Onu göremedim Çeviri Rusça
120 parallel translation
Onu göremedim.
С тех пор я не видел ее.
- Dün gece. Dairesine gittim ama onu göremedim.
Я приходил в его квартиру, но не видел его.
Onu göremedim, çünkü kapıyı açamadım.
Но не смог, потому что не смог отпереть дверь.
- Mutlu! Bir gece izlemeye gittim. Onu göremedim bile.
Однажды вечером я пошла в театр, но так и не увидела ее.
Sonra çekip gitti ve uzun yıllar onu göremedim.
Потом он уехал, и я 100 лет не видела его.
- Hayır, onu göremedim.
- Нет, я его не видел.
Onu göremedim bile!
Пронесся - я его и не засек!
- Yetenek sınavında onu göremedim...
- Ну, на прослушивании его не встретишь.
Biliyorum, onu göremedim bile!
Я знаю, я его даже не заметила.
Onu göremedim.
Я его не видел.
Araştırma ve numune toplamak için farklı yönlere ayrıldık... bir daha da onu göremedim.
На болоте мы разошлись. С тех пор я еe не видел.
Onu göremedim.
Не видел его.
Dikkat et kedi. Onu göremedim bile.
Поберегись, кот.
Cama yaklaştı ve fenerini gözüme tuttu. O yüzden onu göremedim.
Он подошел к моему окну,... и направил свет прямо мне в глаза, что бы я не видела его.
Onu göremedim ama ismini gördüm. Tam karşımdaydı. Kalarjian.
я не видела еЄ лица, но помню еЄ фамилию на бирке : алардж € н.
Kusuyorum çünkü babamı hapise tıktıklarından onu göremedim.
Меня рвет и от того, что с тех пор, как моего отца посадили в тюрьму, я не видела его.
Onu göremedim.
Что-то его не видно.
Onu göremedim.
Макса не вижу.
- Onu göremedim.
Ну что? Не получилось.
Onu göremedim.
I Не видела его здесь.
Ama sen torba fikrini bulduğunda onu göremedim.
Но я не успела его найти и схватила Король Лев ".
Daha onu göremedim.
Я еще ее не видел.
- Sonra yukarı baktım ama onu göremedim.
- Потом я оглянулся, а его нигде не было.
Onu üç yıldır göremedim.
Я три года её не видел.
Bir kaç kez daha oraya gittim ama bir daha asla göremedim onu.
Бывал там еще, но ее не встречал.
Onu henüz göremedim ama onu hissedebiliyordum... Sanki nehir botu yutuyordu ve su ormana doğru geri akıyordu.
Я еще его не видел, но я его чувствовал... а наш катер что-то засасывало вверх по реке... какая-то энергия, питавшая джунгли.
Ölmeden önce onu göremedim.
Я его перед этим не видел.
Whitmanlar'a kadar gittim. Onu hiçbir yerde göremedim.
Его нигде не видно.
Hiçbir zaman onu net olarak göremedim, ama esas duruşta bekleyen bir asker gibi görünüyor.
Я никогда его ясно не вижу, но он похож на солдата.
Buraya geldiğimden beri onu yakından göremedim.
только мельком...
Onu bir süredir göremedim.
Я его давно не видела.
Onu bir süredir izlememiştim büyüdüğünü göremedim.
Я не увижу, как он вырастет в мужчину.
Onu siste göremedim ama yaklaştığında o benden korkuyordu.
Я не разглядел его в тумане, но когда я подошел, он меня... он меня испугался.
Evet, onu partide göremedim.
Да. Я не видела ее среди гостей.
Ama oluşunu göremedim. Ona en çok ihtiyacım olduğunda onu kaybettim.
Но мне-то всё понятно, я теряю его всегда тогда, когда он больше всего нужен.
Zach'ten söz etmişken onu etrafta göremedim.
Что касается Зака... В последнее время я его не видела.
Ama onu atlarsam,.. Diyelim ki her şeyi tüm açılardan henüz göremedim.
Но если я пересекусь с ним в этом... ну, давайте просто скажем, что еще я не рассмотрел все.
Birgün ailem bunun için çok büyümüş olduğumu düşündü ve onu bir daha hiç göremedim.
Однажды родители решили, что я уже большая, и я больше его не видела.
Ben onu göremedim, hemen alıverdiler. Onu tutamadım bile.
Даже не взяла его на руки.
Numarasını hiç bulamadım. Onu bir daha hiç göremedim.
Я потерял ее номер и никогда ее больше не видел.
Onu çok iyi göremedim.
Мне не удалось его разглядеть.
Onu bir daha hiç göremedim.
Я больше никогда ее не видел.
Doğru dürüst göremedim onu.
Я его не разглядела.
Bir keresinde bir Çinli satıcı sesime bayıldığını söylemişti. Aynen böyle demişti. Sonrasında tek hatırladığım bir daha onu asla göremedim.
Однажды я встретил китайца, работающего в дешёвом магазине, и он сказал, что ему нравится моя музыка, следующее, что я помню, что в заведение его босса не было свободных мест.
- Onu öyle göremedim. - Ne?
- Ну это немного не то, что я видел.
Şey, karanlıktı, yani onu yeterince göremedim ama sıskaydı.
Ну, было темно, поэтому я не смогла его рассмотреть... но он был худой.
Ondan sonra da bir daha hiç göremedim onu.
И после я больше не видел его.
Onu tam göremedim, tamam mı?
Я плохо разглядел, понятно?
Ama ben onu göremedim.
Но я его не получал и поэтому не видел...
Onu hiç göremedim.
Я никогда ее не видела.
Onu hiç göremedim.
Никогда не видела.
göremedim 51
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmem lazım 21
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmem lazım 21
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek istemiyorum 35
onu geri getirin 19
onu görmek isterim 16
onu görmeliydin 32
onu getireceğim 27
onu görüyor musun 80
onu görebilir miyim 81
onu gördüm 460
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341
onu geri getirin 19
onu görmek isterim 16
onu görmeliydin 32
onu getireceğim 27
onu görüyor musun 80
onu görebilir miyim 81
onu gördüm 460
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341