English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Suçlu değil

Suçlu değil Çeviri Portekizce

677 parallel translation
Suçlu değil.
Inocente.
O bir suçlu değil.
Ele não é um criminoso.
Bilinen anlamda suçlu değil.
Ele não é um criminoso vulgar.
Onlar suçlu değil.
Eles não são os culpados.
- Ve inanmalısın ki bu konuda Sissi suçlu değil.
Agora só pensas em ti mas acredita filha, A Sissi não tem a culpa.
- Söyledim ya, suçlu değil.
- Já lhe disse. Inocente.
O gerçek bir suçlu değil. Öyle misin?
Não és um delinquente, pois não?
Suçlu değil, efendim.
Inocente, Excelência.
Suçlu değil.
Ele não é culpado.
Bu adam bir kurban, bir suçlu değil.
Este homem é uma vítima, não um criminoso.
Suçlu değil, Sayın yargıç.
- Inocente, Meretissímo.
Dürüst olmak gerekirse, beyler, öyle sanıryorum ki, bu jüri, yaklaşımları duygusal olabileceğinden dolayı suçlu değil kararı vermeye yetkililer.
Ora bem. Francamente, senhores, sinto que este júri, tão sentimental na sua abordagem, como deveria, tinha o dever de apresentar um veredicto de não culpado.
Onlar suçlu değil, Mesala. Vatanseverler.
Não são criminosos, são patriotas.
Homer suçlu değil.
Não foi culpa do Homer.
Ama ne de olsa, o bir suçlu değil.
Mas, afinal, não é como se ela fosse uma criminosa vulgar.
- Suçlu değil mi?
- Inocente?
Suçlu değil!
Inocente!
- Hayır. - Çünkü baban suçlu değil.
Eles meteram-no na prisão, mas não fez nada de errado.
Artık bir suçlu değil. Ahlaki bir seçim yapabilecek bir varlık da değil.
Ele deixou de ser um malfeitor mas morreu também como criatura capaz duma escolha moral.
İkimiz de suçlu değil diyoruz.
Não me parece que valha a pena o trabalho.
- O suçlu değil ki.
Ele não é um criminoso.
Suçlu değil. İnatçı.
Não é culpado, é teimoso.
Bruno o kaçaklar gibi alelade bir suçlu değil.
O Bruno não é um delinquente comum, como os fugitivos.
Yani, suçlu değil, her şeyi saflıkla yapıyor.
Quero dizer, ela é tão pura.
Wally suçlu değil. O sadece...
O Wally não é criminoso.
David bir suçlu değil, o sadece şansız bir çocuk.
O David não é um criminoso, é só um miúdo azarado.
Suçlu hissedecek bir şey yok, değil mi?
Não há nada de criminoso com isto, pois não?
Suçlu olsa, soruşturmayı senin üstlenmeni istemezdi, değil mi?
Ele não te pediria para investigares se fosse culpado, pois não?
Suçlu musun, değil misin?
É culpado ou inocente?
Yargılanacak olan kasaba değil Will kasıtlı cinayetten suçlu olduklarını kanıtlayacağım yirmi iki kasabalı.
Não é uma cidade inteira, Will... ... e sim 22 cidadãos de Strand... ... que são assassinos em primeiro grau, como vou provar.
Bu kızın, kutsal toprağın üstünde darağacına çıkmasına izin veremem çünkü suçlu değil o.
Tu foste gentil comigo.
Suçlu musunuz, değil misiniz?
DecIara-se culpada ou inocente?
Ne diyorsunuz Zat-ı Şerifleri? Size isnat edilen suçtan suçlu musunuz yoksa değil mi?
- Declara-se culpado, ou inocente?
Suçlu olduğunu ispatlamak bizim işimiz değil.
Não é o nosso trabalho.
Suçlu musun, değil misin?
És culpada ou inocente?
Burada o suçlu mu değil mi buna karar vereceğiz, neden böyle olduğu konusunu tartışmayacağız.
Estamos aqui para julgar se ele é inocente ou culpado, não para avaliar os motivos pelos quais ele cresceu como cresceu.
- Suçlu mu, değil mi?
- Culpado ou inocente?
Tanrı biliyor ki, suçlu olan o değil!
Deus queira que ela seja inocente.
Bu da suçlu düşünceleri hakkında bizi fikir sahibi yapar, değil mi?
O que nos dá um certo conhecimento da mente criminosa, não concorda?
Neden, suçlu musun? Hayır bayan, ben değil.
Princesa, tens de me abrir as portas certas.
.. suçlu olduğunu kabul etmiyor. Davası için hayırlı değil.
Ele se acha inocente e não quer falar.
Bu Don Tancredi'nin suçu değil. Tek suçlu şu andaki şartlar!
A culpa não é de Don Tancredi, é dos tempos.
Sen ben ve bu çocukların gerçekten suçlu olduğundan emin değil.
Disse que não sabe se estes homens, quer dizer nós, são culpados.
Suçlu olduğum kanıtlanana kadar benimki de değil.
Nem a minha, espero, até se provar a minha culpa.
Suçlu varlık sen isen, hiç yakalanmadan öldürmek için iyi bir pozisyon değil mi?
Se for a entidade, haverá melhor lugar para matar com impunidade?
Durumum hiç de iyi değil. Suçlu olamayacak kadar tahsilli biriyim.
Eles têm demasiada escuridão na cabeça para ser culpados.
Suçlu araçta değil.
O criminoso não está no veículo.
Ve, suçlu eş ya da değil, istediğini alabilir.
E culpada ou não, talvez a ajude.
New York'ta suçlu bulunup dört ay hapse mahkum oldu değil mi?
Ele foi considerado culpado em N. York e teve uma pena de 4 meses, não foi?
- Bu adam, Andrea, Benedetto, Faustino böylece her suç için yeni bir isim almış - Sıradan bir suçlu olamaz, önemsiz bir alçak değil
Este homem, Andrea, Benedetto, Faustino... pois adota um nome novo para cada maldade, não é apenas um alpinista social.
Bunun yüzünden hepimiz bedel ödeyeceğiz. Suçlu yada değil!
Vamos todos pagar por isso culpados ou não.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]