English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And personally

And personally translate Turkish

1,817 parallel translation
I am telling you professionally and personally, you have a lot of evidence against you.
Sana hem profesyonel hem kişisel olarak söylüyorum, aleyhinde çok kanıt var.
And at this time I'd like to personally point out one shining star on my team.
Şu anda size takımımın parlayan yıldızını size sunmak istiyorum.
I'll personally call London and find out who you work for.
Londra'yla irtibata geçip kimden emir aldığını öğreneceğim.
My superiors have asked me to prepare a report on this matter personally, and I don't want to disappoint them, me being new on the job and all.
Üstlerim bu konuda şahsen bir rapor hazırlamamı istedi, onları hayal kırıklığına uğratmak istemem, bu işte yeniyim de.
But if it did, if it did, and if someone did somehow survive death in the non-physical form, I personally think he'd be far too busy with other celestial activities than to be standing around paradise smiling down on live people.
Ama olsaydı, olsaydı birisi bir şekilde fiziksel olmayan bir beden içinde yaşayabilseydi kişisel fikrimce diğer göksel faaliyetlerle o kadar meşgul olurdu ki cennette oturup aşağıya doğru gülümsemesi için vakti olmazdı.
And there are still, as with you probably, a lot of things that you're expected to believe and accept in America that I personally have a problem with, and I question a lot of these things.
Şimdi hala, gördüğünüz gibi Amerika'da inanmanız ve kabul etmeniz gereken birçok şey var ve benim bunlarla kişisel olarak problemim var. Böyle birçok şeyi sorguluyorum.
Personally, folks, I believe that if your rights came from God he would have given you the right to some food everyday, and he would have given you the right to a roof over your head.
Bana göre millet, eğer haklar tanrıdan gelseydi tanrı sizlere her gün yemek hakkı ve başınızın üzerine bir çatı hakkı bahşederdi.
Steven, Ben and Barry asked me to personally take care of you.
Steven, Ben ve Barry seninle kişisel olarak ilgilenmemi istedi.
I brought it to the mayor personally, but they're throwing their last dollars into patrol and crime suppression.
Başkana bizzat kendim söyledim. Fakat ellerindeki parayı devriyeye ve suçla mücadeleye aktarıyorlar.
And I will personally hand you your bonus check.
Ve ikramiye çekini sana şahsen vereceğim.
And I will personally hand you your bonus check.
Ve ikramiye çekini şahsen ben vereceğim sana.
I knew you'd never take it personally because you are and have been, ever since I took you under my wing my girl.
Üstüne alınmayacağını biliyordum çünkü sen seni kanatlarımın altına aldığımdan beri hep kızım oldun.
I mean, not me, personally, but I am best friends with his wife and if I ask her to, she'll get him all worked up and then say that was for Elliot and then just roll over and go to sleep.
Şahsen değil, tabii. Karısının en iyi arkadaşıyım ve eğer rica edersem, onu heyecanlandırıp, "Elliot içindi" der ve kıçını dönüp yatar.
But I told her I'd call personally and give you the message.
Ama seni şahsen arayıp, mesajı ileteceğimi söyledim ona.
I'm not sure why I'm taking this personally, but why are Reggie and I drifting out to sea?
Bunu neden kişiselleştirdiğimi bilmiyorum ama yine de sorayım : Neden Reggie'le ben denizde batıyoruz?
And I've personally come to meet you.
Ve ben özel olarak sana geldim.
Unless I step down immediately, the damage to your office, and you personally, will be extensive.
Bu doğruca sizin... kurumunuza ve şahsınıza zarar verdi. Ethan, Olivia zaten bu olayı bugün önledi.
As soon as my men get rid of her, I'll pick up Matobo personally and bring him to you.
Adamlarım ajandan kurtulur kurtulmaz Matobo'yu bizzat getirip size teslim edeceğim.
He and the others have been brought in secretly through the underground entrance by agents I personally know and trust.
Beraberindekilerle birlikte güvendiğim ajanlar tarafından yeraltı girişinden gizlice içeri alındılar.
That you were subjected to such an ordeal on our soil is a source of shame both to me personally and to my country.
Ülkemizde maruz kaldığınız olaylar, hem şahsım hem de ülkem adına büyük utanç kaynağı.
Madame President, if I may, I was part of the FBI task force assigned to recover the CIP device, and I can personally vouch for what they're telling you.
Başkan Hanım, izin verirseniz... Ben CIP aygıtının bulunmasıyla görevli FBI gücünün bir parçasıydım. Kişisel olarak, söylenenlere kefilim.
Personally, my wife and I have gotten more aggressive with our family.
Açıkçası karımla ailemize karşı daha dikkatli ve sert olmaya başladık.
I know you guys were only kidding with the sour cream Sanchez thing, and I took it personally, so put a quarter in my ass'cause I played myself.
Sadece dalga geçtiğinizi biliyorum ekşi krema Sanchez şeyiyle ama üstüme alındım o yüzden affedin beni.
I am entrusting you personally with resolving this matter once and for all.
Bu meselenin çözümünü sizlere bırakıyorum.
I can personally attest to the Mayor's purity and strength of his everlasting soul.
Ben başkanın saflığına ve ruhunun gücüne şahsen kefilim.
I created a special pulao in her honor, And she was so taken by it, that she came Back to the kitchen to thank me personally.
Onun şerefine özel bir pilav yaptım, o kadar hoşuna gitmiş ki bana şahsen teşekkür etmek için arkaya, mutfağa geldi.
We're talking now, and don't take this personally... it's not that you're not a brilliant conversationalist...
Zaten şu an konuşuyoruz. Ayrıca üzerine alınma sohbetin pek iyi değil demiyorum ama- -
And after I kill her, because I will kill her, I will hold you two personally responsible because you promised to keep her off my back.
Ve onu öldürdükten sonra, çünkü öldüreceğim, ikinizi bundan sorumlu tutacağım çünkü onu benden uzak tutacağınıza söz vermiştiniz.
I should personally go to each student's room and whisper in his ears...
Tek tek, her öğrencinin odasına gideceğim,... ve notları kulaklarına fısıldayacağım.
Tell you what, Jules, uh, the next time a serial killer calls you out, personally, you can pick up your little pompoms and you can rally the troops and never say die.
Bak ne diyeceğim, Jules. Bir dahaki sefer bir seri katil şahsen seni çağırırsa, küçük ponponlarını alıp, çalışanlarını pes etmemeye motive edebilirsin. Ben yokum.
But personally, I feel more like the people I worked with were my family and I died.
Oysa kişisel olarak ben, birlikte çalıştığım insanlar ailemmiş ve ölen de benmişim gibi hissediyorum.
This footage was acquired from Nome psychologist Dr. Abigail Tyler, who has personally documented over 65 hours of video and audio materials during the time of the incidents.
Bu arşiv bilgileri, Psikolog Dr. Abigail Tyler'dan alınmıştır. Olaylar esnasında şahsen 65 saatlik ses ve video kaydı yapmıştır.
If you ever speak ill of the pancakewich again I will personally come to your home and force-feed you one while I fuck you in the ass with the wrapper as a condom and then donkey punch you when the infused syrup nugget explodes.
Birdaha pancakewich hakkında kötü konuşursan enerjimi depolar evine gelir ve seni münasip biyerinden prezervatif benzeri bir şeyle beceririm.
And these are the people who were personally made rich.
Ve bunlar da şahsen zengin yapılan insanlar.
There's also orange juice and grapefruit juice which, personally, as you know, I've never been a fan of.
Portakal ve greyfurt suyu da var şahsen onları hiç sevmesem de.
And I personally don't wanna run into her.
Ve onunla göz göze gelmeyi hiç istemem.
I talked to General Tadeo... and he would like to give you his opinion on this matter personally.
General Tadeo'yla görüştüm, bu vaka karşısındaki görüşlerini sana kişisel olarak bildirmek istiyor.
- and fine you personally $ 50,000. - 50 grand?
-... ve seni kişisel olarak $ 50,000 cezalandırdılar. - 50 bin papel mi?
So you have a couple drinks, fight about politics, And then you take it personally when he doesn't agree with you?
Demek bir şeyler içtiniz, politika hakkında tartıştınız ve sonra seninle aynı fikirde olmayınca sen bunu üstüne mi alındın?
We will move some money around, and I will personally see to it that you have your party, you have your figs.
Biraz fon ayarlayacağız ve partinin yapılmasını bizzat sağlayacağım. Süslemelerin olacak, ben orada olacağım...
- And I'll personally hire Santa.
- Ben şahsen Noel Baba'yı kiralarım.
You personally went to the Miami-Dade Police Department off-site storage center, and you went and retrieved two boxes of evidence today, did you not?
Bugün Miami-Dade Polisi'nin deposuna gidip iki kanıt kutusu aldınız, değil mi? Evet.
And I won't take it personally.
Kişisel olarak alınmıyorum.
They say he likes his business rivals to be delivered to him hog-tied And naked so he can kill'em personally.
Rakiplerinin, önüne elleri kolları bağlı ve çıplak getirilmesini sevdiği söylenir. Böylece kendi elleriyle öldürebilirmiş.
And I want to personally apologize for wrongly accusing you.
Ve sizi yanlış değerlendirdiğim için kişisel olarak bir özür dilemek istiyorum.
She actually suggested that I order him off at gunpoint- - as a matter of fact, and anybody else who I didn't personally know who may or may not come around here tonight.
Silahla ona karşı kendimizi korumamızı önerdi. Aslında, dışarıda dolaşan tanımadığım başka insanlarda bu gece burada olabilir veya buraya gelebilir.
No, no, the--the book tour is--is almost over, and... per-personally, no, no.
Hayır, hayır, kitap turlarım neredeyse bitti, ve.. kişisel olarak da yok.
Let me get into it, and if it turns out... that your son is gonna be staying with us for a few days... I will personally oversee his case.
Eğer oğlunuzun burada bizimle bir kaç gün kalmasına izin verirseniz bu durumu kişisel olarak gözlemleyeceğim.
And Boomer jettisoned the water, and then, she personally found loads more water.
Boomer ise bütün suyu boşaltıp ardından bizzat kendisi çok daha fazla su buldu.
And I can personally vouch for that.
Bunun için yemin edebilirim.
And you personally.
Özellikle de seni.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]