Uygun değil Çeviri Portekizce
2,940 parallel translation
Sana söyledim, artık öpücük yok. Bu uygun değil.
Já disse, nada de beijinhos.
Fakat bunlar bir çocuk için uygun değil.
Isto não é para crianças.
Uygun değil.
- Não é certo.
Beni buraya kadar takip etmen hiç uygun değil.
É completamente inapropriado seguir-me até aqui.
Bu işten nefret ediyorsun, zaten sana uygun değil.
Você odeia o trabalho, não se encaixa nele.
Poppy, sokaktan rastgele seçtiğin adamlarla sevişmen uygun değil.
Poppy, não está certo ter relações com um homem que encontrou na rua.
Önerdiğiniz şey uygun değil, anladınız mı?
O que está a sugerir não é decente. Está bem?
Bu bir Kraliçe'ye uygun değil ve bir zayıflık belirtisi.
Não é digno de uma rainha. E é um sinal de fraqueza.
Hiçbir açıdan uygun değil ve bu bir hakaret.
É inapropriado em todos os sentidos, e é um insulto.
Şu an uygun değil.
O momento não é oportuno.
Affedersin, baba Porsche'yi bir 4x4'le değiştirdim bana daha uygun değil mi sence de?
Desculpe pai, troquei o Porsche por um 4x4. É mais o meu estilo, não acha?
- Bu gerçekler onlara uygun değil.
- Não tens de a mostrar.
Tehlikeli ama kurallara uygun değil mi?
Arriscado, mas vem no manual?
Bu hastanede o kadar karmaşık bir ameliyat uygun değil.
Este hospital não está equipado para esta operação.
Bu hiç uygun değil.
Isto não é apropriado.
Bence kardeşime uygun değil.
Diria apenas que... Não acho que seja a pessoa certa para a minha irmã.
Yanlış yapıyorsun, uygun değil.
Estás a colocar no sítio errado.
İtiraz yok. TV programları Will'in yaşına uygun değil.
Os teus programas não são para o Will.
O sana uygun değil.
Não te fica bem.
Bu gece, sözleri yarım bırakmak için uygun bir zaman değil.
Esta não é a noite para deixar coisas por dizer.
Çünkü Rush değil gibi büyük diye düşünüyor gibi. Ve üstelik, ben uzman değilim uygun gör.
- Pois o Rush não é tão bom como pensa e além disso, eu sou a perita em fatos.
Anladım, ama Eli uygun olduğunu söylüyorsa....... umurumda değil.
Sim, não me interessa, desde que o Eli diga que podemos avançar.
Ben biraz alırım Alex. Ortama uygun, değil mi?
Parece adequado, não?
Bir sonraki uygun gezegen çok uzakta, değil mi?
O outro planeta viável fica muito longe, não é?
Şu an uygun bir zaman değil. Yeteri kadar ilgi görmediğin için sinirliysen, yapman gereken tek şey bunu istemek.
- Se estás irritada, porque achas que não estás a receber a dose certa de afeto, tudo o que tens de fazer é pedir.
Bu uygun bir akşam yemeği sohbeti değil Dottie.
Isso não é conversa apropriada para o jantar, Dottie.
Ayyaşlık ve içki dolu partiler pek de bana uygun bir yer değil.
Sabes, festas devassas e cheias de bebidas não são o ambiente apropriado para mim.
Sürüden uzaklaşmak için hiç de uygun bir zaman değil.
Esta não é altura de estar afastado da manada.
Hiç uygun bir zaman değil Houston.
Não é um bom momento, Houston.
Uygun zaman değil, Houston.
Não é uma boa altura, Houston.
- Marisol, şu an hiç uygun bir vakit değil.
- Marisol, não é boa hora. - Eu sei.
Burası sana uygun bir yer değil.
Aqui é mau para ti.
O halde öğren ama her şey kitabına uygun, değil mi?
Faça isso, mas de acordo com as regras, certo?
Ulu Oenomaus'un kendini kanıtlaması için sokaklar uygun yer değil.
A rua não é o lugar do lendário Oenomaus fazer o seu regresso.
Biliyorum harika bir yer değil, ama bir çift için gayet uygun.
Sei que este sitio não é perfeito mas é um bom lugar para um casal.
Burada öyle değil. Daniel'ın New York'a dönmesinden 3 yıl sonra hükümet hala uygun bir şüpheli bulamamıştı.
Três anos depois de Daniel se ter mudado para Nova Iorque, o Governo ainda não tinha suspeitos viáveis.
Uygun bir zaman değil.
Não é a melhor altura.
Uygun yerleştirilmiş, değil mi?
Gosto do espelho. Bem localizado, não é?
Aslında pek uygun bir hikâye değil, seksüel geçmiş konusu...
É uma história nada própria para este tema.
Üzgünüm ama şu an bunun için uygun bir zaman değil.
Sinto muito, não é uma boa hora.
Çok da anlaşılamaz bir şey değil ama ihtiyacımız olan zevkli, modaya uygun ve biraz daha az nisai.
Por mais incompreensível que isto seja, precisamos de alguma coisa de bom gosto, estilo, menos ginecológico.
On binlerce insanin ölmemesi için, kizin su an öldürülmesi daha bilgece, hatta daha uygun degil mi?
Não será mais prudente, até mesmo mais benevolente, que ela morra agora para que dezenas de milhar possam viver?
- Bebek neredeyse hiç uygun durumda değil.
- O bebé mal é viável.
Orası krala uygun bir yer değil.
Não é lugar para um Rei.
Burası uygun, değil mi?
Isto é aqui, não é?
- Uygun bir zamanlama değil mi?
- Esse timing não te convence?
Kahvaltı sofrasına uygun bir konuşma değil bu, Bob.
Bob, essa conversa não é apropriada para o café da manhã.
O, kızlarımız için uygun bir terapist değil.
Não é a terapeuta certa para as nossas filhas.
- Yine ilginç ama uygun değil.
- Interessante mas não relevante.
FBI ile olan bağının da farkındayım. Ama bize uygun da değil.
E eu sei da tua ligação ao FBI, mas... não é quem somos.
Albert biliyorsun ki bir misafir için uygun bir yemek değil.
Albert! Sabes que não é um prato adequado para servir a um convidado.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66