Sende Çeviri Portekizce
25,344 parallel translation
Biliyorum. Ancak onda, sende olmayan bir şey var...
Mas ela tem uma coisa que você não tem...
Sende mi? !
Tem-na?
Bunun sende ne işi var ki?
Porque é que tens isto?
- Sende var mı?
E tu tens isso?
Demek sende de zombi detektörü var.
Também tens um radar zombie.
Sende bunu yaptıracak yürek yok.
Não tens estômago para fazer o que é necessário.
Onu sende duyuyor musn?
Também o tens ouvido?
tamam, şimdi sıra sende, o iyi mi?
Agora tu. Ele está bem?
Sen Toto sun, ve sende Dorothy. Tamam
Tu és o Toto e tu és a Dorothy.
Sende ne var? Herhangi bişi?
Encontraste alguma coisa?
Bütün kabahat sende.
Foi absolutamente culpa tua.
Yeni Zelandalılar şu ana kadar sende nasıl bir etki bıraktı?
O que achas dos neozelandeses até agora?
- Para sende mi?
- Tens o dinheiro?
Eğer zihnin ölürse, sende ölürsün.
Se a tua mente morrer, tu também morres.
Sende üstünlük kompleksi var diyorum.
Estou a dizer que tens complexo de superioridade.
Sende potansiyel görüyorum, dostum.
Vejo potencial em ti, meu amigo.
Sende potansiyel görüyorum dostum.
Vejo potencial em ti, meu amigo.
Sende bu kadar özel olan nedir?
O que há de tão especial em ti?
Sende de var mı onlardan?
Tens uma coisa daquelas?
Ellerinde 27 masum insanın kanı var, sende de.
Têm o sangue de 27 pessoas inocentes nas mãos... tal como tu.
Ve sende kendine inançlı diyorsun.
E chamas-te a ti próprio "crente".
Sende cevapların olduğunu duyduk.
Ouvi dizer que tem as respostas.
Bu da demek oluyor ki sende bu yüksek mevkilinin sahip olmadığı bilgiler var.
Significa que tem informações sobre o Bardot desconhecidas pelos superiores.
Harp'ın sende ne gördüğünü anlıyorum.
Percebo o que o Harp vê em ti.
Sende gördüğü bence kendisi.
O que ele vê em ti, penso que se vê a si mesmo.
Sende ondan çok fazla şey görüyorum.
Saíste a ele em muitas coisas.
Peki, Adam, bütün dikkatim sende.
- Tens toda a minha atenção.
Numaram sende var.
Tens o meu número de telemóvel.
Sende bir şey var, orada.
Você tem aí alguma coisa... Mesmo aí.
Hamle sırası sende.
É a tua vez.
Evet, sende kaldığı müddetçe içim rahat edecek.
Sim, de certeza. Desde que a tenhas contigo, estarás bem.
- Emir komuta sende.
Ficas no comando.
Şimdi de yardım etme sırası sende.
Está na altura de seres tu a ajudá-lo.
Açıkçası bana göre sende Bob Seger havası var.
Tens cara de quem gosta do Bob Seger.
Tamam da Bob Seger havası var mı sende bilmem lazım.
E eu preciso de saber se gostas do Bob Seger.
Para sende kalabilir.
Podes ficar com o dinheiro.
Tüm suç sende değil.
Isto, nem tudo é culpa sua.
Paran sende kalsın Terry.
Fica com o teu dinheiro, Terry.
Palyaço kıyafetlerin de sende kalsın.
E podes ficar com o fato de palhaço.
Servis sırası sende.
É você a servir.
! Atış sırası sende.
Ainda pode conseguir uma boa jogada.
Öncelik sende.
És uma prioridade.
Öncelik sende. Önceli...
És uma prioridade.
Yaptığım şey, yıllardır irin toplayan bir yara açtı sende.
O que te fiz deixou uma ferida infectada que já dura há... décadas.
- Tamam, oldu. - Sıra sende.
- Muito bem, conseguimos.
Sende yeteri kadar var mı?
Tens suficiente para isto?
Tamam, sıra sende
É a tua vez.
- Sende var mı?
Sabes de alguém?
- Paylaşma sırası sende.
- É a tua vez.
Sende sinir hastalığı var.
Tens um temperamento terrível.
Para sende kaldın.
Fica com o dinheiro.
senden çok hoşlanıyorum 54
senden hoşlanıyorum 151
senden 190
senden nefret ediyorum 468
senden bir ricam var 16
senden rica ediyorum 16
senden hoşlandım 83
senden ne haber 103
senden önce 17
sende mi 57
senden hoşlanıyorum 151
senden 190
senden nefret ediyorum 468
senden bir ricam var 16
senden rica ediyorum 16
senden hoşlandım 83
senden ne haber 103
senden önce 17
sende mi 57