English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And everything in between

And everything in between translate Turkish

107 parallel translation
- And New York, and everything in between.
- Ve New York, ve aradaki her şey.
We had gone from small-time spelling bees... to mid-terms, finals, and everything in between.
Ufak çapta heceleme işlerinden... arasınav, finaller ve aradaki herşey moduna girmiştik.
At Speaker City, we're slashing prices on everything from DVD players to camcorders, and everything in between.
Speaker City'de, DVD'den kameraya kadar her şeyin fiyatında büyük indirim yapıyoruz.
For example, if this ball were the nucleus of an atom... a proton in a hydrogen atom, for example... then the electron circling this... which would describe the outer limits of that atom... would be out by that mountain over there, roughly 20 miles away. And everything in between is empty.
Mesela eğer bu top atomun çekirdeği olsaydı, mesela hidrojen atomundaki bir proton, o zaman bunun çevresinde dönen atomun dış sınırlarını gösteren elektron oradaki dağın civarında, aşağı yukarı 20 mil uzakta olurdu ve arada kalan her şey boşluk olurdu.
Volagnok and everything in between.
Dünya ile Volagnok arasındaki her şeyi yokedebilirim.
And everything in between.
İkisinin arasında birşey de olabilir.
Trees can communicate with bushes, bushes with grass and everything in between.
Ağaçlar çalılarla iletişim kurabilir, çalılar da otlarla ve aradaki her şeyle.
I'm gonna have an opinion about what's on your feet and what's on your head and everything in between.
Elini neye atmak istediğinle ilgili zamanla fikrim olacak, ve kafanda ne olduğu ve neler döndüğüyle ilgili.
And everything in between. Ever stop breathing when you're asleep?
- Uyurken nefes alamadığın oluyor mu?
Rosalba decided she was going to be the man... the woman... the man woman and everything in between
Rosalba, bir erkek, bir kadın, bir kadın-erkek ve geri kalan her şey olmaya karar verdi.
Reality shows to strip shows and everything in between.
Reality şovlardan, striptiz şovlarına kadar ve bunların arasındaki her tip şey.
When he leaves in the morning, when he gets back at night, and everything in between, so I can work out the best place to...
Sabahları evden kaçta çıktığını geceleri kaçta geldiğini, ve gün içindeki her şeyi. Böylece onu öldürmek için en iyi yeri...
And instead of sorting piles of ones and zeroes to give yes-and-no answers, the atoms in quantum computers can be ones, zeroes, and everything in between, existing as a computational maybe.
Kuantum bilgisayarlarındaki atomlar birler, sıfırlar ve var olan tüm bilgileri de tanımlayabilirler.
And everything that ever stood between us will be gone... when he takes me in his arms.
O beni kollarına aldığında aramızdaki tüm kırgınlıklar bitecek.
I'm bleeding. In addition, you've caused an interstellar incident which may have destroyed everything that's been negotiated between your planet and the Federation.
Ayrıca, yıldızlar arası bir olaya yol açtın, senin gezegenin ile Federasyon arasında her şeyi yok edebilirdi.
I know about everything that happened... between you and Reiko in these two months
İki aydır Reiko'yla aranda olan her şeyi biliyorum.
In between getting the helmet and my trial, everything is like cut off.
Miğferi alışımla mahkeme arası her şey uçup gitmiş.
Listen... after the personal details, we'll do from right to left... and from top to bottom and then everything in between.
Bakın kişisel ayrıntılardan sonra, sağdan sola yukarıdan aşağıya ve ortadaki her şeyi inceleyeceğiz.
The funny thing is that you will go to them anyway and tell them everything that hasn't happened between us.
The truth is... that you will surely go back to them. And you will tell them what did not happen between us in every detail...
In addition, you must do everything we held it for a dialogue between us and them.
Bunun yanında, onlarla bizim aramızdaki Diyalogu sürdürmek için elimizden geleni yapmalıyız.
You know, between his howling and your blasting everything in sight it's a wonder the whole station doesn't know we're here.
Onun bağırışları, senin silah seslerin derken nasıl oldu da bütün istasyon buraya toplanmadı anlamadım.
Everything was in the air between- -Between rays and sparks of lightning
Havadaki her şey... - "gök gürültüsü ve şimşek içinde"
A monster planet that devours everything in its path... and it's heading for the smal planet Cybertron where a unique race of transforming robots continue fighting a civil war... a war between good and evil that has raged for millions of years.
Yoluna çıkan her şeyi yok eden canavar bir gezegen. Şimdi de, şekil değiştiren özel bir robot ırkının savaş halinde olduğu küçük bir gezegen olan Cybertron'a doğru ilerliyor. İyiyle kötü arasındaki bu savaş, milyonlarca yıldır sürmektedir.
There was rivalry in everything... the sale of charcoal and the church pew. They were rivals in virtue and rivals in vice and the battle royal between vice and virtue raged incessantly.
Kömür satışında, kilise oturağında her şeyde çekişme vardı fazilette de, ahlaksızlıkta da hasımlar vardı ahlaksızlık ile fazilet arasındaki çatışma dur durak bilmeden şiddetlendi.
I actually alternate in between thinking everything is irrevocably screwed up and things might be getting better in ways.
Aslında herşeyin dönüşü olmayan bir şekilde bozulduğu ve düzelebileceği.. .. düşünceleri arasında gidip geliyorum.
If she hadn't poked her nose in between me and Joe everything would have been all right.
Joe ile aramıza girmeye çalışmasaydı bunların hiçbiri olmazdı.
Then you get a big ol'aneurysm and you slump over your desk Okay, everything in between just happens, Pete.... enjoy it
Ardından kötü bir hastalığın olur aniden teneşire düşersin. Her şey bunların arasındadır, Pete, tadını çıkar.
Beginning and end, alpha and omega, everything in between.
Başlangıç ve son, alpha ve omega ve aralarındaki her şey.
I can assure you, everything in this office stays between you and me.
Sizi temin ederim ki, bu ofisteki her şey aramızda kalır.
Again, because there's no sign between the eight and the parentheses... it means you multiply everything that's in the parentheses by eight.
Sekiz ve parantez arasında bir işaret olmadığı için parantezin içindeki her şeyi sekizle çarpıyoruz.
You work with our team, we find this ass and put him in jail, and we'll do everything we can to help straighten out things between you and the Army and get you back to your life.
Bizle birlikte çalışacaksın, o puştu bulucaz ve onu hapse tıkıcaz, orduyla senin arandaki sorunların çözülmesine yardım etmek için.. ve hayatına geri dönebilmen için, yapabileceğimiz her şeyi yapıcaz.
I can tell you everything you wanna know about the difference between recessive and dominant eye color genes in fruit flies, but God forbid I learn how to read a chart before I'm a fourth-year surgical resident.
Meyve sineklerinin çekinik ve baskın göz renkleri arasındaki farkı söyleyebilirim ama rapor okumayı ancak cerrahi stajımın dördüncü yılında öğrenirim. - Harika.
You're who I want to wake up with and go to bed with and do everything in between with.
Sen birlikte uyanmak istediğim, yatağa birlikte gitmek istediğim, herşeyi beraber yapmak istediğim kişisin.
She told us everything that was said in the meeting between yourself and Arpad Zelk.
Sizin ve arpad zelk arasında konuşulanları bize anlattı.
That everything is settled now in your family for a union between yourself and Mr Elliot.
Bay Elliot ile sizin evliliğiniz konusunda, ailede herşey kararlaştırışmış.
Between you and I if I had to tell everything there wouldn't be any policemen in Rio.
Aramızda kalsın ama burada duyduğum her şeyi üstlerime rapor ettiğimi bir düşünsene. Rio'da bir tek polis bile kalmazdı.
Kids, in the spring of 2007, everything was great between me and Robin.
Çocuklar, 2007'nin ilkbaharında, Robin ile aramızdaki herşey harikaydı.
Again and again, I sent messages to Renita in my head, because, really, everything was still unsaid between us.
Hayalimde defalarca Renita'ya mesajlar yolladım. Çünkü aslında aramızdaki hiçbir şey henüz dillendirilmemişti.
As far as I'm concerned, there's you, and there's me, there's everything in between- - that's a real relationship.
Sen ve ben olduğumuz sürece, aramızda herşeye yer var. Bu gerçek bir ilişki.
And everything that happens in between?
Peki ya o arada olanlar?
I tested everything at the party that could be used to deliver poison to Isabelle's glass. They all came back with a pH between three and five.
- Partide, zehri Isabelle'in bardağına aktarmak için kullanılmış olabilecek her şeyi tahlil ettim ve PH derecelerinin üçle beş arasında olduğunu tespit ettim.
I lost everything, everything that i owned, I mean everything from family heirlooms to the paper towels sitting on your kitchen counter, in everything in between, it goes on and on.
Herşeyimi kaybettim, sahip olduğum herşeyi... demek istediğim eve ait olan herşeyi, tuvalet kağıdından tutun, mutfak tezgahlarına kadar, arada kalan herşeyi ve bu liste uzayıp gidiyor.
Maybe between that and everything you've had on in your head this week, maybe you got your wires crossed.
Belki bu ve bu hafta kafanda yaşadıkların... Belki kafan karışmıştır.
Everything in existence is made of a relationship between vibration and matter.
Varlığın özünde herşey, etki ve tepki arasındaki ilişkiden meydana gelir
Never take more than a week between everything but and stuffing it in.
Bir haftadan uzun sürüyorsa bir şeyler yanlıştır.
All nations, all classes - - and everything that goes in between - - eating and sleeping under one roof?
Tüm ülkelerden, her sınıftan. Yemek yemekten, yatmaya kadar, herkes aynı çatının altında.
And he can toggle between cameras To see everything that's happening in the house.
Kameralar arasında geçiş yaparak evde olan her şeyi görebilir.
Garrett calls this dizzying geometrical relationship between all the particles and forces in the universe an exceptionally simple theory of everything.
Garrett evrendeki bütün parçacıklar ve kuvvetler arasındaki bu baş döndürücü geometrik ilişkiyi her şeyin son derece basit teorisi olarak adlandırıyor.
But interestingly, in the fundamental laws of physics underlying everything around us, there is no difference between the past and the future.
Ama ilginçtir ki, etrafımızdaki her şeyi etkileyen fiziğin temel kanunlarının geçmişteki ve gelecekteki hâlleri arasında bir fark yok.
This still makes me sick and... in the relations between people... Seems everything made ​ of opportunism
Bu beni hala hasta ediyor ve insanlar arasındaki ilişkilerde her şeyde fırsatçıIık yapıIdığı görülüyor.
And you've been everything in between.
Arada hep sen vardın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]