Hayati Çeviri Rusça
1,418 parallel translation
MÜKEMMEL HAYATI BULDUĞUNU SANMIŞTI
Он думал, что у них была идеальная жизнь.
MAG'İN KUSURSUZ BİR HAYATI VARMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYORDU
Мэг казалось, что у неё идеальная жизнь
Tam silahlı güvenlik politikasını savunmuyoruz, ama ülkeyi olabilecek en güvenli hale getirmeye kararlıyız, bunu yapmak için de, T.I.A.'in tanınmasının hayati önemi var.
Мы не придерживаемся политики тотальной защиты, но мы заинтересованы в том, чтобы сделать нашу страну настолько безопасной, насколько это разумно возможно. И для этого нам необходимо внедрить TIA.
- Hayati bir iş.
- — ущественна € работа.
Seni "hayati" listeye koydurdum.
я подумал, вы непременно...
- Üstüne üstlük, o bilgisayarda çok miktarda hayati istihbarat saklı.
- И в главном компьютере находятся все важнейшие данные, касающиеся обороны.
Hayati geldiginden daha guzel terk edeceksin.
Вы оставите жизнь еще более красивой, чем Вы вошли в нее.
Hanna nerdeyse tum hayati boyunca okuma yazmasi yoktu.
Ханна была неграмотным для большей части ее жизни.
Alman sağ cenahındaki hayati noktalara acilen yeni blokaj tümenleri yollayamazsak Ordular Grubu, 15 günden kısa bir süre içinde düşman tarafından yok edilecektir.
≈ сли мы не сможем быстро отправить свежие защитные дивизии на ключевые точки на востоке, Ч группа армий будет уничтоженаЕ Ч ѕолковник. ¬ ам звон € т. Епротивником менее чем за две недели.
Mike akıl hastanesinden kaçarken bir kere aldığınızda hayati göstergelerinizi farkedilmeyecek kadar azaltan haplardan çalmış.
Майк сбежал из психушки после того как наглотался украденных таблеток, что свело показатели его жизнедеятельности почти на нет.
Su hayati bir sıvıdır.
Вода - источник жизни.
Daha fazla üretmek için hayati olanlar yok ediyor.
Уничтожение лесов, по сути, разрушает важнейшее для производства излишнего.
Aracın içinde, doktor hayati fonksiyonlarını kontrol etti ve ölmüştü.
Внутри транспортного средства, Doc проверили его важным, и... он исчез.
Treni 60 saniye içinde durdurmazsan hayati organlarını deşmeye başlayacağım.
- В этом вагоне не могу. У тебя минута, или он умрет.
İşte bu yüzden o emirleri geri getirmeniz hayati bir önem taşıyor.
Вот почему жизненно-необходимо... чтобы вы вернули эти распоряжения из Убежища.
Kurum'un geleceği için hayati bir anı yaşıyoruz.
Это решающий момент для будущего фонда.
Hayati organlar iflas ediyor.
Падают жизненно важные показатели.
Farklı türdeki davranışları ayırt edebilmek bir ajan için hayati önem taşır.
Для агента крайне важно умение различать всевозможные виды подозрительного поведения.
Shawn Spencer, bunun gibi hayati vuruşları başarır. Sadece o, top ve delik. Sessizlik etrafını çevrelemiş.
Ўон — пенсер живЄт такими моментами, как этот Ч только он, м € чик и отверстие, окруженные тишиной.
Amiri kayıplarda. Echo'nun hayati göstergeleri...
Хранитель где-то шляется, показатели Эко...
Acı veren türden yaralar ama hayati tehlike vermemişler.
Болезненны, но вы избежали главных артерий.
Hayati organlar için güncelleme yapalım.
Давайте найдём обновления и основные части
Hayati bir tehlike olmadığından emin misiniz?
Вам нравится вести опасную игру, не так ли?
Etrafta hiç stajyer göremiyorum. Dr. Grey. Fiziksel muayenesi ve hayati değerleri normal 29 yaşında hasta X arada sırada sağ üst bölgede ağrılar bulantı ve halisünasyon şikayetleri ile bize geldi.
€ что-то не вижу тут интернов доктор √ рей пациент " "кс", ранее здорова € девушка 29-лет, жизненные функции в норме физически нормальна, с признаками редких болей справа, тошнотой и галлюцинаци € ми томографи € головы, рентген грудной клетки, анализ крови - были в норме, но химический тест вы € вил повышенный ћƒ √
Kask yok, agir kafa travmasi, yolda gelirken de hayati degerleri kaybolmus.
Мотоциклист потерял управление, был за рулем без шлема Без шлема. Обширная травма головы.
Karında yaralar, kanlı idrar, dengesiz hayati belirtiler.
Раны брюшной полости, кровь в моче, показатели нестабильны
Hayati fonksiyonlar stabil.
Пристегнутая пассажирка заднего сидения.
Becca Wells, solunum 20'de ama hayati fonksiyonlar stabil.
Бекка Уэллс. Дыхательный ритм - 20. Но остальные показатели в норме.
Isobel ve Alex hayatlarını birleştirmeye hazırlanırken buradaki herkesin, onların hayatlarında etkili bir bölüm olduğunu ve gelecekte de hayati bir rol oynayacağını anlaması çok önemlidir.
Пока Изобель и Алекс готовятся сплести свои жизни воедино Важно понять, что каждый присутствующий играл роль в формировании их жизней. И продолжит играть жизненно важную роль в их будущем.
Ama benim görevimde hayati birisin.
В моём задании - ты ключевое звено.
Kalplerini durdurup o saati tüm kan damarlarını baştan düzenlemekle geçireceğiz, böylece kalpleri yeniden atmaya başladığında hayati tehlike oluşturacak kan kaybı olmayacak.
Мы остановим их сердца, и за час перекроим их кровеносные сосуды так, что когда их сердца снова заработают, уже не произойдет никакой опасной для жизни потери крови.
Hayati değerler stabil.
Жизненно-важные функции в норме.
Aslinda gördükleri, Hal'in kendi hayati için kurdugu düsler.
Он создал этот идеальный мир, такой привлекательный, навевающий воспоминания.
Onun dünyasında hayati önem taşıyan itaatkarlık Jim için intihardan farksızdı.
В его мире жизнь целиком зависела от беспрекословного подчинения начальству. Для Джима слепая покорность была сродни самоубийству.
Gördüğümüz kadarıyla hayati önem taşıyan bölgeler zarar görmemiş.
Жизненно важные центры не затронуты, согласно моим наблюдениям.
Bu kadar para, ancak hayati önemdeki bir şeyi korumak için harcanır.
Вы можете тратить такие деньги, если вы Защищаете что-то жизненно важное
Çavuş Scott bizim için hayati.
Сержант Скотт нам жизненно необходим.
Gazeteci buraya geldiğinde medya ile ilişkiler konusunda koyduğum kurallara uymamız hayati derecede önemli.
Итак, когда здесь появится репортер необходимо соблюдать два правила взаимодействия с прессой.
Seninle birlikte mezara girecek hayati bir bilgiye sahiptin.
С тобой бы умерла необходимая информация.
Ekibimden birinin tüm soruşturmayı hayati miktarda delili zimmetine geçirerek tehlikeye attığı dikkatimi çekti.
It has come to my attention that someone on my watch misappropriated a vital piece of evidence jeopardising the entire case.
Ama buraya gelme sebebim bu odadaki herkes için hayati önem taşıyor.
Но я пришёл по поводу того, что жизненно важно для всех присутствующих.
Eğer Dayanak da buradaysa, bu sunumu durdurmak çok daha hayati bir önemde...
Итак, если "Фулкрум" здесь, то все еще жизненно важно остановить этот запуск.
Kaza mahallinde hayati göstergeleri normaldi.
Стабилизирован
Hayır, o personelin arasında hayati bir rol oynuyor.
Нет, он... играет слишком важную роль в твоих собственных делах.
Bu olay yapmak istediklerimiz için hayati anlam taşıyor.
Его значение и участие жизненно необходимо!
Şey, o sırada hayati bedensel sıvılarım azalmıştı.
Я истекала кровью,
Yani Ziva bilgi saklıyor hayati...
То есть, Зива утаивала -... важнейшие..
Hayati tehlikesi olan bir şey değil.
Ничего опасного для жизни или чего-то подобного.
Benim mucize hastam da hayati destek ünitesine bağlı.
Моя чудо-пациентка на аппаратах.
Hayatî organların durumu iyi.
Основные показатели в порядке.
Ama hayati fonksiyonları stabil.
Травмирована грудь.
hayatım 3662
hayatim 33
hayatı 33
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayatın 30
hayatımda 29
hayatını yaşa 16
hayatımda ilk kez 38
hayatim 33
hayatı 33
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayatın 30
hayatımda 29
hayatını yaşa 16
hayatımda ilk kez 38
hayatım boyunca 96
hayatımda ilk defa 27
hayatımı kurtardın 178
hayatımı mahvettin 46
hayatımdan nefret ediyorum 19
hayatımı kurtardınız 38
hayatımızı kurtardın 17
hayatımı kurtardı 58
hayatını kurtardım 33
hayatının zamanı 17
hayatımda ilk defa 27
hayatımı kurtardın 178
hayatımı mahvettin 46
hayatımdan nefret ediyorum 19
hayatımı kurtardınız 38
hayatımızı kurtardın 17
hayatımı kurtardı 58
hayatını kurtardım 33
hayatının zamanı 17
hayatın tehlikede 18
hayat 236
hayat devam ediyor 42
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat 236
hayat devam ediyor 42
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45