A leg translate Turkish
4,288 parallel translation
Ow! How do you not know how to shave a leg?
- Bacak tıraş etmeyi nasıl bilmezsin?
The witness is not on trial, Defense clearly doesn't have a leg to stand on.
Burada tanık mahkemede değil.
Once again? Spider-Man has provoked other masked maniacs into a battle that will undoubtedly cost the taxpayers of this city an arm and a leg!
Örümcek Adam diğer maskeli manyakları şüphesiz ki vergi mükelleflerine çok pahalıya patlayacak bir savaşa kışkırttı.
We're helping you visualize a leg that doesn't hurt.
Kafanda ağrımayan bir bacak yaratmana yardım ediyorum.
Break a leg.
Bol şans.
Break a leg.
Bol şanslar.
A Marine sergeant, 2nd Recon Battalion, stray ordnance, he lost a leg.
Bir deniz piyadesi astsubayı, 2. keşif taburundan top mermisi isabet etmiş, bacağını kaybetmiş.
You mean one of our Marines lost a leg?
Yani piyadelerden biri bacağını mı kaybetti?
He basically doesn't have a leg from above the knee down.
Kısacası dizinin üzerine kadar olan kısmı yok.
No, the first one had a leg strain, the second one had lacerations on her abdomen, and the third one had minor burns on the back of his neck.
Hayır, ilkinin bacağı incinmişti ikincisinin karnında kesik vardı üçüncüsünün de ensesinde hafif yanıklar.
She's basically a boob on a leg at this point.
Bir memeleri bir de bacakları kaldı yani.
When I was your age, I was climbin like that and broke a leg.
Senin yaşındayken ben de ağaçlara tırmanırdım, sonra bacağımı kırdım.
Break a leg.
İyi şanslar.
By now he's probably fucking some servant girl with a wine jug in one hand and a swan's leg in the other.
Şimdi ise muhtemelen bir elinde şarap testisi, bir elinde kuğu bacağıyla hizmetçi bir kızı sikiyordur.
If you try to follow me, I'm gonna put a bullet in your damn leg.
Eger beni izlersen bacagina bir kursun sikarim.
( Inhales and exhales deeply ) But this is the last leg of a really long journey.
Ama uzun yolculuğumun son ayağı burası.
I have to borrow muscle from the other leg, leaving a big hole.
Bendiğer bacak kas ödünç zorunda büyük bir delik bırakarak.
The leg's a goner.
Bacak gidici.
You want me to cut a piece off his good leg and sew it onto the bad leg.
Beni iyi olan ayağını bir parça kesmek istiyorum vekötü bacak üzerine dikmek.
Um... but say it like you have a bullet in your leg.
Um... ama var gibi bunu söylemek bacağında bir kurşun.
I gotta do a follow-up on that leg in about six weeks.
Altı hafta sonra bacağının kontrolleri için geri gelmelisin.
What do you have, a hollow leg?
Eğer, içi boş bir ayağı ne var?
You don't have a hollow leg, do you?
Sen içi boş bir delil bile yok, değil mi?
Leave a pair of forceps inside a patient, cut off the wrong leg, puncture an aortic valve... for those catastrophic gaffes, we are surely held accountable, but it's these little errors that we make... the ones that are way more prevalent.
Hasta içinde bir alet unutursak yanlış ayağı kesersek, aort kapağını zedelersek ve bunun gibi büyük hatalarda kesinlikle dava konusu oluruz. Ama yaptığımız bu gibi küçük hatalara göre diğerleri daha çok önemlidir.
- Because I wanted to retire on a beach somewhere and not take an open flame to a man's leg. - Why not?
- Neden?
If Sara gets to the final leg of her V-Day scavenger hunt and I'm not there... I'll be a dead man anyway.
Eğer Sara Sevgililer Günü için yaptığı arayışın son ayağına gelir de ben orada olmazsam her hâlükârda ölü bir adam olurum.
I could take a piece of saphenous vein from the leg...
Bacaktaki safenöz venin bir kısmını alabilirim.
I lost my leg... less than a year ago.
Bacağımı kaybedeli bir yıl bile olmadı.
She has a laceration on her leg, but other than that, she's fine.
- Bacağında derin bir kesik var. Onun dışında iyi.
- I lost a man his leg, Mike.
- Bir adam bacağını kaybetti Mike.
I lost a man his leg, Mike.
Bir adamın bacağını kaybetmesine sebep oldum Mike.
I lost a man his leg.
Benim yüzümden bir adamın bacağı gitti.
I mean, a stripper was like rubbing my leg...
Bacağımı falan okşayan bir striptizciye.
- What a jerk. Now kick one leg up here as high as you can.
Bir bacağınızı kaldırabildiğiniz kadar yukarı kaldırın.
But it all worked out, because over winter break, he broke his leg in a skiing accident.
Ama sonra iyi olduk. Çünkü kış tatili sırasında,... çocuk kayak yaparken bacağını kırmıştı.
And he's got a restless leg, and he suffers from early onset alopecia.
Buna rağmen herkes onun peşinde.
Dude's got a new leg.
Adamın yeni bir bacağı olmuş.
If this guy lost his leg a year ago, he can't be walking around.
Eğer bu adam bir yıl önce bacağını kaybettiyse şuan yürüyemiyor olmalı.
You made him a new leg.
Ona yeni bir bacak yaptın.
Once your leg is healed, you'll take us to a location of our choosing.
Bacağın iyileştiğinde bizi, bizim belirlediğimiz yere götüreceksin.
You had a broken leg the last time. Do you remember?
Senin ayağın kırıktı en son hatırladın mı?
A broken leg?
Benim ayağım kırıktı?
I had a broken leg that summer and was laid up at home.
O yaz ayağımız kırık evde yatıyoruz.
I had a broken leg. I was a cripple.
Ayağımız kırıktı çolaktık o zaman.
His leg got trapped in a wagon.
Bacağı bir vagona sıkışıp kaldı.
You gave yourself a sideways Kate Gosselin, bazooka'd yourself through a coffee table, and gillooly'd your leg.
Kendini yandan yemiş Kate Gosselin'e çevirdin, bir sehpanın üzerine paraşütsüz indin ve bacağını sakatladın.
And so a small power unit goes here on your spiny thing which sends electrical impulses to your muscles and ligaments and stuff which I will fuse to a vanadium alloy endoskeleton replacing your current, uh, leg bones.
Ve küçük dinamo şuraya omurgana takılacak ve bu dinamo kaslarına, bağ dokularına elektriksel impulslar yollayacak. Bunları da şu anki bacak kemiklerinin yerine geçen vanadyum alaşımlı iç iskelete bağlayacağım.
It's just a matter of time before I see Amy's leg stubble in my shower.
Amy'nin bacak kıllarını duşta görmem an meselesi ya.
People in China are starving, but if Paige gets leg warmers, it's gonna start a famine.
Çin'deki insanlar açlık çekiyor ama Paige bir çift tozluk alsa kıtlık başlayacak sanki.
George shot himself in the leg with a crossbow.
George yaylı tüfekle onu bacağından vurmuştu
Bart, when are we gonna do girl things, like catch a frog or leg wrestle?
Bart, ne zaman kızlara göre şeyler yapacağız? Kurbağa yakalamak ya da bacak güreşi gibi?
legally 305
legolas 16
legends of tomorrow 27
legitimate 17
legs up 16
legs apart 16
legend has it 22
legged race 17
legged dog 20
legally speaking 34
legolas 16
legends of tomorrow 27
legitimate 17
legs up 16
legs apart 16
legend has it 22
legged race 17
legged dog 20
legally speaking 34