English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And everything else

And everything else translate Turkish

1,161 parallel translation
I should've gone into the bathroom and flushed her and everything else.
Banyoya gidip kızın ve diğer herşeyin üzerine sifonu çekmeliydim.
I'd like to hear it... and everything else about you.
Dinlemeyi isterim... ve senin hakkında ki her şeyi.
And everything else was less real.
Ve diğer her şeyden daha gerçekti.
You must be tired, so we'll do your paperwork and everything else tomorrow.
Yorgun olmalısın, kağıt işlerini ve diğer şeyleri yarın yaparız.
The Soviets were talking about great grain harvests and everything else.
Sovyetler, büyük tahıl hasadından ve başka her şeyden bahsediyorlardı.
I have told you that I will offer my beliefs, my affiliations and everything else to the American public and they will know where I stand as they do from what I have written
Size diyorum ki inandıklarımı, bağlantılarımı ve diğer her şeyi Amerikan halkına sunacağım, onların da yazdıklarımdan benim bu işin tam olarak neresinde olduğumu anlayacaklardır.
He made a tremendous performance of surprise, shock, horror and everything else.
Şaşırma, şok, korku ve diğer başka şeyler de içeren muhteşem bir performans ortaya koymuştur.
Yo, Poet, man, I know I been giving you a lot of shit lately. You know, calling you a faggot, talking about your poetry and everything else.
Hey Şair, son zamanlarda sana çok bokluk çıkarttım biliyorum, sana ibne dedim, şiirlerin filan hakkında konuştum.
I mean, knowing about what happened to Liz and everything else.
Yani, Liz'e olanlar ve öbür şeyler.
I know about Tim and everything else that's been going on with you.
Tim'i ve sana olanları biliyorum.
You waste food, oil, and everything else, because you are so rich.
Yiyeceği, benzini ve her şeyi boş yere harcıyorsunuz. Çünkü çok zenginsiniz.
Do you think I'd have all that and everything else I fucking own if I let fucking morons like you work for fucking me?
Sence bunu ve sahip olduğ um diğ er bütün şeyleri... senin gibi geri zekalıları çalıştırarak mı elde ettim sanıyorsun?
You have what the public wants, and everything else takes care of itself.
Toplumun istediğine sahipsiniz, gerisi de çorap söküğü gibi gelir zaten.
Now he had two prices on his card : wolf... and everything else.
Kitabında iki tarif vardı : Kurtlar ve geriye kalan diğerleri.
I look after the garden and everything else.
Bahçeyle ve benzer her işle ben ilgileniyorum.
What are the new clothes and everything else for?
Bu yeni giysiler ve herşey ne için?
We got to the beach, and we were exhausted because you can't walk through water without having a lot of resistance, and loaded down with gear and everything else, it drained you completely.
Tükenmiştik çünkü suda dirençle karşılaşmadan yürüyemezsiniz. Ve üzerinizdeki teçhizat insanı tüketiyordu.
Plus her salary meals, and everything else.
Maaşını artır yemeği ve diğer şeyleri.
So, the chief distinction, therefore, of Islamic civilisation, in addition to the fact that it made new leaps of originality, New transformations in traditions of learning and everything else possible, is the fact that it enabled human beings to consider the possibility of thinking about the globe as a single unit... humanity.
Medeniyetin en yüksek mertebesinde bulunan İslam Uygarlığı, özgünlüğe ve yaratıcılığa sıçrama noktası oluşturmak adına, yeni çevirileri, öğretileri ve mümkün olan herşeyi insanlığın gerçek olgularını göstermek ve ihtimaller üzerine düşünmek için tek birim üzerinden evrensel adımlar atmaya başladılar... insanlık için.
Now, you put that together with the money issues and my age and everything else, and the only answer is I can't have the baby.
Şimdi bütün bu para hadiselerini ve yaşımı ve diğer her şeyi bir araya getirdiğinde, tek bir cevap var bu bebeği doğuramam.
I understand now what you said, that we are all part of something greater and the fact that together we belong on the side of good renders everything else insignificant.
O anda büyük ve iyi bir şeyin parçası olduğumuz ve diğer şeylerin önemsiz olduğuyla ilgili söylediklerini hatırladım.
Is it just one big blur... in which everything that resembles something else... just automatically is put on the same level... in your hierarchy?
Her şeyin her şeyi andırdığı kocaman puslu bir imaj mı? Yani hiyerarşinde hepsini otomatikman... aynı seviyeye mi koyuyorsun?
No cash, no story for the magazine... and on top of everything else I had a gigantic goddamn hotel bill to deal with.
Param yoktu. Dergi için haber yoktu... Hepsinden kötüsü halletmem gereken korkunç bir hesap vardı.
And everything has to be your way, no matter what anybody else wants.
- Boş şişe. - Tamam, 50 dolar.
As a matter of fact, we were told to take our athletic equipment and leave everything else behind because we'd only be gone for maybe six weeks.
Nitekim, bize ekipmanlarımızı yanımıza almamız, arkamızda hiçbir şey bırakmamamız gerektiği, çünkü oraya belki de altı haftalığına gittiğimiz söylendi.
The only thing I knew was that you were a fake, and I made up everything else.
Tek bildiğim sen de yalancıydın. Ve herşeyi uydurdum.
When your mind becomes obsessed you filter everything else out and find that thing everywhere.
Zihnin takıntılı hale geldiğinde diğer her şeyi bir kenara koyar ve o şeyi doğada her yerde bulabilirsin.
You can put on a bra, and then you can do everything else.
Bir sutyen takabilirsin ardından ne istesen yapabilirsin.
He can remember everything he's ever seen, heard, smelt or touched... from the moment he was born... and he can project those memories into someone else's mind... share a part of himself in the most intimate way imaginable.
Doğduğundan beri gördüğü, duyduğu, kokladığı ve dokunduğu her şeyi hatırlayabilir ve bu anıları başkalarının zihinlerine aktararak kendisini olabilecek en içten şekilde paylaşabilir.
And on top of everything else you got these Chinese and these crazy Russians to deal with.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Çinliler ve çılgın Ruslarla uğraşıyoruz.
Forget about everything else, and that will be difficult here, but just look.
Biraz zor olacak ama, diğer her şeyi unut. Sadece bak.
And above everything else be compassionate.
Ve her şeyden önce nazik ol.
And now, wearing a short skirt, she sits glued to someone else! You gave her everything Only then did she come to you!
Herşeyini senin için bırakan karını hiç düşünmedin!
You take away everything else that we are and that's what we are.
Bizim haricimizdeki her şeyi çıkar ve işte bu.
- Listen, I know you're probably freaked out by my weirdness yesterday, and actually, that's why I came in here to talk to you but you're kind of losing me on everything else.
Dünkü garipliğim için ürkmüşsündür biliyorum. Aslında, bu yüzden seninle konuşmaya geldim. Ama senin, sanırım bana karşı bir şeyin var.
I need to know everything, or else I'm just gonna go to Valenti... and I'm gonna tell him everything I know.
Herşeyi bilmeliyim. Ya da şimdi Valenti'ye gidip bildiğim herşeyi anlatırım
I can close my eyes and let everything else go away.
Gözlerimi kapatıp, diğer her şeyin yok olmasına müsaade edebilirim.
Meanwhile, everything and everyone else is in place.
Bu arada, herkes ve herşey hazır bekleyecek.
- I feel like the best version of myself around you... and that makes me doubt everything else.
Senin yanında kendimi çok farklı hissettim ve bu yüzden herşeyden kuşkulanır oldum.
Gallagher, you can keep the space john working, and Pettengil's passed out and I can handle pretty much everything else, you know.
Gallagher, sen uzay kapıcılığı işiyle uğraşırsın ve Pettengil de bayıldı ve ben de geri kalanları hallederim.
And she has to be changed or else everything will stink.
Bütün kıyafetlerini değiştirmek zorundayım, yoksa bütün ev sidik kokacak.
A female sargeant major lays her eggs on the rocks and the male spends weeks guarding his nest until the eggs hatch chasing off everything else that wants a snack
Dişi sargeant major kayaların üzerinde kuluçkaya yatar ve erkek haftalarca yuvasını korur. Ta ki yumurtalar çatlayana kadar. Birşeyler atıştırmak isteyen tüm yabancılara karşı takip gerekli.
When everything else may have faded away, the Crusaders castles remain a living testimony to their presence and Crac des Chevaliers in Syria is THE Crusader castle of them all.
Eğer herşey, eskisi gibi olacak olursa, Haçlı Kaleleri, onların varlıklarının şahitliğini yapacaktı... ve Suriye'deki Crac des Chevaliers bu kalelerin en büyüğüydü.
Then he asks you to move in with him and you consider it, because against everything else he's decent.
Sonra onunla yaşamanı ister bunu düşünürsün, çünkü herşeye rağmen nazik bir adamdır.
Everything else, like machines and then time and space, you know, like, it's really complicated sometimes.
Uzay ve zamanda her şey makineler gibi. Ama bilirsin, bazen gerçekten işler karmaşıklaşıyor.
And we have emergency power, but everything else is in meltdown.
Ve sahip olduk tehlikeli güce, Fakat her şey meltdown'da.
Yeah, I could see that except for the cars, the buildings and the, you know, everything else.
Evet, bunu anlayabilirdim arabalar, binalar bilirsin işte diğer herşey olamasaydı.
It's finally out, and she feels like a phony, like somehow being with McGrath, getting that grade made everything else in her life possible, including you.
Sonunda ortaya çıktı ve kendini sahtekar gibi hissediyor sanki bir şekilde, McGrath'le beraber olması ve o notu alması, hayatındaki her şeyi mümkün kıldı. Buna sen de dahilsin.
And on top of everything else, I had to lie to Kelly because you were afraid she'd tell Carrie about this.
Her şeyin üstüne sen Carrie'ye söylemeye korkuyorsun diye ben de Kelly'ye yalan söylemek zorunda kaldım!
We've tried everything else and we still...
Diğer her şeyi denedik ve... Hâlâ..
Look, you know ordinarily I wouldn't believe all this psychic stuff, but, I mean, she's been right about everything else, and...
Bak, genelde medyumlara inanmadığımı bilirsin. Ya tahminleri doğruysa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]