English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / A pop

A pop translate Turkish

3,381 parallel translation
She caught a pop-up that bounced off the dugout, and I fell in love right then and there.
Sahadan sekip gelen topu yakaladı o an orada ona aşık oldum.
Grown men weep, little kids wet their diapees, and T.K. jerseys fly off the shelf, $ 59.95 a pop... and you... you are off the hot seat, Coach.
Yetişkinler sızlanıyor, küçük çocuklar altlarına yapıyor ve T.K. formaları $ 59.95 dolardan çılgınlar gibi satıyor ve sen koç... senin bunun hakkını vermen gerekir.
This guy's gonna pop like a grape.
Üzüm gibi dağılacak bu adam.
I gotta pop a dramamine to get in my swivel chair.
Dönen sandalyeye oturmak için Dramamine * içmem gerekiyor.
Let's start with a pop quiz :
Küçük bir testle başlayalım :
My ultimate aim in life was never to be a pop star.
Hayattaki hedefim hiçbir zaman popüler olmak değildi.
Four tickets at 90 bucks a pop, that's 260 bucks.
90 dolara dört bilet, bu da 260 dolar demek.
At $ 1,900 a pop?
Her seferinde 1900 dolarlık bozdurmak mı?
- How'd it go? - It was going great, and then there was a pop in my shoulder.
- Gayet iyi gidiyordu omzum çat edene kadar.
You never know when a white-haired maniac's gonna pop out of the shadows with a knife or gun or shoe bomb.
Beyaz saçlı bir manyağın ne zaman bir bıçak, bir silah ya da ayakkabısında bir bombayla gölgelerden belireceğini bilemiyorsun.
He was selling people free Internet for five bucks a pop at the bookstore.
Kitapevinde bedava interneti tek sefer için 5 dolara satıyordu.
Isn't there a child whose balloon you need to pop somewhere?
Bir yerlerde balonunu patlatman gereken bir çocuk yok mu senin?
Don't pop a nerve.
Sinirlenme, sakin ol.
Don't pop a nerve.
Sinirlenme.
Just pop a couple mints, and I'm good to go.
Ağzıma sadece birkaç nane şekeri attım mı gitmeye hazırım.
Hola, clase. I hope everyone read chapters 1 and 2, Because we're having a little pop quiz.
Umarım herkes 1 ve 2. bölümleri okudu çünkü küçük bir sınav olacağız.
So for me to pop up with a son, to spring that on her,
Bir erkek çocukla ortaya çıktığımda ona yük olacağım.
We'll pop a couple off. And we finish this.
Bir kaç el ateş eder, bu işi bitiririz.
Hey, in the meantime, can you Google "Kansas City push pop"?
Bu arada, Google'a "Kansas City push pop"? diye aratır mısın?
Well, since your pop's calling in favors, maybe he can, uh, put in a good word for the rest of the rabble.
Babacığın iyilik yapmakla uğraşırken, belki ayak takımı için de bir şeyler yapabilir.
That was a very impressive pop culture reference.
Bu çok etkileyici bir popüler kültür refasansıydı.
You can't just pop down to Costco and get a couple dehumidifiers?
Costco'ya gidip birkaç nem giderici alamaz mısınız?
A couple years later, when I finally got up the courage to pop the question - - my cousin, knows the JumboTron guy, at the park.
Birkaç sene sonra, sonunda cesaretimi topladım ve ona o soruyu sordum kuzenim görevli Jumbo Tron'ı tanır.
Three bucks a pop.
Paketi üç papel.
I'm not going to pop it, you need a doctor to pop it!
- Yerine oturtmayacağım.
She's got a really fantastic pop voice.
Muhteşem bir pop sesi var hem de.
Any minute, my lungs are going to sizzle, pop, and disintegrate into a liquid lung and organ gumbo soup. "
Her dakika akciğerlerim iflas etmeye, patlamaya ve sıvı akciğer ve organdan oluşan sebze çorbası olmaya daha çok yaklaşıyor. "
Okay. If you're gonna stand there blabbing at me, Malware, at least pop a breath mint, will ya?
Eğer orada dikilip zırvalayacaksan en azından bir nane şekeri al Malware, olur mu?
You pop the top, it's got a tent back in the back. [Horn honks]
Tepeyi açın, arkada çadırı var.
Pop! And this fire comes raining down, you know, like a dragon.
Sonra alev yağmaya başladı, tıpkı ejderha gibi.
- How do you know? - I had a girlfriend one time in college that Pop didn't like.
- Kolejdeyken babamın hoşlanmadığı bir kız arkadaşım vardı.
If a green goes to red, it means the drive is about to fail so all you do... you pop it out and you replace it with a fresh one from right here.
Eğer, yeşil kırmızıya dönerse dönüşüm sekteye uğrayacak demektir. O zaman yapacağınız şey onu çıkaracaksınız ve onun yerine buradan yeni bir tanesini yerleştireceksiniz.
He's gonna have to figure out a way soon to make himself pop when he's in a group number.
Grup performansında kendini, ön plana çıkaracak bir yol bulması gerekiyor.
We really debated about putting Tyler in the bottom three'cause he is getting better, but it is the fact that he's up against just a lot of really talented people who pop more than he pops.
Tyler'ı son üçe alama konusunda fazlasıyla tartıştık. Çünkü gittikçe iyiye gidiyor, ama burada ondan daha yetenekli ve daha sarsıcı insanlar var.
That's a little pop psych 101, don't you think?
Bu biraz pop ruhu 101 gibi olmadı mı sence de?
Now would they be pop socks or a full tight?
Diz altı mı yoksa külotlu çorap mı?
[Pop music playing] Adam, are you sure this is a place to find street drugs?
Adam, torbacıları burada bulabileceğimize emin misin?
But that's a totally different thing, right, Pop?
Ama bu tamamen farklı bir şey, değil mi dede?
Come on, Gillian, let's give Nick-Pops a bath.
Gel bakalım Gillian, Nick-Pop'a banyo yaptıralım.
So when you, when you're on the beach, and you've just got your speedos on, pop a tie on, go to the shop, pop a tie on.
O zaman plajdayken, mayonu üzerine çekmişken tak bir kravat, alışverişe git.
All right, so just pop a new ticker into the kid.
Tamam, o zaman çocuğa yeni bir saat takın.
Maybe you get a little Jim Reeves to pop on the spring. ( Cranking )
Belki de yayın ucuna Jim Reeves'in kafası takılabilir.
I'ma tell Ice Pick and he gonna send a crew to shove a bat so far up your ass, they're gonna call you Fudge Pop.
Şimdi gidip Ice Pick'e söyleyeceğim ve o da oğlanları gönderecek onlar da götüne sopayı öyle bir sokacaklar ki bundan sonra adın çubuklu dondurma olacak.
Pop just radioed a license plate number.
Babam plaka numarası yolladı.
Come on, my children! I want you to give birth to a lot of Pop Greens!
Haydi bakalım millet, bir sürü "Patlayan Yeşil" oluşturmanızı istiyorum!
Scored them at face value - - only $ 75 a pop.
Kişi başı 75 dolar.
Well, we know he doesn't like pop tarts, but he certainly has a taste for human flesh.
Eh, turta değil ama kesinlikle insan etini seviyor.
I can buy you all a bottle of pop.
Hepinize bir şişe gazoz alabilirim.
If he did the news with a family of prairie dogs, and whenever he said something sad, they'd pop their heads up, all concerned.
Haberleri bir çayır köpeği ailesiyle sunsaydı, ve ne zaman üzücü bir şeyler söylese, çayır köpekleri endişeli bir şekilde kafalarını kaldırsaydı.
Overtons, uh, ran this town for a long time, you know, and then little gangs would pop up here and there, no threat to them.
Overton Ailesi uzun süredir şehri yönetiyor. Sonra sağdan soldan küçük çeteler türemeye başladı.
♪ Pop it like a hood ♪
* Ateşle bedenini *

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]