And now he's gone translate Turkish
360 parallel translation
This villain is now cured, so to speak, and he's now gone from the Kanima to a werewolf, and it was because of Lydia's love that pulled him out of that.
Bu suçlu, artık iyileştirildi ve kanimadan bir kurtadama dönüştü ve bu Lydia'nın ona olan aşkı sayesinde oldu.
And now see what he's gone and bought you, dearie.
Bakalım sana neler almış, tatlım.
And now he's gone and I can never see him again.
Artık gitti ve onu bir daha hiç göremeyeceğim.
Now that he's gone, I'll be a new man, Fettes, and a better teacher.
Artık o olmadığına göre yeni birisi olabilirim Fettes, ve daha iyi bir öğretmen.
You've both been so very kind to me, but I'm not really a member of the family, except for marrying your son, and now he's gone.
İkiniz de bana karşı çok iyi yürekliydiniz ama oğlunuzla evlenmek dışında, ki o da artık yok ailenin bir üyesi değilim.
Now, he's gone to a lot of trouble getting these people into this fix. And if I was him, I wouldn't want anybody messing up my plans.
Bu insanlar bu kadar zorluk içinde olduğu için çok sıkıntılıdır ve onun yerinde olsaydım, hiç kimsenin planlarımı bozmasını istemezdim.
Now he's gone back to her and betrayed me.
Ve bana ihanet ederek ona geri döndü.
He's been gone for four days now and not a word.
Dört gündür ortalarda yok ve hiç aramadı.
You were fed up with Arthur, all you talked about was getting rid of him, and now that he's gone you go all soft and sentimental about him.
Arthur'dan bıktık usandık, hep ondan kurtulmaktan söz ettin, şimdi de, ardından onun hakkında sevecen ve duygusal sözler ediyorsun.
He was an old man who fished alone in a skiff in the Gulf Stream and he had gone 84 days now without taking a fish.
Küçük kayığıyla yalnız başına Golf Akıntısı boyunca balıkçılık yapan yaşlı bir adamdı. Bir balık yakalayamayalı 84 gün olmuştu.
If he put the jacket in there and it's gone now then somebody must have taken it out again.
Ceketi bu valize koymuştun ama şimdi kayıp Demek ki birileri onu oradan almış. Muhtemelen.
" Now he's gone, and you're off doing military service.
Ama o olaydan sonra evden ayrıldı. Sen de askere gittin. "
But he caught me looking at it and it's gone now.
Ama bir kez, bakarken bana yakalandı ve o zamandan beri bir daha görmedim.
But Atticus, he's gone and drowned his dinner in syrup... and now he's pourin'it all over.
Ama Atticus yemeğini şurupla doldurdu... şimdi de şurubu her tarafa döküyor.
There was a great big matchbox, a-a-a huge one, and and Ian and I came to have a look at it and and then he sat on it, and there was this terrible noise, and he fell inside it and now he's gone!
Neler oldu? Kocaman bir kibrit kutusu vardı, en büyüğünden, ve Ian ve ben ona bakmaya gitmiştik Sonra o içine girdi, korkunç bir ses duyduk, ve o orada kaldı.!
Erik is all that's left for me in the world... and now he's gone.
Erik, benim dünyadaki her şeyim ve şimdi gitti.
If you hadn't heard that phone call to Paris, and if Melinda hadn't followed him to the train station, he'd now be long gone, with his passport.
Eğer Paris'le yaptığı telefon görüşmesini duymamış olsaydın ve Melinda onu tren istasyonuna kadar takip etmemiş olsaydı,.. ... pasaportuyla birlikte çoktan gitmiş olacaktı.
Now that he's gone, will you please explain that silly nonsense... about hanging up your gun and making up with the Baxters?
Şimdi o gitti, şu silahını duvara asma ve... Baxter'larla barış yapma saçmalığını açıkla..
Previously, he always came, and now he's gone.
Önceden, o her zaman gelirdi, ve şimdi gitti.
Now, if Poljac's source of information is gone, and he loses control over Martha, he could make a sudden move.
Poljac'ın bilgi kaynağı öldüyse Martha üzerindeki kontrolünü kaybedeceği için ani bir hamle yapmış olabilir.
He was right behind me and now he's gone.
Tam arkamdaydı, gitti şimdi.
He's a little bit sad and lonely Now his baby's gone away
Bugün üzgün ve yalnız Çünkü bebeği uzaklarda
And now he's gone.
Şimdi ise gitmiş.
Maybe you'll come and visit us a bit more now that he's gone, eh?
Onun yokluğunda belki bizi daha çok ziyaret edersin, ha?
The accent's gone, he's very British, and now he's carrying an Italian name.
Aksanı yok olmuştu, tam bir Britanyalı idi, ve artık bir İtalyan adı taşıyordu.
She's gone, that contract about the installments now he's hanging in the tree and they'll throw him to the dogs.
Taksitlerle ilgili olan kontrat... şimdi ağaçta sallanıyor... ve onu köpeklere atacaklar.
That would seem to make sense. I'm sure he's long gone by now and getting a good night's sleep for the mission.
- Eminim ki, çoktan gidip yatmıştır ve yarınki görev için güzel bir uyku çekiyordur.
I'm sure he's long gone by now and getting a good night's sleep for the mission. Why don't you do the same?
Eminim çoktan gitmiştir, görev için iyi bir uyku çekiyordur.
Now, he's with his Uncle Wimps, and they've only been gone for a couple of hours.
Ve birkaç saatliğine gittiler.
Now, he's finally gone and killed someone. No.
Sonunda da birisini öldürdü.
- And where he's gone now.
- Şimdi nerede?
Well, now he's gone and made me fall in love with him.
Şimdi gitti ve beni kendine aşık etti.
He's gone, and you got to go on with your life now.
Sen de hayatına devam etmelisin.
in this year for Seth he has gone from no friends to a few friends no girls to girls and now he's gonna chuck it, an leave it all behind and see where the current takes him where we left at the end of last season everyone was miserable
Onu sonsuza dek kaybedecek olmaya dayanamıyor. Aslında bu sezonun sonunda, Marissa, onu sonsuza dek kaybetmemiş olmayı umuyordu. Bu arada bilgin olsun diye söylüyorum.
And now that he's gone, I realise that... nothing should be left unsaid... even between people who don't say things easily.
Ve şimdi gittiğinde, anlıyorum ki... her şey söylenmeli... kolaylıkla söyleyemeyen kişiler arasında bile.
And now he's gone.
Ve şimdi o gitti.
And now... he's gone.
Ve şimdi... O gitti.
And now that he's gone, well I feel in place of a father to him.
O öldükten sonra kendimi ona bir baba gibi hissediyorum.
And now he's gone. I don't like this, Jeff.
Alıcı mısın, satıcı mı?
And now he's gone.
Ve şimdi kaçtı.
But he's gone now and I don't believe in grief.
Ama o artık yok ve ben mateme inanmıyorum.
He took it away and now it's gone forever.
Onu bozdu ve ortadan kayboldu.
Now, my associate Randall Cuffland, who just went by, he follows a very carefully composed list of questions which he poses to Mr. Jergen... and which Mr. Jergen's loved ones will be able to access once he's gone.
İş arkadaşım Randall Cuffland Bay Jergen'e dikkatli hazırlanmış bir soru listesi verecek ve Bay Jergen öldükten sonra sevdikleri bunlara ulaşabilecek.
- He took her, and now she's gone!
- Onu aldı ve kayboldu!
And now that he's gone you'll go in town, find yourself some nice dresses.
Şimdi o olmadığına göre şehre inecek, kendine güzel elbiseler alacaksın.
Now that he's gone, I went out, picked up a few things and I don't know where to put it all.
Artık tepemde olmadığına göre dışarı çıkıp bir şeyler alabilirim diye düşündüm. Şimdiyse aldıklarımı koyacak yer bulamıyorum.
He did me a favour dropping'off the kids, and he's gone now, so let it go.
Ve, şimdi de gitti, belki de... bunu unutmak en iyisi.
I slept with him, he lost his soul..... now he's gone for ever and the demon with his face kills my friends.
Onunla yattım. Ruhunu kaybetti. Erkek arkadaşım yok oldu ve onun yüzünü taşıyan bir iblis, arkadaşlarımı öldürüyor.
Now he's gone and done it over again.
Şimdi hepsini baştan yapmış.
What's he gone and done now?
Ne yaptı?
Osborne's gone and lost the fellowship he went back to try for, and now he's gone and failed his degree.
Osborne evden gitti ve almaya gittiği bursunu kaybetti, ve şimdi derecesini de kaybetti.
and now 4728
and now you know 21
and now it's your turn 20
and now look at you 30
and now i know 37
and now we're here 21
and now it's over 33
and now he's dead 107
and now i do 31
and now you 88
and now you know 21
and now it's your turn 20
and now look at you 30
and now i know 37
and now we're here 21
and now it's over 33
and now he's dead 107
and now i do 31
and now you 88