And meanwhile translate Turkish
840 parallel translation
And meanwhile, looking at the expression on your face, they could come to the conclusion that you are completely unhappy.
Ve bu arada, yüzündeki ifadeye bakarak, onların tamamen mutsuz olduğu sonucuna gelinebilir.
And meanwhile, I'll clear everything off here.
Bu sırada, Ben de buradaki her şeyi temizleyeyim.
The servant is unlocking the door, and meanwhile upstairs... the murderer is gloating over the first victim.
Hizmetçi kapının kilidini açtı ve bu sırada katil yukarıda ilk kurbanını öldürüyordu.
They are often sick, too, and meanwhile have to work, and sometimes so much that they completely forget about their sickness.
Onlar da çok sık hastalanırlar ama çalışmaları gerekir. Bazen o kadar çok çalışırlar ki, hastalıklarını unuturlar.
Why don't you have a look around here and see if there's something that strikes your eyes. And meanwhile, I'll have my mechanic give yours the once-over.
Gözünüze çarpan bir şey var mı bakın, ben de sizinkine bir göz attırayım.
And meanwhile, we sit here like sheep.
Ve bu arada, biz de burada koyunlar gibi oturuyoruz.
I sat mostly, half-asleep, and meanwhile worked on a motif.
Ben daha çok yarı uykulu oturdum, beynimi yeni bir eser üzerine yorarak.
And meanwhile you'll be working on the antidote.
Bu arada siz de panzehir üzerinde çalışın.
Meanwhile we'II take with us your gun and ammunition, axes, et cetera.
Aynı zamanda yanımıza silahları, cephaneyi ve baltaları dahi alıyoruz.
- Meanwhile, we sit back and wind up broke.
Bu arada biz de züğürt kalalım.
Meanwhile, see if you can interest Mr. Haverstock in some eggs and bacon.
Bu arada sen de Bay Haverstock'un ilgisini yumurta ve pastırmalara çekebilecek misin bakalım.
Meanwhile, you and Stiles load the car and get something to eat.
Bu arada Stiles ile eşyaları arabayı yükleyin, ve sen de bir şeyler ye.
Meanwhile, I and these gentlemen will discuss the best way to get you out of this. And us.
Bu arada, bu beyler ve ben, seni ve bizi bu olaydan kurtarmanın yollarını arayacağız.
Meanwhile, Burrito and I were, uh, uh, jockeying for position.
Bu arada Burrito ile ben pozisyon alıyorduk.
Meanwhile, your visits here should be only at intervals. On the nights and at the hours which I shall designate.
Bu arada, randevularımız sadece gece ve durum tespiti yapabileceğim zaman aralıklarında olacak.
Meanwhile, after six months of intensive training... Dietrich had completed his course at the Pension Klopstock... and was ready for assignment.
Bu arada, Dietrich Pension Klopstock'daki altì aylìk yogun egitimini tamamlamìştì ve göreve hazìrdì.
Meanwhile, our attacks have continued without a pause since June the 15th... and have laid much of the British capital in ruins.
Bu esnada saldırılarımız 15 Hazirana kadar aralıksız devam etti. Ve İngiliz başkentinin büyük kısmını enkaz altında bıraktı.
Meanwhile, if God's good to me and I manage to make it down there, I'll be waiting for you.
Bu arada, Tanrı yardımcım olur da... oraya varabilirsem seni bekleyeceğim.
Meanwhile,'Ntoni has convinced his family to mortgage the house for cash... and now explains to his friends... how they too can work on their own like the Valastros... to throw off their yoke.
Antonio arkadaşlarına Valastro girişimini anlatıyor ve onların da bağımsız olabileceklerini söylüyor.
Meanwhile,'Ntoni and his brothers, the young men of the family... haven't yet fully grasped... the extent of their misfortune.
Antonio ve kardeşlerine gelince onlar talihsizliklerinin boyutunu kavrayabilmiş değiller.
And who is taking care of the lighthouse in the meanwhile?
Bu arada deniz feneriyle kim ilgileniyor?
Meanwhile... - We go back to the ship and strip off everything we can!
Biz de bu arada gemiye geri dönüp soyabileceğimiz her şeyi soyup çıkaralım.
Meanwhile, you just go and put some coal on that fire.
Bu arada, git ve ateş için kömür getir.
and leave me your gun, meanwhile.
Silahını da bu arada bana bırak.
Meanwhile, the yard chiefs continue to work in calm and imperturbable harmony.
Bu esnada, polis şefleri sakin ve soğukkanlı bir uyum içinde çalışmaya devam ediyordu.
Meanwhile I cook your dinner and wait for you.
Bu arada yemeğini pişirir ve seni beklerim.
Meanwhile, take this bar and make me a hole...
Bu arada şu demiri al da, bir delik aç.
Meanwhile, two of Patton's tank units have been diverted towards Bastogne and are trying to... - Come on!
Aynı zamanda, Patton'un iki adet tank ünitesi Bastogne'ya kaydırıldı ve ileriye...
Meanwhile the rains approached and needing a store room for all the supplies
Bu arada yaklaşan yağmulardan korunmak için bir kulübeye ihtiyaç vardı.
Meanwhile, the city continues to spawn and create thousands of different stories.
Bu esnada şehir, binlerce farklı hikaye üretmeye devam ediyordu.
Meanwhile, the Train Engineer is pacing back and forth between the sacrificial altar and the Governors Palace.
Bu arada, makinist kurbanlık sunakla Vali'nin sarayı arasında bir ileri bir geri gidip geliyor.
Meanwhile, taxes and cost of upkeep continue to climb, while the project remains a park, instead of a final resting place where our dear brothers may lie down at the end of a weary journey.
Bu arada, vergiler ve bakım giderleri artmağa devam ediyor, buna karşın proje park olarak kalıyor, yorucu bir yolculuk sonunda kardeşlerimizin yerleştirilebileceği bir dinlenme yeri olmaktan çıkıyor.
Meanwhile, Jeannie grew up the image of her mother, vain, fickle and spoiled.
Bu sırada, Jeannie giderek annesinin benzedi, kibirli, gelgit akıllı ve şımarık oldu.
- Meanwhile, I'll require quarters... for Mr. Heusken, my interpreter, three Chinese servants, and myself.
- Bu arada, tercümanım Bay Heusken üç Çinli hizmetkarım ve kendim için kalacak yer talep ediyorum.
Meanwhile, I clean the house, putter around the kitchen, and do the shopping... but it's like doing nothing.
Bense bu arada ev işlerini yapıyor, alışverişe çıkıyorum. Hiçbir şey yapmıyormuş gibiyim.
Meanwhile they just shot another man and we've waited 3 months!
Bu arada, bir adamımızı daha vurdular ve biz 3 aydır bekliyoruz.
Meanwhile, I lost my handyman, and I have a lot of work to do.
Bu arada ben de becerikli yardımcımı kaybettim. Yapılacak bir sürü iş var.
Meanwhile, eat. I don't want to eat, and I want the judge to know I'm not eating because if I don't eat, it's his fault!
Yemek yemek istemiyorum ve yargıcın da yemek yemediğimi bilmesini istiyorum.
Meanwhile we congratulate A'gui and Honglian on marriage.
Bu arada A'gui ve Honglian'ın evliliğini kutluyoruz.
Meanwhile you deny that your own troops committed rape and pillage against the Japanese... even though it would not harm the prestige of the Red Army.
Bu Kızıl Ordu'nun itibarını zedelemeyecek olsa bile siz de birliklerinizin Japonların ırzına geçip mallarını talan ettiğinizi inkâr ediyorsunuz.
Meanwhile, good men suffer and die!
O arada bir sürü iyi adam ısdırap çekip, ölüyor.
Meanwhile, I shall take the doctor's advice - and close the door on you. - Leo I forbid it.
Ama şimdi doktorun tavsiyesine uyacağım ve kapınızı kapatacağım.
Meanwhile, he'll take treatment, he'll eat nourishing food, and you'll have the baby next year.
Yeterince beslensin, güçlensin. Seneye çocuk yapabilirsiniz.
Meanwhile, with no mayor, no governing committee, and a special commissioner from Rome, all initiatives will be put on hold.
Bu esnada, başkan ve yürütme komitesi olmadan ve.. Roma'dan gelen özel bir komisyon başkanıyla, tüm girişimler dondurulacak.
Meanwhile, the hearts and minds of all of us are focused on that tent where a baby is being born.
Şimdilik, yüreklerimiz ve aklımız bebeğin doğmakta olduğu çadıra kilitlenmiş vaziyette!
Meanwhile, you just stay off the streets of Hainesville and outta my sight.
Bu arada Hainesville sokaklarından ve benden uzak dur.
Meanwhile, the Army was frantically deploying troops along the 1200 miles that still lay between the Cheyenne and their homeland.
Bu esnada, Cheyenne'lerin halihazırda bulundukları yer ilekendi toprakları arasındaki 1200 millik araziye ordu yığınla birlik sevk ediyordu.
Meanwhile, sit down, and taste the charms of the music.
Bu arada, lütfen oturun ve müziğin tadını çıkarın.
Meanwhile, the court has ordered us to take the boy and I beg you to give the school a fair trial.
Bu arada, mahkeme çocuğu almamıza hükmetti... ve ben sizden okulumuza karşı adil olmanızı rica ediyorum.
Meanwhile they'd already caught some of the guards and took them back to the camp.
Bu arada, muhafızların bazılarını yakalayıp, kampa geri getirmişlerdi zaten.
Meanwhile, stay here and do as Miss Merrill says.
Bu arada, burada kalıp Bayan Merrill'in söylediklerini yapın.
meanwhile 1776
and merry christmas 27
and me 1014
and mean 19
and me too 52
and me included 17
and my sister 48
and men 25
and midnight 57
and my ex 21
and merry christmas 27
and me 1014
and mean 19
and me too 52
and me included 17
and my sister 48
and men 25
and midnight 57
and my ex 21
and my best friend 18
and my husband 46
and my daughter 48
and my mother 97
and mine 189
and my brother 55
and my family 54
and my friends 35
and my 108
and mrs 1140
and my husband 46
and my daughter 48
and my mother 97
and mine 189
and my brother 55
and my family 54
and my friends 35
and my 108
and mrs 1140