English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Already on it

Already on it translate Turkish

1,334 parallel translation
Already on it, sir.
Zaten yapıyorum efendim.
In fact, it's probably already on its way here, so all you've got to do is sit back, relax.
Aslında, muhtemelen yoldadır. Yani arkanıza yaslanıp rahatlayın.
- Have Abby rerun the DNA. - Already on it, Director.
- Abby, DNA karşılaştırmasını tekrar yapsın.
I'm already on it. I went ahead and started with the security footage At the parking garage since we know he was in there.
Otoparkta olduğunu öğrendiğimizden beri güvenlik kamerasını inceliyorum.
Mm-mmm. Already on it.
Baktım bile.
Ash, can we burn CDs from the master we made last night? Yeah, I'm already on it.
Ash, geçen gece doldurduğumuz cdnin kopyalarını yapabilir miyiz?
- Engage the cloak. - I'm already on it.
- Görünmezliği çalıştır.
Officer Jessop's already on it.
Memur Jessop üzerinde çalışıyor.
We're already on it.
- Harekete geçtik bile.
Detective Daniels, I want to know about everyone who owns, rents, or walks a dog by this house. Already on it. Thank you.
Dedektif Daniels, bu evin etrafında mal sahibi olan, kiracı olan veya köpek gezdiren kim varsa bilmek istiyorum.
Already on it, kitten.
Ona bakıyorum zaten, bebeğim.
- Already on it.
- Takibe aldık bile.
- I'm already on it.
- Çoktan başladım.
So it's on the market already?
Yani zaten piyasada olan bir şey mi?
They wanted to make the Poles a nation of slaves and it was to help them achieve this aim that the Nazis first built places like Auschwitz, modelled on concentration camps they'd already established in Germany.
Amaçları, Polonyalıları köle bir ulus hâline getirmekti. Nazilerin bu amaçla inşa ettikleri Auschwitz gibi yerler için daha önce Almanya'da kurmuş oldukları toplama kampları model alınmıştı.
From the time when you pulled a gun on me, on that boat... It's already been a year. Yeah.
Botta kafama silah dayadığın günden bu yana neredeyse bir yıl oldu.
I joust on time, already it began to depress me.
Tam vaktinde geldin, ben de seni bekliyordum
We're on it already.
Çoktan başladık.
It's already low on fuel.
Ancak yakıtı az.
But the Orange County office has jurisdiction. They already have their best people on it.
Orange County ofisi en iyi adamlarını bu işe verdi.
Okay? I already told you, it's on the other side of the river, over two miles ago.
Size zaten söylemiştim nehrin diğer yakasında 2 mil önceydi.
People are scared it's already on the street.
Formülün ortalıkta olması insanları korkutuyor.
It's too late, Rusty. They're already on my blog. Come on, you guys!
Onlar çoktan benim bloğumda hadi ama!
Or maybe I'm holding on to it... already... in my pocket.
veya onu tutuyorum... çoktandır... cebimde.
One bark already soaked is put on the fire, to make it hot and soft.
Önceden ıslatılmış bir kabuk, sıcak ve yumuşak olması için ateşe konuluyor.
Either the door was already open and you didn't notice or... it opened on its own or someone opened it on the sly to scare you and succeeded.
Ya kapı açıktı ve dikkatinizi çekmedi... ya da kendi kendine açıldı ve yahut biri şaka olsun diye, sizi korkutmak için onu açtı ve sizi korkutmayı başardı.
You already know, and and depending on how... God! they invite It it goes to be there or no.
Ve O'nu nasıl davet ettiklerine bağlı olarak Tanrı oraya gider ya da gitmez.
- No, I already talked to the police. I'm telling you, I... I think there in on it, I do...
Hayır, birşey yapmıyorlar, ben polisi aradım, onlara söyledim ama olmadı..
I've already got three analysts on it.
Zaten bunun üzerinde çalışan 3 analistim var, Jack.
Believe it or not, we're already late in the game, and we do know enough about this unsub to know that if he feels like we're closing in on him at all, he will kill Billie to avoid detection.
İnanın ya da inanmayın bu oyunda zaten geç kalmış haldeyiz. Bu şüpheliyi, eğer ona yaklaştığımızı hissederse yakalanmamak için Billie'yi öldüreceğini bilecek kadar tanıyoruz.
I already sort of started it back at the office and on the dock with the Gilligan thing.
Aslında ofiste başlamıştım zaten.. .. ve güvertede de hafiften devam ettim.
You couldn't sign on that bill, you've already closed it out.
O faturaya da imza atamazsınız, hesabınızı kapatmış bulundunuz.
Oh, we've actually got it streaming on a website already.
Biz aslında çoktan bir siteye gönderdik.
You've already spent $ 1,200 on eggs, and that would be it forever.
1200 $'ı yumurtalara harcamışsınız bile ve bu sonsuza dek böyle olacaktır.
If Rawls already came to you and this shit is still going on, then you're okay with it, which is for me a problem.
Eğer Rawls size çoktan gelmişse ve bu durum hala devam ediyorsa siz de bundan memnunsanız, bu benim için bir problemdir.
We're already 10 minutes behind. - Not good. Let's move it.
- On dakika gerideyiz.
It was during 2nd grade... over ten years already!
Galiba ikinci sınıftaydık şimdiden on sene olmuş!
I'm already on it.
Daha güvende hissederler. Çoktan hallettim.
Don'tsay that, chief I've already started to think on it,
Olur mu amirim, şimdiden düşünmeye başladım bile.
Not as good as it already looks on me.
Bana yakıştığı kadar değil.
"On trial," as in it already started?
Davası mı var, yeni mi başlamış?
Oh, well, since it's already in there, you might as well, push down on the ol'plunger there.
Orada olduğu sürece yapmaman için bir neden yok artık, Arkadaki pistona biraz bastır şimdi.
I already announced it on the radio.
Duyurdum bile.
It's already ten!
Saat çoktan on olmuş!
It was just the cherry on top, the mint on the pillow of what was already a perfect night.
Bu sadece üstteki kirazdı, yastığın üstündeki nane şekeri zaten gecenin mükemmel olmasıydı.
Come on. Open it already, bren.
Hadi açsana Bren.
I already have the minions working on it.
Kölelerim zaten o konu üzerinde çalışıyor.
Well, that's because I picked up the phone to make a call before it rang and, uh... he was already on the line.
- Duymadın mı? Çünkü henüz..... çalmadan açtım ben. Telefon etmek için.
Ash is already on it.
Ash çalışmaya başladı bile.
Everything I saw when I looked at her. It wasn't a premonition, it already happed.
Kıza baktığımda gördüklerim bir ön görü değilmiş, zaten oluyormuş.
- Already on it.
- Çoktan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]