientemente boa para ele, ou é?
Onun için arkadaşlara vereceğim kusura bakmazsın değil mi?
Não te importas, pois não, querido? Claro que me importo!
Senin için... onun için değil.
Não por ele.
Bu hayat boyu bir kez olan birşey, ve sadece benim için değil- - onun içinde.
Isto é um acontecimento único na vida e não só para mim, mas para ele também.
Kafam karışık değil, Onun için birşeyler hissettiğimden eminim.
Não estou confusa, estou segura que sinto algo por ele.
Onun için de güzelleşiyorum, değil mi aşkım?
- Vamos ler uma história?
Benim için değil, onun için endişelenmelisiniz.
Não se deviam preocupar comigo, mas sim com ele.
- Onun için istediğim şey bu değil.
- Não quero isso para ela.
Onun için önemli değil, büyütülecek bir şey yok.
- Cale-se!
Belli ki onun teknesi için değil.
- É óbvio que não era para o dele.
Sence onun için en iyisi, anne ve babasıyla olması değil mi?
Não crie que o melhor para Ela é estar com sua mãe e seu pai? - Sim. Sim.
Onun için çok uygun, sizce de öyle değil mi?
Um ingrediente adequado para ele, não acha?
Ray, bu rekabet edilecek bir şey değil, onun için kes şunu.
Ray, isto não é coisa sobre a qual possamos competir. Pára com isso.
Bu benim için, onun için değil.
Não para ele.
- Senin o minik evinde mi? Bu onun için hiç sorun değil. Bütün gece muhabbet edip, film seyredeceğiz.
Ela não se importa, ficamos acordados a noite toda a falar e a ver filmes.
Bu arada yalnızca benim için değil onun için de çok kötü geçti.
Para ele também foi mau.
Çocuklar, unutmayın, yukarısı travma koğuşu, drama koğuşu değil, onun için gülümseyin, çocuklar, gülümseyin.
Meninos, lembrem-se, quando subirmos é enfermaria de Trauma, não de Drama, sorrisos, minha gente, sorrisos.
Clark bir hikâye değil, oğlum. Ve kendini meşhur yapman için, onun hayatını sabote etmene izin vermem.
O Clark não é uma história, é o meu filho e não permitirei que lhe estrague a vida só para ser famoso.
Elinden geldiği kadar sık gezegenine gidiyor, ama onun için pek kolay değil.
Tenta ir a casa, sempre que pode, mas não é fácil para ele.
Çocukken tamamdı ama ama bir noktadan sonra insan kendisini seven bir anne istiyor kendisinin onun için ne yapabileceğini değil.
Sim, não foi com intenção. Pois, e anda com esta panca de querer voltar para a cidade. A sério?
Eğer farketmediysen eğer kontrolünü kaybederse ki bu onun için pek zor değil verebileceğin zararın sınırı da yok.
Ou para o mal que pode provocar se perder o controlo, o que não é muito difícil para ele.
Orman onun için güvenli degil.
A selva não é segura para ele.
Eşsiz olduğu için dünya onun varlığına katlanamayacak, değil mi?
E, por ele ser único, o mundo não tolerará a sua existência, pois não?
Senin için sakıncası yok değil mi? Onun için önemli olan tek insan sensin.
Gents é a minha bebida, não é Gents e Lima ou coisas assim só Gents puro.
- Benim için değil, onun için!
- Não por minha causa, mas por ela!
Toby gerçek bir aptal. Ve bu onun için hiç sorun değil.
O Toby é um tosco genuíno e não tem problemas com isso.
Dur dinle, öyle dememin nedeni Philip için şu anda hissettiklerim ve onun hakkındaki endişelerimden değil.
Oh, não, escuta, não foi por... tu sabes, as minhas preocupações, por isso sinto pelo Philip.
- Onun için durum aynı değil.
Não sente o mesmo.
Onun için önemli değil.
Sabes, ele não importa.
- Hala onun için çalışmıyorsun, değil mi?
- Já não trabalhas mais para ele, ou sim?
Tüm bunları onun için yaptım, değil mi?
E eu fiz tudo isto por ele, certo?
Anlayabiliyor musun? İmkansızdı herşey onun için, yaratmak bizim elimizde değil.
Não é mais e eu não vou trazê-lo à vida.
Çünkü o kadar da büyütülecek birşey yok. Sadece onun için çalıştığımdan değil, aynı zamanda, bir saha ajanıyım. Aslında var, tamam mı?
- Porque não tem assim tanta importância.
Bunu onun için istiyorsun, değil mi?
- Queres mesmo isto por ele, não é?
Onun güçler ne olduğunu görmek için heyecanlı değil mi?
Não estás desejosa de ver quais serão os poderes dele?
Onun için havasında değil durumunda vanquishing iksir çalışır.
Tu, trabalha na poção banidora, caso não lhe apeteça ajudar-nos.
Değil bizim için, ama onun için.
Não por nós, mas por ele.
onun için 179
onun için endişeleniyorum 35
onun için üzülüyorum 44
onun için endişelenme 37
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
onun için endişeleniyorum 35
onun için üzülüyorum 44
onun için endişelenme 37
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil miyim 77
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil miyim 77