English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ U ] / Umurunda değil

Umurunda değil Çeviri Portekizce

1,733 parallel translation
Buradaki cinayetler polislerin umurunda değil ki.
A Polícia não se importa com os assassinatos, por aqui.
Şerif umurunda değil ki.
Ele não se importa com a Xerife.
Küçük tahta ayakkabılarla "zıplaman" kimsenin umurunda değil.
Ninguém quer saber se você passa o verão saltitando com seus tamanquinhos.
Sara'nın hayatını mahvettik ama bu umurunda değil.
Destruímos a vida da Sara, e nem queres saber.
Biliyorum çok umurunda değil,... ama hapishane yemeğinden iyi olacağını düşündüm.
Eu sei que não gostas, mas achei que era melhor do que a comida da prisão.
Olabilir. - Ama umurunda değil.
- Ainda assim, não lhe interessa.
Bir düzine kaçak bakanlığın umurunda değil.
O chefe do departamento está-se nas tintas para 12 ilegais.
Umurunda değil, biliyorum, ama son üç yılımı beraber geçirdiğim insanlar beni terk ettiler.
Sei que não te interessa, mas as pessoas com quem passei os últimos três anos, deixaram-me.
Gerçek katilin kim olduğu umurunda değil. Önemli olan ipi birisinin boynuna geçirebilmek.
Não te importa quem é o verdadeiro assassino, contanto que você possa pendurar alguém.
Kimsenin umurunda değil.
Sabes o que gostava mesmo de saber?
Tommy'le yatmış olması umurunda değil mi?
Não te importas que ela tenha dormido com o Tommy? Quer dizer...
Hiç kimsenin umurunda değil mi?
Ninguém quer saber?
Ama bu kimsenin umurunda değil, Harvey.
Mas ninguém se importa, Harvey.
Evet, ama buradaki çocukların umurunda değil.
É, mas o pessoal aqui não liga a isso.
- Ama umurunda değil, öyle mi?
- Mas essa questão não te interessa?
Ne yaptığı konusunda hiçbir fikri yok ve umurunda değil.
Não faz ideia do que vai fazer, nem lhe interessa.
- Bay Draper'ın umurunda değil.
Draper. - O Dale não está. - Mr.
- Annemin umurunda değil.
- A minha mãe está a borrifar-se.
Campbell iğneden korkuyor, Duck'ın umurunda değil.
O Campbell tem medo de agulhas, o Duck está a borrifar-se...
Televizyonların nasıl geldiği umurunda değil.
Ele não se importa quem seja.
Senin umurunda değil.
Não que isso te interesse.
Kimsenin sana ne dediği umurunda değil. Sen gene de burnunun dikine gidiyorsun.
Não te preocupas com o que te possam chamar, continuas sempre a querer pôr o pescoço de fora para ajudar.
Homey daha iyisini bilir,.. Hymie'nin umurunda değil,.. Ve Huntington's çok daha iyi bir iş çıkarırdı.
O Homey é mais esperto, o Hymie não se importa e a Huntington teria feito um trabalho melhor.
O senin umurunda değil.
Estou a dizer-te a verdade.
Konservatuvarda mutlu olmamam umurunda değil mi?
Não estou feliz no Conservatório.
Bu itlerin kaçıp kurtulmaları umurunda değil mi?
Não te importas se eles escaparem?
Koca botlarınla oraya girdin ve her şeyi darmadağın ettin, bu sırada kimi incittiğin ve kimin hayatını mahvettiğin umurunda değil.
Entra lá com as suas grandes botas e pontapeia tudo e todos, e não se importa quem magoa, e que vidas são destruídas no processo.
Kağıt işleri zerre kadar umurunda değil.
Ele não quer saber da papelada.
Hiç kimsenin umurunda değil.
Ninguém. Ele não é comercial.
Kimsenin umurunda değil anne!
Ninguém quer saber, mãe!
Kıvrık kıvrık şeker, organik un tamamen doğal. Hiçbirinizin umurunda değil. İçine esrar mı koyuyorsun?
Açúcar, farinha orgânica, nada dessas tretas artificiais.
Eskiden kim olduğum umurunda değil mi?
Não quer saber quem eu era?
Kimsenin umurunda değil.
Ninguém se preocupa.
- Umurunda değil ki.
- Tu não te importas.
Dünyanın yemeği bitiyor, ve kimsenin umurunda değil.
O mundo está a ficar sem comida, e ninguém fala disso.
Şimdi bekleme zamanı ve kimsenin umurunda değil.
Agora estás à espera, e ninguém quer saber.
Ve umurunda bile değil, değil mi?
Nem te importas, pois não?
Bu kimsenin üzerine vazife değil ve kesinlikle kimsenin umurunda da değil, bu yüzden...
Ninguém tem nada a ver com isso. - E também ninguém se importa.
Benim param umurunda bile değil onun.
Ela não quer saber do meu dinheiro.
İncinmiş gibi davranma. Bu umurunda bile değil.
Não finjas que estás magoado.
Kimsenin umurunda değil.
Ninguém se importa.
Adamın hiç umurunda bile değil.
Deus! Você nem dá a mínima pra ele.
Ama doğru Bölge savcılığının umurunda bile değil.
O promotor público não quer saber da verdade.
Seninle ilgili hiç bir şey Beckett'ın umurunda bile değil.
A Beckett não importa nada de ti.
Ve bu senin umurunda bile değil!
- E tu nem queres saber.
Biriyle buluştuğunda hiç umurunda olmuyorlar, değil mi?
Quando conheces alguém, não esperas importar-te com elas, certo?
Frankly, buraya ne diyorlarsa, Ferrando'nun umurunda bile değil.
Francamente, o Ferrando está a cagar-se para o que lhe chamam.
O, çok iyi anlıyor ama umurunda bile değil.
Ele compreende perfeitamente e não se importa.
Kimin umurunda ama değil mi?
Mas que interessa? !
Bunların hiçbiri umurunda bile değil!
Não te importas com nada disto!
Hem bil ki senin hiç umurunda olmaması sorun değil ama benim işimi mahvedemezsin, çünkü ben umursuyorum!
Tudo bem, se não te importas, mas não precisas de me estragar tudo, porque eu me importo!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]