English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Sadece dinle

Sadece dinle Çeviri Portekizce

1,352 parallel translation
Charlie. - Peki, o zaman konuşma, sadece dinle.
Está bem.
Tamam, sadece dinle.
Certo, oiçam.
Kapatma, sadece dinle.
Näo desligue. Apenas ouça.
Pekala, şimdi sadece dinle.
Ok, agora, ouve.
Sadece dinle, tamam mı?
Ouve-me apenas, está bem?
Sadece dinle tamam mı?
Agora escuta, OK?
- Sadece dinle.
- Ouçam-me!
- Seni alıkoyuyorum... Erin, sadece dinle beni!
Sou responsável pelo Heller.
Sadece dinle.
Ouve só.
Sadece dinle.
Escute apenas.
Sadece dinle.
Ouve apenas.
- Sadece dinle sadece bir tane eksik.
- Ouve.
Hayır, onun yanına geri dönmelisin... ama bu sefer sadece dinle.
Não, precisas voltar... e apenas ouvir.
Sadece iki sağlıklı çocuk... dinle, aramamın sebebi.
Dois miúdos saudáveis. Tirando isso... Ouça, o motivo por que liguei...
Beni dinle sadece.
Ouça-me com atençao.
Dinle, sadece merak ediyordum.
Ouça, estava a pensar, parece que...
Dinle, annenle ilgili. - Sadece demek istemiştim ki...
Ouve, sobre a tua mãe.
- Sadece beni dinle
- Ouça-me. - Afaste-se!
Sadece beni dinle, lütfen.
Escuta-me, por favor.
Dinle ben sadece... Bence sen harika bir erkeksin...
Eu acho-te um tipo fantástico.
Dinle, sadece bir şey söylemeye çalışıyorum
Ouve, estou simplesmente a tentar dizer algo.
Dinle, sadece bu olan biten için... üzgün olduğumu söylemek istedim. Jared.
Jared.
Dinle, sadece Tom yeni oda arkadaşın diye... ona yardakçılık yapman gerekmez.
Ouve, só porque tu és o novo colega de quarto do Tom não significa que tenhas de ser a cabra dele.
Dinle sadece.
Ouve só!
Beni dinle. Bunu sadece bir düşün!
Ouve-me, pensa nisso!
Dinle, paketi beş dakika içinde Fort ve Woodward'ın kuzeybatı köşesindeki çöp kutusuna bırakacaksın. - Sadece ben, tamam. Harika.
- Só eu, está bom.
Dinle, Renata geri gelince, sadece ona de ki...
Escute, quando a Renata chegar, diga a ela...
Dinle, eğer yukarıdayken kalp krizi geçirirse sadece kordonu yavaşça çek, tamam mı?
Se ele tiver um ataque cardíaco enquanto estiverem lá em cima, ou algo assim, puxa aquela corda devagar.
Dinle, sana sadece birşey sormak istiyorum.
Ouve, só quero perguntar-te uma coisa.
Dinle Dean, bu noktaya nasıl geldiğimizi bilmiyorum, ama üzgün olduğumu söylemek istedim sadece.
Não sei como chegamos a isto, mas quero dizer-te que lamento.
- Hayır, dinle, sadece düşünüyordum.
Estive a pensar.
Sadece şarkımı dinle dostum, tamam mı?
Ouve o que tenho aqui, meu, está bem?
Sadece dinle.
Ouve.
- Dinle dostum. Şu lanet operayı izlemeye sadece homolar ve penguenler gider.
Ouve meu amigo, no meu livro não consta que os pinguins vão à merda da Opera.
Bak kimi buldum, kulaklarını kapat inanılmaz, dinle sadece.
Olha o que eu encontrei! Que incrível! Tapa os ouvidos.
- Sadece kapa çeneni ve beni bir saniye dinle.
Pode me ouvir durante um segundo?
Onu ben çağırdım tamam mı? Sadece 5 dakika dinle!
Mandei chamá-la, por isso dá-lhe 5 minutos, sim?
Hayır, dinle, bak orada 60 tane akbaba var ve sadece bir tane park yeri var.
São 90 abutres para uma carcaça!
Dinle, Marilyn, ben sadece, Umarım bana kızmazsın ama oğlun Dale'i duydum.
Ouça, Marylin, eu espero que não se importe de eu falar, mas soube do sucedido com o seu filho Dale.
Hayır, hayır, hayır, dinle beni, senin bir şey yapmana gerek yok, sadece ağzını sıkı tut ve Mac'e güven.
- Não, não, não, ouve! Limita-te a não abrir a boca e deixa o Mac tratar de tudo.
Dinle evlat, iş sadece pederle bitmiyor.
- Ouve, miúdo, não é só o pastor.
- Şurada biraz daha yer açalım. - Hey, dinle, sadece top 40.
Ouve, só as melhores 40.
Dinle, şu anda sadece Leo hakkında konuşmak ile ilgileniyorum, ve çok iyi bir bağlantım bana ikinizden birinin bunun neden olduğunu söyleyebileceğinizi söyledi.
Ouça, só estou interessada em falar do Leo neste momento, e sei de fonte segura que um de vocês ou ambos me podem dizer porque é que isto está a acontecer.
- Dinle sadece, tamam mı? Çünkü aslen öyle yapıyorum.
Porque na essência, é o que estou a fazer.
Dinle, onunla görüşmeyi sürdürmen ona sadece yanlış umutlar verir.
Se continuares a sair com ele, só lhe dás esperanças vãs.
- Sadece bir dinle.
- Ouve-a.
Sadece beni dinle, tamam mı?
Ele ameaçou-a.
Sadece beni dinle.
Ouça-me apenas.
Paul, sadece beni dinle, geri çekil.
- Paul, ouve-me. - Recua.
- Bak... - Dinle sadece nerede durduğumu bilmem gerekiyor tamammı?
Ouve, eu só preciso de saber é onde é que eu encaixo, está bem?
Dinle, sadece, Marissa ile olanlara kafanı takmadığından emin olmak istedim.
Ouve, só queria ter a certeza que não estás a levando esta cena da Marissa muito a sério.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]