English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Sanırım değil

Sanırım değil Çeviri Portekizce

3,255 parallel translation
Hayır, sanırım değil.
Não. Acho que não.
- Sanırım arkadaş oluyoruz, değil mi?
Então, estamos a ficar amigos?
Kısmi bir parmak izi. Pek iyi değil, ama sanırım...
Um bocado de uma digital, mas acho que...
Tahminim o ki, itfaiye ekibi sanırım yola çıkmamıştır, değil mi?
É apenas um palpite, mas o batalhão dos bombeiros não fica por estes lados, pois não?
Sanırım iyi fikir değil.
Acho que não é nada bom.
Sanırım... Sanırım Ava'ya da söylemeliyim, değil m?
Acho que devia... provavelmente de contar à Eva também?
Sanırım görünmek umurunda değil.
Acho que ele não se importava com o ser visto.
Sanırım çokta alakasız değilmiş neticede, değil mi?
Acho que ela não é tão irrelevante, pois não?
Sanırım etmezdim, değil mi?
Pareço estar, não é?
Sanırım bunu onlara ödetmen gerekiyor, değil mi?
Isso merece uma vingança, não achas?
İyi veya kötü değil. Sanırım, gelişiyor.
Ele não é bom, nem mau, está a melhorar, acho eu.
Öyle değil ama... Sanırım birbirimizi çok tanımıyoruz.
Não dessa forma, mas... acho que não sabemos assim tanto uma da outra.
- Sanırım 280 avro ekonomi yapabileceğim aktarmalı bir uçuş var, değil mi?
Custa 280 euros com escala, não é?
Sanırım, hepimiz böyle hissederiz bazen, değil mi?
Acho que todos nós nos sentimos sozinhos às vezes, certo?
Sanırım sizinle seyahate çıkan kardeşiniz idi öyle değil mi?
Creio que é o seu irmão que o acompanha, correto?
Sanırım bunu öğrenmenin tek bir yolu var, değil mi?
Quero dizer, suponho que só há uma forma de descobrirmos, não é?
Sanırım bunu hak ettiğimi düşünüyorsun, değil mi?
Suponho que aches que estava a pedi-las, não?
Sanırım bir anda bu işe karışmamam güzel bir fikir gibi geldi, değil mi?
De repente, parece que eu ficar de fora é boa ideia, não?
Sanırım ikimiz için de vedalaşman gerekecek, değil mi?
Bem, acho que terá que despedir-se de ambos, não é?
Sanırım bu senin tüm beynini yok etti değil mi?
Acho que foi isso que te deixou assim, não foi?
Burası öğleden sonramı harcadığım en hoş yer değil ama bu da bir iş tehlikesi sanırım.
Não é o melhor lugar onde já passei as minhas tardes, mas são os ossos do ofício.
Eh, sanırım kesin değil.
Bem, eu suponho, não afirmo.
En azından burnum kırık değil. Sanırım bu iyi haber.
Essa é a boa notícia.
Sanırım artık değil.
Talvez não muito, agora.
Ee, hocam, artık on beş yaşında olduğumuza göre sanırım yüzeye çıkmamızın zamanı geldi de geçiyor, sizce de öyle değil mi?
Então, Sensei, agora que temos 15 anos, penso que estamos prontos para ir à superfície, não acha?
- Seksi mi değil mi? - Seksi sanırım.
É boa ou não?
Sanırım buradaki bazı değişiklikleri fark etmişsinizdir değil mi?
Acho que já notaram algumas mudanças por aqui, não?
Sanırım bu icabına bakar, değil mi?
Acho que isto vai resolver.
Durumlar iyi değil sanırım?
Sem luz ao fim do túnel?
Konumuz bu değil bile, sanırım.
Isso não é mesmo a questão, Eu acho.
Öyle görünüyor sanırım, değil mi?
Bom, é o que parece.
Mustang. Ama sanırım artık o da burada değil.
Mas acho que ele também não está mais... aqui.
Biliyorum ama Voltaire'in diliyle baş edebilirim sanırım, değil mi?
Eu sei, mas eu cá me desenrasco na língua de Voltaire, não?
Sanırım kendine lavman da yaptın? Lavman istemiyorum. Hiç asil bir davranış değil!
Assim sempre foi e sempre será até que inventem uma poção mágica que lhe ponha um fim.
Kaldırım mühendisi değil de mimar olmaya çalışıyorsun sanıyordum. Biliyorum, biliyorum ama kiralar korkunç pahalı, ve annemim parasını da yiyemem, neredeyse hiç kalmadı.
Pensei que querias ser arquiteto, não vagabundo profissional.
Eh, sınıfının üstdüzey mezunlarından değil sanırım.
Bem, acho que nem todos se formaram com as melhores notas da turma.
Sanırım şanslı günümüzdü, değil mi?
Acho que era o nosso dia de sorte, não acham?
Sanırım bu bizim için pek iyi değil.
Bem, acredito que isto não seja nada bom para nós.
- Sanırım bu sosyal bir ziyaret değil.
- Suponho que isto não é uma visita social.
Onlar genelde bir şeyleri içeri tıkmak için kullanılır, dışarı çıkarmak için değil. - Ama tersine de çevrilebilir sanırım.
Essas normalmente são usadas para bombear para dentro, não para fora, mas suponho que se podem pôr a funcionar ao contrário.
Fakat orası çocuğun çalıştığı yer değil--sanırım Malko'nun paravan yeri.
Não é só onde o rapaz trabalha. Acho que é a base dos Malko.
Sanırım C.I. Ray'den tatil boyunca haber almadın, değil mi?
Acho que não tiveste notícias do C.I.Ray no feriado, pois não?
Sanırım hastalığı MS değil.
Parece que ele não tem esclerose.
Sanırım bu cennet değil.
Acho que isto não é o céu.
Sanırım arınma zamanı geldi, değil mi? Bak bebeğim.
Acho que está na hora de esclarecer as coisas, não é?
Sanırım kuzeninin iki böbreği var değil mi?
Presumo que o teu primo tenha dois rins, certo?
Sanırım sokaklarda hayvan gibi yaşayan bir insan olduğundan yardım etmek istersiniz diye düşündüm, ama şimdi görüyorum ki umurunuzda bile değil!
Pensei que por ser uma pessoa que vive na rua como um animal, o quisessem ajudar, mas vejo agora que não têm interesse!
- Yakın zamanda değil, sanırım.
Recentemente não, aposto.
Ki bence hiç eğlenceli değil sanırım.
O que acho que... Não é nem um pouco.
Sanırım süper hafıza senin süper güçlerinden biri değil.
Pelo vistos a super memória, não é um dos teus super poderes.
Lux, sanırım gitme zamanı, sence de öyle değil mi?
Acho que é hora de ir, não achas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]