Sebebini bilmiyorum Çeviri Portekizce
217 parallel translation
Sebebini bilmiyorum ama yalan.
Por alguma razão que desconheço.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, o anki sebebini bilmiyorum ama benimle beraber Seattle'a gelmeyi kabul etti.
Lembrando agora, eu realmente não sei quais eram suas razões, mas ela concordou em vir comigo para Seattle.
Valla, sebebini bilmiyorum.
Não sei porquê, exatamente.
Sebebini bilmiyorum.
Não sei porquê.
Sebebini bilmiyorum, Becky.
Não sei porquê, Becky.
- Hayır, sebebini bilmiyorum.
- Sabes porquê?
Korkuyorum, ama sebebini bilmiyorum.
Estou assustada, mas não sei porquê.
Sebebini bilmiyorum. Neden gidip sormuyorsun?
Porque é que não lhe perguntas?
Şey, sebebini bilmiyorum, ama Ursua arada bir bana para verdi.
Não sei porquê, mas às vezes ele dava-me dinheiro.
Evlenmek isteyen bendim. O pek hevesli değildi ama kabul etti. Sebebini bilmiyorum.
Eu é que quis casar, ele não estava para aí virado mas casou não sei porquê.
Sebebini bilmiyorum ama içimden bir ses "Shingen öldü" diyor.
Sem razão aparente, não posso deixar de sentir que Shingen está morto.
Sebebini bilmiyorum. Duymak istemiyorum.
Não quero ouvir a razão.
Taşkınlığının sebebini bilmiyorum ama dün gece nerede olduğunu bilememek kadar hoşuma gitmiyor.
Não estou gostando dessa sua reação... e de não saber onde você estava ontem à noite.
Sebebini bilmiyorum.
Não compreendo isso.
Bunu yapmanın sebebini bilmiyorum, evlat.
Não sei o que fazer contigo, puto?
Sebebini bilmiyorum ama değişiyor.
Muda sem qualquer razão.
Ne yapmaya çalıştığını görebiliyorum ancak sebebini bilmiyorum.
Vejo que sim. Só não percebo porquê.
Hepsi beni komitelerinde istiyorlar ve ben sebebini bilmiyorum.
Todos me querem e não sei porquê. Gaita!
# Sebebini bilmiyorum ama seviyorum
# Não sei porque, apenas amo.
# Sebebini bilmiyorum ama oluyor işte # Romantizmimden eser yok sende
# Eu não sei porque, apenas sei... # pois nunca te sinto querer meu romance.
Sebebini bilmiyorum ama onu hastanenin altındaki tünellere kadar takip ettim.
Segui-o até aos túneis debaixo do hospital.
Sebebini bilmiyorum.
e eu nao sei o porqué.
Sebebini bilmiyorum, ama solucan deliğinden geçtiğimizde, geri dönmeyeceğimi biliyordum.
Não pode ficar aqui. Não sei como nem porquê, mas quando atravessámos a fenda espacial, soube que não regressaria.
Hayata tutunmaya devam ediyor, sebebini bilmiyorum.
Ela continua a aguentar, so não percebo porquê.
Sebebini bilmiyorum. Belki de Victoria'ya duyduğum aşk bana evin yolunu gösteriyordur.
Talvez seja meu amor por Victoria me guiando.
- Evet yattım, ama sebebini bilmiyorum.
- Eu estava dentro, e não me lembro porquê.
Sebebini bilmiyorum, neden... yalnızlıktan mıydı...
Não sei porquê... Terá sido a solidão?
Seni daha önce bu kadar savunmasız, çabuk etkilenen ya da kolay yönlendirilebilir görmedim ve bu beni korkutuyor çünkü sebebini bilmiyorum.
Nunca te vi tão vulnerável, influenciável, tão facilmente manipulável. E assusta-me, porque não sei porquê.
- Sebebini bilmiyorum.
Não sei porquê.
Flucky çok öksürüyor. Sebebini bilmiyorum, ama kirlilikten dolayı olmalı.
O Flucky não pára de tossir, deve ser esta poluição horrível.
Evet, öyle. Sebebini bilmiyorum.
Sim, importo-me e não sei porquê.
Belki de Dr. Cox çok fazla üzerime gelmişti, sebebini bilmiyorum, ama onu ispiyonladım.
Talvez o Dr.Cox tenho puxado demais por mim... não sei... Seja lá o que fôr, eu fiz queixinhas dele!
Ve sebebini bilmiyorum.
E eu não sei porquê! ?
Ondan hoşlanıyorum, sebebini bilmiyorum ama hoşlanıyorum işte.
Eu gosto. Não sei porquê, mas gosto.
Sebebini bilmiyorum öylece başlattım.
Não sei porque, é que começei aquilo.
Yani, sebebini bilmiyorum, ama biliyordum.
- Percebes? Não sabia porquê, mas sabia.
Aşkın gözünün kör olduğunu biliyorum, ama seninle tanıştığımdan beri sanki arkadaşlarımla ve işimle olan bağlantım mantıksızlaştı ve bunun sebebini bilmiyorum.
Sei que o amor deve ser cego, mas desde que te conheci, sinto que perdi toda a racionalidade, em relação aos meus amigos, aos meus negócios, e não sei porquê.
Kentler'e olan bu ani ilginin sebebini bilmiyorum ama onlardan uzak dur.
Não percebo esse interesse repentino pelos Kent mas quero que te afastes deles.
"Bir erkeği kaybettim ve sebebini bilmiyorum."
" Perdi um homem, e ainda não sei porquê.
Sebebini bilmiyorum, ama ben ikna oldum.
Não sei porquê, mas estou convencido disso.
- Sebebini tam olarak bilmiyorum... ama kocanızın onunla bir bağlantısı olduğundan eminiz. Öldürmek, Bay Fabian'ın işinin bir bölümü.
- Razões precisas, não tenho a certeza, mas sei que o seu marido estava envolvido com ele... e o assassínio é uma parte predominante do negócio do Sr. Fabian.
Sebebini annesi olan ben bile bilmiyorum.
Isso é algo que eu, sua mãe, ainda não sei.
Bilmiyorum, bazen işler yolunda gitmez ve siz sebebini anlayamazsınız.
Não sei. Às vezes as coisas não funcionam, e nunca se chega a perceber bem porquê.
Sebebini bilmiyorum.
Não sei.
Ama görüyorsun ki, sebebini bilmiyorum.
- Mas eu preciso de saber os motivos.
- sebebini biliyorum, çöp yığını haline gelmiştin - bunu ne zaman söylediğimi bilmiyorum tek dileğim, bana olan saygını kaybetmemen sana daha önce hiç bu kadar saygı duymamıştım önümüzdeki haftayı gözden geçirmeden önce yapacağım bazı duyurular var.
Eu percebo. Tu estavas bêbado. Eu admito-o, eu não soube quando parar.
Daha önce hiç o noktaya gelmemişti, sebebini hala bilmiyorum.
E nunca havia passado como essa vez, e ainda não sei por que.
Sebebini bile bilmiyorum.
Só te queria assustar.
Bilmiyorum, ama sebebini öğreneceğiz
Não sei, mas não tires conclusões precipitadas.
- İlgilendirme sebebini bilmiyorum.
Não vejo como.
Bilmiyorum. Sebebini bulmam lazım bir özür veya güdelemek için ne bulursam 20 yıl daha ayakta kalmak için. Öleceğim zamana kadar.
Tenho que encontrar uma razão, um pretexto, o que seja...