And so did i translate Turkish
2,120 parallel translation
Hey, they liked you on the audition tape, and so did I, and they were right. And the best part is now we'll be able to afford a whole muffin - - ooh, maybe even those green pistachio ones.
Ama deneme çekiminde seni beğendiler ve ben de beğendim, bu konuda haklılar ve en iyi yanı artık ikimize de bütün bir çörek düşecek hatta belki de şu yeşil şamfıstıklı olanlarından.
And so did I, but I knew I could do something better.
Zaten bu yüzden yapmadım mı, ama birşeylerin daha iyi olabileceğini biliyordum.
And so did I- - and so did Lily- - and so did Robin.
Ben de öyle. Lily de öyle. Robin de öyle.
She told me to take the flowers and leave, so I did.
- Bu onu son görüşümdü.
Okay, so I did some spelunking into cold cases, everything and anything sniper.
Keskin nişancı hakkındaki her şeyle alakalı... - Bir şeyler bulabildin mi?
I did laundry, and I waited up for you to come home, so I could go see my girlfriend, but I never heard from you because you were fucking Dirk Diggler.
Çamaşırları yıkadım. Ve senin eve gelmeni bekledim. Ki kız arkadaşımı görmeye gidebileyim.
Say I didn't die and I got on that train and so did Daisy, and, I don't know, it was my picture in that incident room, not Lia's.
O trene bindim, Daisy'de bindi... Bilmiyorum işte, oradaki Lia'nın değil de benim fotoğrafımdı.
So I took up my new calling, which was musical theater, and I did a little thing called The Pirates of Penzance.
Bu yüzden yeni bir işe başladım, ki bu müzikal tiyatroydu ve Penzance Korsanları adında küçük bir şey yaptım.
We're taking all these tequila shots and they dare me to streak, so, of course, I did, and I'm like halfway back from the fucking oak tree, and I totally puked.
... tekilaları içtikten sonra çıplak gezmemi söylediler tabi ki yaptım ama meşe ağacının oradan geri dönerken içimde ne varsa kustum.
( sighs ) so... so I did, and, um, We were just talking.
Ben, biz konuşuyorduk.
Like I said, the Skitters have already swept the area, so... and if we did have to jump, we could still hit the ground running.
Hem daha önce de söylediğim gibi Sıçrayanlar bu bölgeyi taradı zaten. Yine de kaçmamız gerekirse gerektiği şekilde kaçabiliriz.
I called hundreds of times and did not answer so I sent Sotor and Lynch to get her.
Yüzlerce kez aradım ama açmadı. Sotor ve Lynch'i onu aramaya gönderdim.
Did not like him at all... And then the fifth one made me realize that I have an amazing husband and a great marriage, so all is good in the neighborhood.
Hiç de sevmediydim herifi zaten sonra beşincisi de sonunda ne kadar harika bir kocaya ve evliliğe sahip olduğumu ve her şeyin tıkırında olduğunu farketmemi sağladı.
When you started to soften, so did I, and you both feel together.
Sen gevşettiğinde, ben de öyle yaptım. Birlikte karar verdik.
And I did but I believe in insurance, so I made a backup.
Gittim ama sigortalamaya inanırım bu yüzden yedeğini aldım.
Look, I will give you that the mail had its day, but so did horseless carriages, wooden teeth, and books.
Tamam, sana hak veriyorum posta bir zamanlar iyiydi hoştu ama atsız arabalar, tahta dişler ve kitaplar gibi devri bitti.
Okay. So what I did was, I wrote everyone's name and put their photo on a card.
Pekâlâ, yaptığım şey, herkesin ismini bir karta yazıp fotoğraflarını koymak.
I had a great time, and I thought you did, too, but then I never heard back from you, so I thought I'd remedy that.
Çok güzel vakit geçirmiştim, sanıyorum sen de. Ama sonra bir daha aramadın, bunu telafi edeyim diyordum.
And I am so sorry for what I did- -
Ve yaptığım şey için çok üzgünüm.
Of course he did. And drunk or not so did I, when I cursed him.
Hem sarhoş olayım ya da olmayayım ben de onu kasten lanetledim.
Yeah, I did, and it would have been so much better if he'd just said, "Kate, it's over."
Evet öyle oldu ama karşıma çıkıp da... "Kate, aramızdaki şey bitti." deseydi daha iyi olurdu.
( with which I am not so familiar, and coz of bad audio I did not understand some parts quite good )
- Ah, canım. Ters doğum pozisyonu. Nerede?
I did a terrible thing to you, and I am so, so sorry.
Sana çok kötü bir şey yaptım ve çok, çok üzgünüm.
So I went online, and did you guys know that two-thirds of illiterates are women and that 98 % of illiterates come from developing countries, and the word "pope" is actually from the Greek "pappas,"
İşte bu yüzden, internete girdim. Okuma-yazması olmayan insanların üçte ikisinin kadın olduğunu ve bu kadınların yüzde 98'inin gelişmiş ülkelerde yaşadığını biliyor muydunuz? Ayrıca "Papa" kelimesinin Yunanca "Baba" kelimesinden geldiğini kaçınız biliyor?
Wow. I did not realize my calves were so defined, and that is not me. Oops.
Baldırlarımın bu kadar geniş olduğunu bilmiyordum,... zaten bu ben değilmişim.
So I did my research and here you are.
Araştırmamı yapınca da sizi burada bulduk işte.
You know, it's been three years now and still, sometimes I get so... angry with Janet doing what she did. Leaving me like that...
Üzerinden üç sene geçti ama bazen Janet'a böyle bir şey yapıp beni ortada bıraktığı için çok kızıyorum hâlâ.
I have a nickname, and so did Ponch.
Benim lakabım var, Ponch'ın da öyle.
So I did... so I just put my thumb over it, and then... and that got me through the rest of... of the... of the session.
Bu, toplantının geri kalanının geçmesine yardım etti.
So I did a little more digging and fingerprint records say Mercer is actually Arthur Coffey.
Ben de biraz daha araştırdım ve parmak izlerine göre Mercer'ın asıl adı Arthur Coffey.
And I was so desperate to connect with him, I did something I'm not proud of.
Onunla iletişime geçmek için o kadar çaresiz kaldım ki gurur duymadığım bir şey yaptım.
So I did some more extensive sampling of the tissue in the same area and found this. Tiny microns of debris inserted in the tissue during the delivery process.
Travma bölgesindeki dokularda ayrıntılı inceleme yaptım ve uygulanan işlem sırasında dokuya girmiş çok küçük birikintiler buldum.
I did have a guinea pig in my bed once a few years ago and I unfortunately rolled on it and it did die so that's...
Bir kaç yıl önce bir gine domuzuyla uyudum. Ve maalesef onu uykuda ezdim ve öldü. Yani...
Mom, I appreciate everything you did for me, and I'm not a child anymore and so...
Anne, benim için yaptığın her şeyi takdir ediyorum. Ama artık bir çocuk değilim.
And so I instructed my lads to alter the film negative so they could convince McLeod he'd been caught out. I beat him at his own game, I did.
Ben de adamlarıma fotoğrafın negatifiyle oynayıp McLeod'u yakalanmış olduğuna ikna etmelerini söyledim.
So, everything... that you did was to help me find Beatrice for your hit woman and to frame Casey, even admitting your affair with him.
Yani, yaptığın her şey tetikçin için bana Beatrice'i bulmama yardım etmen onun yaşadığın ilişkiyi ititraf etmene rağmen.
You found what Walt needed to charge Stephen, and you did it before Walt could shoot him, so problem solved, I guess.
Walt'ın Stephen'ı suçlaması için ihtiyacı olanları buldun ve bunu Walt onu vurma şansı yakalamadan önce yaptın yani sanırım problem çözüldü.
So he'll go off and marry Dani, the tattooed lady, have six little midlife crisis babies, and I'll never hear from him again. It's exactly what he did to you.
Boylece aklini kacirsin ve Dani, dovmeli bir kadinla evlensin 40 yas krizinde 6 cocuklari olsun ve birdaha ondan ses soluk cikmasin iste tam anlamiyla sana yaptigi sey bu,
It was like he'd... left a piece of himself with me, but I dismissed that as an emotional response, not a physiological one, so when I administered a battery of tests to try and learn why I was experiencing these super-like symptoms, I... I really did not expect to receive these results.
sanki onun... bir parçası benimleydi, ama ben reddettim bunu duygusal tepkilerden, psikolojik değil, ve bende bir grup test yaptım neden bu süper şeyeri yaşadığımı öğrenmek ve denemek için - semptomlar gibi, ben... ben gerçekten bu sonuçları almayı beklemiyordum.
So I did a search of unclaimed bodies in the county, thinking that there were others who were being hunted like Enrique and Jean.
Şehirdeki sahipsiz cesetleri araştırdım sanırım Enrique ve Jean gibi avlanılarak öldürülen başkaları da var.
I mean, how many hundreds of thousands of dollars Did your parents waste on medical school So you could let a relatively young and healthy woman
Diğerlerine göre genç ve sağlıklı olan bir kadının gözetiminizde ölmesine izin vermek için mi aileler, tıp okullarına yüz binlerce dolar harcıyorlar?
He was asleep, I locked the door so he couldn't leave he himself would lock the door on his father and leave the key for me... I saw he did it so...
Uyuyordu. Kapıyı kilitleyip, onu içeride bıraktım. O da kapıyı kilitliyordu, anahtarı bana bıraktı.
I wanted to ask you to please give me that number... so I can call him to see if she went to his office that week and if she did what the problem was.
Arayıp o hafta doktora gidip gitmediğini ve sorununun ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Beni ararsanız çok sevinirim.
Wow. Did you just try and throw a 12-step guilt trip at me so I'd stop talking about Barrett?
12 adımda suçluluk psikolojinden kendimi suçlu hissettirecektin ben de Barrett hakkında konuşmayı bırakacaktım, onu mu deniyordun?
And I hate to do this to you now... I'm so sorry... but do you know if your husband Tim... did he carry a lot of cash or any valuables, anything?
Şu anda bunu yapmaktan nefret ediyorum ama kocanızın üzerinde fazla miktarda para ya da değerli eşya var mıydı?
Whatever happened today, it wasn't your fault, and you would do anything to save a life, so I know that you did everything possible for that kid.
Bugün olanlar, senin suçun değildi. Hayat kurtarmak için her şeyi yaparsın. O çocuk için de her şeyi yaptığını biliyorum.
Only so I could repo their new abodes And make them homeless again. What did you do, blondie?
Onları parçaladım sen ne yaptın sarışın?
And I just think : "Did that 19-year-old kid have to give his life so I could have all this?"
Ben bunlara sahip olabileyim diye 19 yaşında bir çocuk öldü diyorum.
I was following orders. Like you did so many times. You and I are not the same.
Emirlere uyuyordum aynen senin defalarca yaptığın gibi.
And I believe it was your newspaper I was reading when we did so.
- O sırada senin gazeteni okuyorduk sanırım.
I mean, they can determine the time of death, and they're gonna wonder, why did we wait so long?
Ölüm vaktini falan belirleyebilirler. Ve neden bu kadar uzun süre beklediğimizi merak edeceklerdir.
and so it begins 55
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and so have you 26
and somehow 99
and so do you 187
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and so have you 26
and somehow 99
and so do you 187
and so on and so on 22
and so was i 23
and so will i 38
and so were you 23
and so it was 18
and so should you 49
and so i 33
and so far 102
and so on 257
and sometimes 297
and so was i 23
and so will i 38
and so were you 23
and so it was 18
and so should you 49
and so i 33
and so far 102
and so on 257
and sometimes 297
and so do we 31
and so do i 174
and soon 235
and so am i 177
and so did you 29
and so it is 20
and so is she 17
and sooner or later 54
and so what 55
and so i did 24
and so do i 174
and soon 235
and so am i 177
and so did you 29
and so it is 20
and so is she 17
and sooner or later 54
and so what 55
and so i did 24