And quick translate Turkish
3,589 parallel translation
Somebody better get makeup down there and quick.
Birisi o sırada daha iyi ve daha hızlı makyaj yapabilirdi.
- Just find that bag and quick!
- Hemen çantayı bul!
So clean and quick, and then I'll send in the next guy.
Temiz ve çabuk olsun. Sonra sıradakini yollarım.
And it was a pretty quick reboot, I'll admit that but I felt like Spider-Man is a perennial character, somebody that belongs on-screen.
Oldukça çabuk bir baştan alma oldu, kabul ediyorum ama düşündüm ki Örümcek Adam uzun ömürlü bir karakter, perdeye ait biri.
We ended up cutting it and just making it a quick.... A quicker scene.
Sonunda kestik ve kısa bir daha kısa bir sahne oldu.
You'd better figure out something and figure it out quick.
O zaman bir yol bulsan iyi olur. Hem de çabuk.
And if we needed to make a quick getaway, we'd say, "Exit, pursued by a bear," and then it was, "Exit, pursued by Yogi Bear," and then it was just, "Let's Yogi and Boo-Boo,"
Sıvışmamız gerektiğinde "Bir ayı tarafından kovalanarak sahneden çık" derdik, sonra "Ayı Yogi tarafından kovalanarak sahneden çık" oldu, sonra sadece "Hadi Yogi ve Bu-Bu,"
Just gonna try and get my beak wet real quick.
- Ben bir çabucacık ufaklığı duşa tutayım, anlıyor musun?
And yes, I had a quick bite.
Ve evet, biraz atıştırdım.
It was meant to be a quick in and out.
Hemen girip çıkmamız gerekiyordu.
It's a quick in and out.
Hemen girip çıkacağız.
You take a quick look, you know that's it, and you're off.
Öylece bakıyordunuz. Olan olmuştu ve ilerlemeye devam ediyordunuz.
Hey, you, henchmen, get them. And make it quick!
Hizmetkârlar yakalayın şunları!
And if I did, I'm still less quick to find a fight than you.
Öyle olsaydım bile kavga bulma konusunda senden daha az hızlı olurdum
I shall make a quick loop around the Earth and return!
Dünyayı hızlıca turlayıp geri dönmeliyim!
I think I'm gonna go home and change really quick.
Sanırım eve gidip çabucak üstümü değiştireceğim.
So, if everybody could take a quick look around and bring in whatever plants or herbs you find that'd be a big help.
Herkes biraz dolaşıp bulabildiği bitki ve otları hızlıca toplayabilirse çok iyi olur.
All right, it's just one quick slice and...
Pekala, hızlı bir kesik ve...
- We're closing. - I know. I know, but I will be so super quick, like, blink and you miss me... the flash with boobs.
Lütfen girebilir miyim Kapatıyoruz
♪ Strike, my rifle ♪ ♪ Quick and true ♪
Vur bakalım tüfeğim çabuk ve adilce
A quick phone call to your president, Jack Campbell, and it will be taken care of. I mean,
Bölüm başkanınız Jack Campbel'ı arayıp hemen bu durumu halledebiliriz.
So you gotta get to the hotel and get there quick.
Otele gitmelisin hem de çabuk.
And, Dr. Zoidberg, it was your quick thinking...
Ve Dr. Zoidberg, çabuk karar vermen sayesinde- -
Quick, come and see my pianocktail!
Çabuk, gel ve piyanokteylimi gör.
Probably best to make it quick and..
Büyük olsılıkla en iyisi çabuk davranıp merhametli olmak..
It was that quick and easy, I nearly missed it.
Hızlı ve kolay oldu. Hiç anlamadım bile.
- Take that damn bag, and its content and get your ass over here quick!
Hemen kıçını kaldır ve o lanet çantayı içindekilerle birlikte al!
Sharley, please, can you just get us some hydrogen peroxide and some bandages? I'll be quick.
Sharley, Iütfen, bize biraz oksijenli su ve bandaj getirir misin?
I stopped in and had a quick drink with her.
Onun evinde durdum ve ikimiz birer içki içtik.
No alibi, a motive to silence the victim, rucksack packed and ready for a quick departure.
Tanık yok, kurbanı susturmak için bir nedenin var, sırt çantan toplanmış ve hemen ayrılmak için hazır.
I'll be in and out quick.
Hemen girip çıkıyorum.
Tell her what she would know and be quick about it.
Bilmek istediğini anlat, çabuk ol.
Yeah, but the anniversary of the crash is tomorrow, and how Can we do something so quick?
Tamam da, uçak kazasının yıldönümü yarın ve biz bu kısa sürede, nasıl birşey ayarlayabiliriz ki?
There anything we can do for that situation, and kinda quick before the team finds out?
Takımın haberi olmadan çabucak bir şey yapabilir miyiz bu konuda?
Yeah. Well, I'll try and make it quick so we can let the next one come in.
Hızlı olmaya çalışacağım, böylece bir sonraki ziyaretçiniz gelebilir.
Well, that was really quick so we won't waste any time and we will get straight to the answer.... - which is...
Güzel, bu hızlı oldu, doğrudan cevaba bakıyoruz ve hangisiymiş...
You sure learn quick, one time with my brother and you're a pro.
- Çabuk öğreniyorsun. Ağabeyimle bir hafta geçirdikten sonra pro oldun.
I'll try and do this as quick as possible.
Tamam. Bunu elimden geldiğince çabuk yapmaya çalışacağım.
You're beating a quick path to the everlasting bonfire and dragging us all with you.
Cehenneme emin adımlarla ilerliyorsunuz ve bizi de peşinizden sürüklüyorsunuz.
And you'll do it quick smart, or by noon, they'll be gone.
Hem de çabuk yaparsın, yoksa öğlene kadar gitmiş olurlar.
It'll be quick and painful.
- Arabayla üstlerinden geçmişiz gibi.
I'd better come quick and hard, or you won't stand up again.
Hızlı boşalsam ve sertleşsem iyi olur yoksa bir daha ayağa kalkamazsın.
Nathan and I are gonna have a quick discussion about the marketing of this.
15 dakika mola. Nathan'la ürünümüzün tanıtımı hakkında konuşacağız.
Sorry to disturb. Mrs. Morgan and I would just like to have a quick word with you.
Bayan Morgan ve benim bir şeyler söylememiz gerekiyor.
Right, but first, I'd like to have a quick word with Felix and Matthew because your asses are mine, you little thugs.
Evet, ama önce, Felix ve Matthew'a söylemem gereken şeyler var, çünkü canınızı yakacağım, şımarık veletler.
you can pray for a quick death, you can drink from him and live forever, or you can turn into the accursed.
Çabuk bir ölüm için dua edebilirsiniz. Onun kanını içip sonsuza dek yaşayabilirsiniz.
Just so I can do a quick run round with the Hoover and sort out the recycling!
Süpürgeyle etrafı alırım çabucak ve geri dönüşüm yapılacak şeyleri ayarlarım!
Mr Rook always says it was quick and they wouldn't have felt any pain.
Bay Rook, her zaman çok çabuk olduğunu hiç acı hissetmediklerini söyler.
Oh, hey, I took a quick shower after work, and I put your robe back on the hook.
İşten sonra hızlı bir duş aldım ve bornozunu tekrar askıya astım.
Oh, what? Then we went home, slept for just a few hours, met bright and early the next morning for a quick breakfast.
Sonra eve gidip bir kaç saat uyuduk ve hızlı bir kahvaltı için parlak ve erken sabahı karşıladık.
"Time for ten minutes of resistance work, followed by light stretching and a quick pee."
"On dakika direnç hareketleri, ardından hafif esneme ve kısa bir tuvalet molası."
and quickly 64
quick 4440
quickly 2632
quickly and quietly 17
quick question 224
quicker 70
quick thinking 17
quick as you can 63
quick as you like 16
quickly now 51
quick 4440
quickly 2632
quickly and quietly 17
quick question 224
quicker 70
quick thinking 17
quick as you can 63
quick as you like 16
quickly now 51