And myself translate Turkish
17,109 parallel translation
What has become clear to both the Emperor and myself is that, if we were to lose Paris, we would lose everything.
İmparator'un ve benim farkettiğim şey şu ki... eğer Paris'i kaybedersek, her şeyi kaybederiz.
Since our last meeting, I've been thinking a great deal about something that my father said to Princess Margaret and myself at the time of the abdication.
Son görüşmemizden beri, babamın bana ve Prenses Margaret'a amcam tahttan çekildiğinde söylediği şeyleri düşünüyorum.
It has become painfully obvious to Sheldon and myself that we're going to have to interact on a monthly basis so we let you two do most of the talking we reduce our conversation to banal pleasantries and everybody comes out unscathed.
Sheldon ve ben acı bir şekilde aşikardı... Aylık olarak etkileşim kurmamız gerektiğini... Bu yüzden ikinizin konuşmalarının çoğunu yapmasına izin veriyoruz...
My first wife and myself are as one mind, on all matters.
İlk eşim ve ben, tüm konularda hemfikiriz.
- Myself and some associates.
- Ben ve dostlarım.
And take on the sins of the world... Upon myself.
Dünyanın günahlarını üstüme devraldım.
I have lied about many, many things, both to others and to myself.
Birçok şey hakkında yalan söyledim diğerlerine de kendime de.
I am honored and humbled. And ready to sacrifice myself at any moment for Your Highness's greater glory.
Onurlandım ve utandım ve sizin yüce şanınız için her an kendimi feda etmeye hazırım.
I got myself jammed up, and I need to go into the FBI and talk about it.
Kötü sıçtım ve gidip FBI'a anlatmam gerekiyor.
By a previous agreement, the core blood donor will remain anonymous, known only to myself and Otto.
Bir önceki anlaşmamıza göre, kanın asıI donörü anonim kalacak. Sadece ben ve Otto bileceğiz.
I'm gonna get myself changed, and then I'm all yours.
Sonra tamamen sizinleyim.
My name is Billy Evans, and I uncovered and researched this story all by myself.
Adım Billy Evans ve bütün hikayeyi tek başıma keşfettim ve araştırdım.
Certain types of people as teachers, around kids... once you know for certain those certain types of people are those certain types of people... I mean I would consider myself a Christian and a liberal, but...
Belli insanlar çocukların yanında öğretmen olarak, o belli insanların, belli insanlar olduğu kesin olarak öğrendiğinde, yani ben kendimi Hristiyan ve liberal olarak görüyorum ama...
You taught me that if I really wanted to help myself, that I had to stick my hand out and help others.
Bana, eğer kendime gerçekten yardım edebilirsem, başkalarına da yardım eli uzatmam gerektiğini öğrettiniz.
I still think of myself as a 20-year-old buck, and then I look at myself in the mirror, and I don't recognize that old fart staring back at me.
Kendimi hâlâ yirmilik bir delikanlı gibi görürken aynağa baktığımda karşımdaki moruğu tanıyamıyorum.
And the only reason why I'm in here instead of asleep in his bed is because I was too damn afraid to let myself believe it.
Onun yatağında uyuyor olmak yerine, burada olmamın tek sebebi, kendimi buna inandırmaya ölesiye korkmuş olmam.
Oh, and deprive myself the pleasure of kicking your ass?
Senin kıçını tekmelemekten kendimi mahrum mu bırakacağım?
OK, I'll sort it myself. And spend your bonus myself too.
- Tamam, tamam kendim hallederim... ve senin primini de... kendim harcarım.
Now, I don't know you, and you don't know me, but I can tell you that today, I... I did things that I never thought possible, because I needed to prove to my wife and to myself that I could.
Seni tanımıyorum sen de beni tanımıyorsun ama sana şunu söyleyebilirim ki ben bugün asla mümkün olduğunu düşünmediğim şeyler yaptım çünkü bunu yapabileceğimi karıma ve kendime kanıtlamam gerekiyordu.
I'd hire myself some hotshot lawyers and hope for 12 men and women, good and true, who would appreciate my vision of a a better world.
Kendime bazı avukat avukatları kiralardım. Ve 12 erkek ve kadın için umut, iyi ve gerçek, Daha iyi bir dünya hakkındaki vizyonumu kim takdir edecekti.
Used to tell myself that was just life with Frank and Monica.
Eskiden kendime bunlar hep Frank ve Monica yuzunden oluyor diyordum.
I let myself into their room and my heart was pounding.
İçeri girdim, bu arada kalbim deli gibi çarpıyordu.
Now Harry's gonna kill me and throw myself across the room.
Şimdi Harry beni öldürüp odanın karşısına atacak.
So if I let myself feel, if I let all of that pain and anger out, it's never gonna stop, and that's not gonna help me either, so let's just get back to this research and figure out how to find King Shark.
Eğer kendime hissetme izni verirsem eğer tüm acının ve öfkenin dışa vurmasına izin verirsem bir daha asla durduramam ve bunun da bana bir yararı olmaz o yüzden şimdi o araştırmaya geri dönüp King Shark'ı bulmanın bir yolunu bulalım.
First time, these guys cornered me in my bunk and I was just defending myself. I got seclusion.
İlk sefer beni ranzamda sıkıştırdılar ve sadece kendimi koruduğum için tecrit aldım.
And my family and I just moved into the neighborhood, so I thought I'd take this opportunity to introduce myself and make some new friends.
Ailemle mahalleye yeni taşındık ve ben de sizlerle tanışıp yeni arkadaşlar edinebilirim diye düşünüyordum.
It's been kind of rough the last few days and... if I don't see her at the drop, I'm gonna bring the food to her myself, all right?
Son bir kaç gün gerçekten çok zor geçti, eğer yemek dağıtımında onu göremezsem, yemeği ona ben kendim götüreceğim, tamam mı?
Guys, I have been busting my butt out there, pushing myself to the limit, trying to get better, trying to be faster, and you're telling me that there's been something this whole time that could've helped me?
Çocuklar, burada göbeğimi çatlatıyorum. Kendimi en sonuna kadar zorluyorum. Daha iyi, daha hızlı olmaya çalışıyorum.
None. But neither have I got myself into bar fights in 1975 and the Old West, put dwarf star technology into the hands of terrorists, or got myself turned into a scary bird monster.
Hiç ilerlemedim ama aynı zamanda 1957'te ve Vahşi Batı'da bar kavgasına girişmedim cüce yıldızı teknolojisini teröristlerin eline vermedim...
So, I've done what you all asked and waited two years, but now that I am 25, and free to decide for myself whom I will marry, it is with great pleasure...
Dediğini yapıp iki yıl bekledim. Şimdi 25 yaşında olduğuma göre kiminle evleneceğimi seçebilirim. Ve büyük bir zevkle...
Give me your sword and I will execute him myself.
KıIıcını bana ver, onu kendim infaz edeyim.
What if I blew myself up and killed you all!
Üzerime bomba bağlayıp herkesi patlatmaya çalıştığımda ne olacak? Çaresizce bakınacak mısın?
You told me all the time to be myself and try not to be what other people wanted?
Bana hep diğer insanların olmamı istediği kişi değil kendim olmam gerektiğini söylemiştin hani?
Well, at least I can go back to the original plan and finance this baby myself, right?
Eh en azından orijinal plana dönüp bu bebeği kendim finanse edebilirim değil mi?
I've never, ever been a person that cared what anybody thought about them, and it straight-up feels crazy that I allowed myself to do it now, especially when it comes to you, Harry.
Neden biliyor musunuz? Çünkü hiçbir zaman başkalarının hakkımda ne düşündüğünü önemsemedim ve şimdi böyle yapmam çok saçma geliyor. Özellikle bu seninle ilgiliyse Harry.
I'll make an exception and deliver it myself.
... bir istisna yapıp bizzat kendim teslim edeceğim.
I knew that I couldn't be on two Earths at the same time, so I went back in time and... met another version of myself.
Aynı anda iki Dünya'da olamayacağımı biliyordum... Zamanda geriye gittim ve kendimin başka bir versiyonu ile tanıştım.
I mean, I kept asking myself over and over again, how could they turn a blind eye, how could they allow these appalling things to happen to these children?
Yani kendime tekrar tekrar sordum. Buna nasıl gözlerini kapayabiliyorlar? Bu berbat şeylerin çocuklara olmasına nasıl izin verebiliyorlar?
At this time, myself and DI Cottan were carrying out direct surveillance on Steve Arnott's flat, authorised by Superintendant Hastings, under the Regulation of Investigatory Powers Act 2000.
Bu sırada ben ve DM Cottan, Amir Hastings'in Soruşturma Yetkileri Yönetmeliği Yasası 2000 uyarınca verdiği yetkiyle Steve Arnott'ın evini doğrudan gözetim altında tutuyorduk.
I was beside myself when I realised and I apologise unreservedly for my error.
Fark ettiğimde aklım başımda değildi ve hatam için açıkça özür diliyorum.
We were out on a walk and we were talking about Eddie and how you were with him, and I was thinking to myself how I missed a lot while I was in that coma.
Dışarıya çıkmıştık Eddie ile ilgili konuşuyorduk ilişkinden bahsediyordun, ben de kendi kendime komadayken kaçırdıklarımı düşünüyordum.
And you lost your mother as a result, and... I blame myself for... all of it.
Sonucunda sen anneni kaybettin hepsi için kendimi suçluyorum.
And I'm just so mad at myself for not figuring it out.
Ve bunu farketmediğim için kendime çok kızıyorum.
I'm gonna finish this coffee and then spend the next hour trying to relieve myself.
Bu kahveyi bitireceğim... Ve sonra bir saatini kendimi rahatlatmaya çalışarak geçireceğim.
I was protecting myself from a thief and I wish I hadn't been put in that position.
Kendimi bir hırsızdan koruyordum ve keşke o duruma düşmeseydim.
I beseech and devote myself.
Yalvarıyor ve kendimi adıyorum.
I plead and promise myself... to you, She of the Grain, that you would raise me up above the chaff.
Avuç açıyor ve kendimi veriyorum sana Bereket Tanrıçası beni samanların üzerine kaldırasın.
And for not properly introducing myself before.
Ve kendimi düzgün tanıtmadığım için de.
Both recruiters repeatedly used pronouns such as "I, she," and "myself," which, statistically, are attributed to females more than males.
İki alımcı da devamlı olarak "ben, o, kendim" gibi zamirler kullanmış, bu da istatistik olarak daha çok kadınlara özgü. İki alımcı da devamlı olarak "ben, o, kendim" gibi zamirler kullanmış, bu da istatistik olarak daha çok kadınlara özgü. "Olmak üzere" deyimine de dikkat edin.
I just needed to, you know, sort myself out, and it wasn't fair, and he's been great.
Kendime çeki düzen vermem gerekiyordu ve bu hiç adil değil çünkü o müthiş birisi.
You know what? Not that I have to defend myself to you, but Dean and I promised we wouldn't look for each other.
Sana kendimi savunmaya çalıştığımdan değil ama Dean ile birbirimizi aramayacağımıza dair söz vermiştik.
myself 698
myself included 69
and merry christmas 27
and me 1014
and meanwhile 86
and mean 19
and me too 52
and me included 17
and my sister 48
and men 25
myself included 69
and merry christmas 27
and me 1014
and meanwhile 86
and mean 19
and me too 52
and me included 17
and my sister 48
and men 25
and midnight 57
and my ex 21
and my best friend 18
and my husband 46
and my daughter 48
and my mother 97
and mine 189
and my brother 55
and my family 54
and my friends 35
and my ex 21
and my best friend 18
and my husband 46
and my daughter 48
and my mother 97
and mine 189
and my brother 55
and my family 54
and my friends 35
and my 108
and mrs 1140
and my wife 60
and my friend 37
and my personal favorite 20
and my son 78
and my mom 49
and mom 52
and maybe 206
and my dad 65
and mrs 1140
and my wife 60
and my friend 37
and my personal favorite 20
and my son 78
and my mom 49
and mom 52
and maybe 206
and my dad 65