English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Sen dinle

Sen dinle Çeviri Portekizce

1,455 parallel translation
Dinle. Bana sayıyı ver. Yalnız sen mi?
Certo, veja bem, eu preciso de números.
Yahudi ile yaptığım anlaşmaya gelince... Sen yüreğinin sesini dinle.
E quanto ao meu trato com o judeu, não deixeis que ocupe vossa mente.
Dinle beni, sen seçilmiş adamsın.
Ouve, és o escolhido.
Dinle, bu gece New York'ta son gecen olduğunu biliyorum eğer sen de istersen seni güzel bir elveda yemeğine çıkartmak isterim.
Sei que é tua última noite em Nova Iorque, então pensei que talvez me permitisses levar-te a um merecedor e óptimo jantar.
Dinle Vagu. Kardeşinin yardımı olmadan o belgeleri bulmak biraz zor olacak. Bunu sen de biliyorsun.
Babu... achar os papéis dela sem a ajuda do irmão é difícil.
Dinle, Kev Halen'e işlerde yardımcı olmak için erken geleceğime söz verdim. Neden sen de gelmiyorsun birkaç bira içer rahatlarız.
Olha, prometi ao Kev Halen que ia chegar lá mais cedo e ajudá-lo a montar as coisas, então... porque não vens beber umas cervejas, e vamos...
Şimdi beni iyi dinle Sakura. Şizo gerzeğin teki ama sen değilsin.
Ouve, Sakura, esse Esquizo é maluco, mas tu não és.
Dinle Joker, sen hastasın.
Ouve Joker, tu estás doente.
Hayır, sen beni dinle.
Não, você, ouça-me.
Dinle, sen mutsuzsun. Ben de mutsuzum.
- Não gostas, eu também não.
O zaman onu sen dinle.
Então, ouve o que ele tem para dizer.
Dinle bütün gün zamanım yok, kimsin sen ve ne istiyorsun?
Ouve, sócio, Não tenho o dia todo, quem és tu e o que é que queres?
Dinle. Sen bir erkeksin...
Ouve, és um homem.
Dinle, bence sen burada beklemelisin.
Ouve, acho que devias esperar aqui fora.
Dinle, geçen gece sarhoştum ve biraz yararlanılabilir durumdaydım ve sen bundan faydalanmadın, bu çok şirindi. - Rica ederim.
Ouve, ontem à noite estava bêbada... e um pouco vulnerável... e não te aproveitaste, o que foi muito querido.
Dinle, Brunson ile daha sonra bir toplantım var... ve buraya sen göz kulak olacaksın, tamam mı?
Ouve, eu tenho um encontro com o Brunson mais logo E tu ficas responsável por tudo, OK?
Sen burada kal. Radyo dinle.
Gosto de ter o relógio posto.
Bir dinle, Bugün söylediklerini düşünüyordum getirdiğin bir kutu kekten bişeyler yerken ve sen haklıydın Sen söylediğin herşeyde haklıydın.
Ouve, estive a pensar no que disseste, hoje, enquanto comia aqueles bolos todos e a caixa de biscoitos que levaste, e tens razão. Tens razão em relação a tudo.
Dinle, ben senin için parti falan düzenlemedim, bunu kendin yaptın sen de biliyorsun!
Fizeste-a por ti mesma e sabes disso!
Dinle. Sen, güzel kızların aslında komik olmaları gerekmediğini kanıtlarken, rock yıldızının dosyalarına bir göz attım.
Sim, ouça, enquanto estava a provar de uma vez por todas que raparigas bonitas não precisam de ser engraçadas, adiantei-me e espreitei o processo da sua estrelinha de rock.
Dinle. Bu ağır bir durum, ve sen çok hoş davranıyorsun, ama benim neler yaşadığım hakkında hiç bir fikrin yok.
Isto é muito intenso e estás a ser muito querido, mas não podes perceber o que eu estou a passar.
Dinle, Charlie. Biraz nakit sıkıntım var. Belki sen...
Charlie, estou com uns problemas de dinheiro, será que me podias...
Dinle, Frankie. Sen ve Alan hakkında konuşmamız gerek.
Oiça, Frankie, precisamos de falar acerca de si e do Alan.
Dinle. Sen bir çocuksun, değil mi?
- Ouve, és um miúdo, não és?
Tamam, dinle büyük adam, .. hemen her şeyin en iyisini almak üzeresin. Sen git Cutty'yi al ve geri kalan en iyileri topla, Marlo'nun canını yakın biraz.
Escuta, meu, se quiseres continuar comigo, pega no Cutty e nos melhores que tiveres e começa a pressionar o Marlo.
- Dinle beni. Sen küçük...
- Escuta.
Dinle ben sadece... Bence sen harika bir erkeksin...
Eu acho-te um tipo fantástico.
Bu saçmalığı dinle sen...
Não dê ouvidos a essa bobagem!
- Ann, beni dinle... sen mükemmelsin. Kendine bir bak. Tanıdığım en hüzünlü kızsın.
- Ann, és perfeita para o papel, nunca conheci rapariga mais triste.
Dinle dostum. Ya o öder ya da sen.
Ouve, amigo, se ele não paga, pagas tu!
Robby, dinle. Ben Maryland'de yaşıyorum, yani sen de orada kalabilirsin.
Eu vivo em Maryland o que significa que tens prioridade em Maryland, na Universidade de Maryland.
Dinle. Sen Yardım getir.
Ouve, vai buscar ajuda.
Dinle, ölülerle bağlantı kurmak için tek bir şey vardır, diğeri ise gereksiz işlere burnunu sokmaktır ve sen de burnunu sokuyorsun.
Ouça! Uma coisa é... contactar os mortos, e outra é intrometer-se... e você está a intrometer-se.
- Oh, Babam - Sen, dinle.
É o meu pai.
Dinle, bu cumartesi bir doğum günü partisine gideceğim... neden sen de... gelip eğlenmiyorsun?
Veja, meu aniversário será no próximo sábado... porque você... não vem para a festa?
Dinle, sen çok... Sana iyilik yapıyorum, inan bana.
Acredite que lhe faço um favor.
- Bağırmama sen sebep oluyorsun. Beni dinle. Buradan gitmen gerek.
Mas preciso porque você não está me ouvindo e você precisa sair.
Dinle, sen gerçekten çok eğlencelisin. Bu teslimatı zamanında yapmam mümkün mü?
Ouça, você é um grande ponto, mas será que eu posso fazer o transporte?
Dinle, haklı olabilirsin, ama sen yine de hazır ol, tamam?
Talvez tenhas razão, mas vai preparando-te.
Sen beni dinle.
Devias dar-me ouvidos a mim.
- Hayır sen dinle.
Mas não é.
Dinle, Cal mezara girene kadar başını kıçından çıkarmayacaktır, sen iyi misin?
Escuta, o Cal só vai deixar de pensar como um idiota no dia em que o colocarem debaixo da terra. Estás bem?
- Hayır, dinle, açıklayabilirim. - Sen bir yalancısın! Yalancı!
És um mentiroso!
Hey, Brandon! Beni dinle aslanım. Bu boktan şeyleri sen de yaşadın, ben de, Toni de.
Brandon, ouve uma coisa, homem, as merdas que te aconteceram a ti, a mim, à Toni sabes o que são?
Çavuş Anders, dinle... ben arkadaşlarımı alacağım... sen tablonu al, bütün para da sende kalsın.
Sargento Anders, ouve, vou buscar os meus amigos, tu ficas com o quadro e podes ficar com o dinheiro todo.
Sam, dinle, o parça olmasa bile.. bence sen yıllardır gördüğüm en iyi sergilerden birini ortaya koydun.
Sam, escute, até mesmo sem isto você reuniu a melhor exibição Que já foi vista em qualquer lugar em anos.
- Hayır, hayır, dinle, sen yorgunsun, o yüzden yerleş tamam mı?
Não, não você está cansada, então acomode-se, ok?
Dinle, sen gidip balonları hallet. Ben de geri döndüğümü yayacağım.
Ouve, vai indo para lá e trata da decoração, entretanto, eu começo a espalhar que estou de volta.
Dinle, Çekirdek, yanlış anlama ama bilirsin, bence sen işinde uzmansın
Agora escute, Beans, não é por nada, mas você sabe que eu gosto muito de você.
Dinle, biraz toz çekeceğim, sen de istersen söyle.
Vou comprar um cheirinho. Se quiseres, avisa.
Beni dinle. Sen de.
Oiçam, vocês dois.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]