And pain translate Turkish
6,037 parallel translation
They're vampires, and wherever they go, death and pain always follow.
- Çünkü... Onlar vampir ve gittikleri her yere ölüm ve acıyı da birlikte götürürler.
It's a fine line between pleasure and pain.
Haz ve acı arasında incecik bir çizgi vardır.
Loss and pain.
Kayıp ve acı.
Time passed, and pain turned to memory.
Zaman geçmiş ve acı, hatıraya dönüşmüştü.
But then again, he is the one who has promised us pain and servitude for a million years.
Diğer yandan bize bir milyon yıl boyunca acı ve esaret sözü veren de kendisi.
Because this entire affair every ounce of pain and suffering that all of us have endured has been the result of a tragic, and mysterious misunderstanding. One I intend to correct.
- Çünkü bu mesele de çekilen her acı ve ıstırabın sonucunda tüm bu trajedinin sonucunda... açıkçası, elimizdeki gizemden geri kalan tek şey bir yanlış anlaşıIma... niyetim de bunu düzeltmek.
Because I'm hopped up on pain meds and just obnoxious enough to tell you.
Çünkü ağrı kesicinin etkisindeyim ve tam da içimi dökecek durumdayım.
Depending on the level of exposure, it can cause severe diarrhea, pain, paralysis, vomiting... and eventual cardiac arrest.
Düzeyine bağlı olarak pozlama neden olabilir 00 : 11 : 46, 00 180- - : 11 : 49,648 şiddetli ishal, ağrı, felç, kusma... ve sonunda kalp durması.
That pain and anguish caused her to do something quite... remarkable.
O acı ve ıstırap fevkalade bir şey yapmasına neden oldu.
I do, and no matter how much I missed you or how much pain I was in, I never would have erased everything we ever had.
Ben hatırlıyorum ve seni ne kadar özlesem ve ne kadar acı çeksem de yaşadıklarımızı sildirmeyi aklıma bile getirmezdim.
Fine. I got pain pills and wine.
İyi, ağrı kesici ve şarap alıyorum.
What if the sharing of pain connects us to others and reminds us that none of us is alone as long as we can feel?
Ya acıyı başkalarıyla paylaşmak bizi onlara bağlıyorsa ve bize hissedebildiğim sürece hiçbirimizin yalnız olmadığını hatırlatıyorsa?
Lavender and, um... Jasmine, to dull the pain.
Acıyı azaltması için lavanta ve yasemin.
I did that when I was in labor and I took great comfort knowing that Booth was in pain, too.
Doğum sancısı çekerken yapmıştım. Booth'un da acı çektiğini bilince çok rahat ettim.
Losing my sister... and experiencing the pain of that loss, no one understands what it's like but you, Kelly.
Kardeşimi kaybetmem... Kaybetmenin verdiği acının deneyimi... Nasıl bir şey olduğun kimse anlayamaz Kelly.
And although I will never get over the pain of what you did to my son, I forgive you, because I believe you are sick and in need of help.
Oğluma yaptığın şeyden ötürü duyduğum acının üstesinden asla gelmeyecek olsam da seni affediyorum. Çünkü bence sen hastasın ve yardıma ihtiyacın var.
There's a sharp pain in my arm, and my fingers are going numb.
Kolumda keskin bir ağrı var ve parmaklarım uyuşuyor.
Maybe a sadistic stalker, deriving power and control by inflicting pain, but why his hands?
Belki de sadist bir sapıktır, belki de acı yayarak güç ve kontrolü elde ediyordur fakat neden eller?
I'm... I'm still in some pain and I'd prefer not to be touched.
Ben.. pek iyi değilim ve bana dokunulmasını istemiyorum.
We don't have the time, and people in pain will say anything.
Zamanımız yok, insanlar, hiçbir bilgi vermiyorlar.
Beginnings. From disorder and chaos, from great suffering, great pain. From confusion and envy and hatred, came a solution :
Başlangıçta, karışıklıktan ve kaostan büyük acılardan ve ızdıraplardan şaşkınlıktan, kıskançlıktan ve nefretten bir çözüm yoluna ulaşıldı :
They had joy and they had pain.
Neşeyi de tatmışlardı acıyı da.
If you did cross this boundary, and if the memories are set free, all of the pain that you've felt, all the... Confusion, the chaos, it will all return.
Eğer sınırı aşarsan, ve anılar serbest kalırsa hissettiğin bütün acı, karışıklık ve kaosun hepsi yerlerine dönmüş olacaktır.
I'm able to forgive all of you for all the pain you've caused me, and, thanks to me and Dave's marriage counsellor, we are back on the marriage train, and we are gonna ride it all the way into the station.
Size yaşattığım acılar için hepinizden af diliyorum ve bana ve Dave'in evlilik danışmanına şükürler olsun ki tekrar evlilik trenine binmeyi başardık ve son istasyona kadar gitmeyi düşünüyoruz.
You can save yourself... a lot of pain... and unnecessary suffering if you talk to me.
Benimle konuşursan... kendini, aşırı acıdan ve gereksiz ızdıraptan kurtarırsın.
Now, we can operate, try and alleviate the pain as much as possible.
Şimdi, sizi ameliyat edebilir, acıyı olabildiğince azaltmayı deneyebiliriz.
In the light, your evil is nothing, instigator of envy, font of avarice, fomenter of discord, author of pain and sorrow.
Işıkta, kötülüğün işlemez, kıskançlığın kışkırtıcılığı, cimriliğin kaynağı, uyuşmazlığın kışkırtıcılığı, acı ve kederin sahibi.
We are going to wait, and we are going to wait, and we are going to wait until they feel the pain, until they start to bleed.
Bekleyeceğiz ve bekleyeceğiz ve bekleyeceğiz, acıyı hissedecekleri ana kadar, yaraları kanayana kadar.
And their names are Pain and Fear.
Onların adı Acı ve Korku.
Martyrs survive the pain, the torture, like our Lucie, and they refuse to die.
İşkence görenler acıdan, işkenceden sonra hayatta kalırlar, tıpkı Lucie'miz gibi, ölmeyi reddederler.
( FINNEGAN LAUGHS ) Frankenstein, you've surpassed... ( SCREAMS IN PAIN )... all expectations, even by your own expansive mythos of strangeness and perversion. This is spectacular.
( Finnegan GÜLER ) Frankenstein, sen aştı... ( AĞRILI SCREAMS )...
This only brings more and more and more pain. And whatever path this is that you've gone down, this is not you.
Bu sadece acı daha fazla ve daha getiriyor.
So when you're in pain out there on this mountain, I want you to remember, so is the guy next to you, and the guy in front of you.
Bu dağda koşarken acı çektiğinizde yanınızdaki ve önünüzdeki adamın da aynı durumda olduğunu hatırlamanızı istiyorum.
And the only thing that could distract Billy from his terrible pain, was thinking about what had been done to him.
Billy'yi çektiği korkunç acılardan uzaklaştıran tek şeyse ona yapılanları düşünmesiymiş.
And... and he said, that... that you could never truly experience pleasure, without going through pain.
Ona göre, acı çekmeden gerçek haz deneyimini asla yaşayamazsın.
He deserves more than pain and death, Adam.
Acıdan ve ölümden daha fazlasını hakediyor, Adam.
I don't want out, I'm just not jumping at the opportunity for whips, torture and your red room of pain.
Bırakmak istemiyorum ama Kırmızı Acı Odası'nda kırbaçlanmaya ve işkence görme fırsatına tam olarak atlıyor da sayılmam.
Die trying to save her or... save yourself and live with the pain.
Onu kurtarmaya çalışırken ölürsün veya kendini kurtarıp bu acıyla yaşarsın.
He's unique and he's in pain.
Eşsiz bir şey o. Aynı zamanda acı çekiyor.
All of the pain and all of the grief, you renounced it, haven't you?
Bütün o acı ve kederden vazgeçtin değil mi?
But I know that's not you, and I know underneath that, there's someone who's just in a lot of pain, who needs to talk to somebody and get it out.
Ama gerçekte böyle biri değilsin. Derinlerde bir yerde çok acı çektiğini ve içini dökecek birine ihtiyaç duyduğunu biliyorum.
"Three cases are showing increased aggressive and resistance to pain."
"Üç vaka artan saldırganlık ve acıya dayanıklılık gösterdi."
And if she seems haughty to you, caress her in a way that provoques just a little bit of pain,
Sana gururlu gözükürse çok az acıyla karışık tahrik edecek şekilde davran.
Not only do you have this pain and loss, but... but you can get a... guilt that comes with it.
Sadece kaybettiğine ve acıya sahip olmuyorsun aynı zamanda suçluluk duygusuna da sahip oluyorsun.
Your goddamn pain in the neck mother said it was too late to come by, but your phone's been busy for weeks and...
O lanet başbelası annen, geç geleceğini söyledi, ama telefonu haftalardır meşgul ve...
And for that pain to be nothing compared to your regret. For you to realize all the sins you've committed in this world.
Duyacağın acı, pişmanlığının yanında hiç kalsın şu dünyada işlediğin tüm günahların farkına var diye.
Not that I'm crossing it off on my wall calendar of pain and deceit.
Bunu, duvar takvimimde baş belâsı ve zina tarihlerini işaretlediğimden bilmiyorum.
And when you finally show up, you just bring more pain.
Ve sonunda ortaya çıktın ve daha fazla acı getirdin.
And before he lost consciousness, his skin would have flushed, accompanied by burning pain...
Bilincini yitirmeden önce cildi kızarır. Yanma hissi oluşur.
And my colleague prescribed... this for your pain for you wrist... until they can get you set up for surgery.
Meslektaşım bunu yazdı. Ameliyat ayarlanana kadar ağrınız için.
No disease no pain, but you don't appreciate it and end up bleeding all over the place.
Sana bak. Ne hastalık ne acı, fakat sen bunu onaylamıyorsun. kanın her tarafa yayılmış.
pain 390
paint 104
painter 49
painful 111
painting 127
painted 33
paine 39
paintball 24
paintings 59
painters 17
paint 104
painter 49
painful 111
painting 127
painted 33
paine 39
paintball 24
paintings 59
painters 17
pain in the ass 57
painless 48
painful death 18
painfully 29
painkillers 47
and peace 20
and pray 26
and proud of it 19
and pretty soon 60
and presto 26
painless 48
painful death 18
painfully 29
painkillers 47
and peace 20
and pray 26
and proud of it 19
and pretty soon 60
and presto 26
and pretty 30
and patience 16
and power 20
and pull 17
and push 26
and please 191
and plus 134
and pregnant 19
and people 33
and perhaps 37
and patience 16
and power 20
and pull 17
and push 26
and please 191
and plus 134
and pregnant 19
and people 33
and perhaps 37