And even worse translate Turkish
439 parallel translation
And even worse than this, because they pay as much as Madrid and other cities.
Hatta daha da kötülerine çünkü bunlar da Madrid ve diğer şehirler kadar ödüyorlar.
How can I make your flesh know how it feels to see all those who are like you, and only because they are like you, despised, slaughtered, and even worse, denied the simple decency that is a living being's right?
Sizin gibi olanların, sadece sizin gibi oldukları için, hakir görülüp katledildiğini ve birinin en temel hakkından yoksun bırakıldığını görmenin nasıl birşey olduğunu nasıl anlatabilirim?
- And even worse than that, they got...
- Bundan daha kötüsü, onlar...
Sadly, I must report... that the last patient I ever treated... the great lover, Don Juan DeMarco... suffered from a romanticism... which was completely incurable... and even worse... highly contagious.
Üzüntüyle, bildirmeliyim ki şu ana kadar tedavi ettiğim son hasta büyük aşık, Don Juan DeMarco bütünüyle çaresiz olan romantizmden şikayetçidir ve daha bile kötüsü son derece bulaşıcıdır.
And to make it even worse, it was raining cats and dogs.
Şakır şakır yağmur yağması da durumu daha beter hâle getirmişti.
The Red gave me something to drink and it got even worse.
Red içecek bir şey verdi ama daha beter oldu.
And I don't even know what I'm afraid of, and it's worse.
Bense henüz neden korktuğumu bile bilmiyorum, daha da kötü.
And I'm afraid he became even worse as the evening wore on.
Akşam ilerledikçe maalesef daha beter oldu.
And judges are even worse
Ama en kötüsü yargıçlar.
It's even worse when you haven't done anything wrong and you still feel guilty.
Birşey yapmasam da kendimi suçlu hissederim.
No, for having brought home to him the cowardice, and perhaps even worse, of those dubious followers of his.
Hayır onu korkaklığa ikna ettiğim için ve belki daha da kötüsü, o güvenilmez taraftarları yüzünden.
And there's something even worse that weighs on all of us on the inquiry board :
Ve daha da kötüsü, soruşturma heyetinin omuzlarında.. .. ağır bir sorumluluk daha var :
Even worse, Brack and the others, they're with him now.
Daha da kötüsü, Brack ve diğerleri, şimdi onun yanındalar.
Through my experiences in life and with the men. I can't allow myself to follow my instincts as you women do... or even worse, my feelings.
Hayat ve erkekler hakkındaki tecrübelerime dayanarak kendimin, siz kadınların yaptığı gibi iç güdülerimin hatta daha da kötüsü hislerimin...
And a land expedition would be even worse.
Ve karasal bir keşif ise daha da kötü olurdu.
And there's something else even worse.
Ayrıca çok daha kötü bir şey var.
Of course, Connie Marble was also hard at work... and in the first cut of the film... life was even worse for poor Channing the butler.
tabiî ki, Connie Marble işte çok zordu... ve filmin ilk çekiminde... Channing için hayat daha da zordu.
This Esteban is an excommunicated heretic and, even worse, a murderer.
Değil mi baba? Bu Esteban aforoz edilmiş biri, bir kafir, daha da kötüsü bir katil.
And all the others who are even worse, the smug, the smart-Alecs, the self-satisfied, who think they know, the fat men and the forever young, the dairymen and the decorated ; the revelers on a binge, the Brylcreem-boys, the stinking rich, the dumb bastards.
Ve onlardan da beter olanlar, kendini beğenmişler çok bilmişler, benciller, bildiğini sananlar şişmanlar ve hep genç kalanlar, sütçüler ve süslü püslüler sefahat düşkünü alemciler, briyantinli gençler kokuşmuş zenginler, aptal piç kuruları.
And you're even worse than them.
Sen onlardan da betersin.
I lay down next to her on a mattress along with Arthur, my umbrella, and I tried to feel even worse that I could be totally dead.
Şemsiyem Arthur'la birlikte, yanındaki şilteye uzandım. ve olabildiğince kötü hissetmeye çalıştım böylece tamamen ölebilirdim.
- and thats even worse.
- O daha da kötü.
But they came back again, worse than before and were even worse the next time.
Ancak geri geldiler, öncekinden daha kötü bir halde, ve sonraki sefer, daha da kötü hale geldiler.
For years, Erwin lived in a kind of hell made worse by the fact that he was despised for having learned to survive in this hell and even savor its horrors.
Erwin yıllarca, aşağılandığı gerçeğiyle daha da kötüleşen bir cehennemde yaşadı. Bu cehennemde hayatta kalabilmeyi ve dehşetinin tadını çıkarmayı bile öğrendi.
And with the seller in prison, it makes things even worse.
Ve satıcının hapiste olması işleri daha kötü hale getiriyor.
Our German is even worse, and music theory we lack entirely.
Almancamız desen daha da beter. Müzik teorisini de bilmiyoruz.
Brother Cao and Gao Deng, Chen Xiang jointly run prostitution and gambling businesses, and they're even worse than when Mi Jiu Gao was in charge I was indignant and said strong words as a result I was driven out
Birader Cao, Kartal Salonuyla birlikte.... Fuhuş ve kumar işine girdiler... Durum eskisinden çok daha beter oldu!
It means there's something down there they don't want us to have, and if they don't want us to have it that badly, - I want to have it even worse.
Bu demektir ki aşağıda bir yerlerde, almamızı hiçbir şekilde istemedikleri çok önemli öyle bir şey var ki, artık onu daha fazla almak istiyorum.
And in France, it's even much worse.
Ve Fransa'da durum hala çok kötü.
Every noise... and quiet is even worse.
Her gürültü... Ve sessizlik, daha da kötü.
And what's worse, there's hardly any food to be bought... even if we had the money.
Ve daha da kötüsü, paramız olsa bile... alacak hiç yiyecek yok.
Or even worse... you can try and go into... the Governments witness protection programme... and testify against the Don and Dominic.
Dahası da var. Devletin Tanık Koruma Programı'na başvurarak..... Baba ve Dominic'e karşı tanıklık yapabilirsin.
Even worse... you and the woman gorge yourself on sweets.
Daha kötüsü sen ve bu kadın... Midenizi o tatlı şeylerle tıka basa doldurdunuz..
And losing things is one of those things in life that's even worse when you're a child.
Kaybetmek, çocukken daha kötü olan şeylerden biri.
And then again, sometimes they're even worse.
Ve bazen de göründüğünden daha kötüdür.
Worse, you tore the book up in the middle of a battle... and I don't even know which war it was!
Daha beteri, kitabı bir savaşın tam ortasından yırtmışsınız. Üstelik hangi savaş olduğunu bile anlayamadım!
Oh, and to make matters even worse, last night, the only thing I could get on television was this movie about this young, beautiful, dark-haired woman, that was all alone in this deserted house.
Bu da yetmezmiş gibi dün gece televizyonda bulabildiğim tek film terk edilmiş bir evde yalnız kalan genç, güzel ve esmer bir kızla ilgiliydi.
That's even worse than your cell phone walk-and-talk.
Bu cep telefonuyla aramadan da kötü.
And I wanted even worse things to happen to her.
Kızın başınaysa daha kötü şeylerin gelmesini istedim.
His temper is getting worse, and worse... I can't even talk to my own son..
Gün geçtikçe sinirli oluyor oğlumla konuşamıyorum.
He forgets what he drinks, and that makes it even worse.
Ne kadar içtiğini unutuyor ve bu da olayı daha kötü yapıyor.
The shooting is bad, and the fishing is even worse.
Boyaması ve çizimi çok kötü.
And his skin is even worse than mine with all those liver spots.
Ve onun cildi benimkinden çok daha kötü... Her yanı ciğer gibi lekelerle dolu.
And a cigar is even worse.
Puro ise daha da beterdir.
You were bad enough this morning and this sun is making you even worse.
Bu sabah yeterince kötüydün ve güneş seni daha da beter hale getirdi.
So I'm talking to you about some of the films that colored my dreams, that changed my perceptions and even my life, in some cases,'films that prompted me, for better or for worse, to become a filmmaker myself.
Rüyalarıma renk katan, bakış açımı değiştiren ve hatta bazı durumlarda hayatımı değiştiren filmlerden bahsedeceğim. İyi ya da kötü şekilde beni etkileyip yönetmen olmamı sağlayan filmlerden.
To make matters worse... to get even, Nicky's crew got stoned one night... and started shooting up the cops'houses.
Daha da kötüsü, Nicky'nin ekibi bir gece kafayı bulup... öç almak için polislerin evlerini kurşunladı.
Get your ass up here and call the police, because there's a dead body in my bed, and it smells like shit, and it looks even worse.
Buraya gel. Ve polis çağır. Çünkü yatağımda bir ceset var ve çok kötü kokuyor.
But things got worse, and now even Romi has rebelled.
Ancak işler daha kötü oldu, ve Romi katlanamadı.
And this one's even worse.
Ve bu daha beter.
And then that probably made him feel even worse.
- Yani bilirsin...
and even though 16
and even so 17
and eventually 133
and even then 98
and even now 20
and even if i did 66
and even if he did 25
and even if i could 18
and even 19
and even if they did 26
and even so 17
and eventually 133
and even then 98
and even now 20
and even if i did 66
and even if he did 25
and even if i could 18
and even 19
and even if they did 26
and even if you did 16
even worse 104
worse 583
worse than that 69
worse still 28
and everything will be fine 34
and eat 28
and ever since 27
and everything changed 17
and everyone else 26
even worse 104
worse 583
worse than that 69
worse still 28
and everything will be fine 34
and eat 28
and ever since 27
and everything changed 17
and everyone else 26
and every night 34
and everything else 36
and everything 101
and ever since then 47
and everybody knows it 20
and expensive 22
and every day 78
and everywhere 22
and every year 34
and everyone 32
and everything else 36
and everything 101
and ever since then 47
and everybody knows it 20
and expensive 22
and every day 78
and everywhere 22
and every year 34
and everyone 32
and ever 26
and everybody 18
and every time 51
and either way 29
and every 21
and especially 25
and er 81
and erm 28
and everybody 18
and every time 51
and either way 29
and every 21
and especially 25
and er 81
and erm 28