English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And you do

And you do translate Turkish

78,137 parallel translation
And you do.
Ve yaparsın.
So, all we need to do is some blood work, and we'll have you in and out, and off to Paris city in no time.
Tek yapmamız gereken biraz kan tahlili, ve hemen hallettikten sonra çabucak sizi Paris şehrine göndeririz.
And why do you have to be the one who saves everyone every time?
Ve neden her zaman herkesi kurtaran sen olmak zorundasın?
What would you have me do then, use a knife and fork?
Ne yapayım yani? Çatal bıçak mı kullanayım?
Do you wanna say something to me? Jax told me about how he was gonna kill Rip in 1776, and about how you stopped him.
Jax bana 1776'da Rip'i öldürmek üzere olduğunu ve onu senin durdurduğunu söyledi.
My point is you're not gonna be around for too much longer, and Jax has to learn how to do this stuff himself.
Demek istediğim, bir ayağın çukurda ve Jax'ın böyle şeyleri kendi başına yapmayı öğrenmesi gerek.
This is my ship, and you will do as I command.
Bu benim gemim ve ben ne dersem öyle yapacaksınız.
You wanna go catch her and show Supergirl exactly what we can do?
Onu yakalayıp Supergirl'e tam olarak neler yapabileceğimizi göstermek ister misin?
First of all, boy, did it do a good impression of you, and second, you got there just in time.
İlk olarak, senin taklidini iyi yapmış ve ikinci olarak tam zamanında vardın.
Well, do you think you would find peace of mind by visiting her and telling her how you really feel?
Sencede onu ziyaret edip hakkında gerçekten nasıl hissettiğini söylemen gönül rahatlığı bulmanı sağlamaz mı?
And you think that's something I would do.
Ve sende benim yapabileceğim bir şey olduğunu düşünüyorsun.
And if they could take the brightest mind on Earth and drive him crazy defending himself, imagine what they could do to you.
Ve eğer dünyanın en parlak dahisini alıp onu kendini koruması için delirttiğinde, sana neler yapabileceklerini hayal et.
And together we can do all the great things you ever dreamed of.
Birlikte hayal ettiğin her harikayı yapabiliriz.
It's funny, I'm all seeing and all powerful, but that's one of the few things I can't make you do.
Ne tuhaf. O kadar şeyi görebiliyor ve yapabiliyorum ama sana yaptıramayacağım nadir şeylerden biri bu.
You're gifted, brilliant, and together we can do anything.
Yeteneklisin, zekisin, birlikte her şeyi yapabiliriz.
I wish I could snap my fingers and give you everything you wish for, and it kills me that he can do that stuff for you and I can't.
Keşke ben de parmağımı şıklatıp sana istediğin her şeyi verebilseydim. O bunu yapabiliyorken benim yapamamam beni kahrediyor.
"Remain faithful to the Earth, " and do not believe those who speak to you of otherworldly hopes. "
"Dünya'ya bağlı kalın, size dünyadakinden daha üstün umutlardan söz edenlere inanmayın."
Wow, you know that people generally go in the front door, and when they do, it's kinda during the day.
Bilirsin insanlar genelde ön kapıyı kullanır, ve bunuda gündüz yaparlar.
You do and I'm sorry for that.
Hak ediyorsun ve bunun için üzgünüm.
And in time, you will see that coming home was the right thing to do.
Ve zamanla, eve gelmenin yapılacak en doğru şey olduğunu göreceksin.
You believe that people can change and you gave them a chance to do it.
İnsanların değişebileceğine inandın ve bunu yapmaları için bir şans verdin.
And when they do, you will be in a world of hurt.
Ve bulduklarında, sen acı içinde olacaksın.
You talk about betrayal and people hurting you and then you do it in spades.
İhanetten ve insanların sana zarar vermesinden bahsettin ve sonra sen fazlasıyla yaptın.
We just had our first Valentine's Day and I wanna do more with you.
Daha ilk Sevgililer Günümüzdü ve seninle daha fazlasını yapmak istiyorum.
You were there for your son during the toughest time of his life, and that's what you need to do again now.
Hayatının en zor zamanında oğlun için oradaydın ve şimdi de yapman gereken şey bu.
All right, so what you wanna do is twist that and lock it in.
Şimdi yapman gereken, bunu döndürüp içeri itmek.
It's one of the things I've always liked about you, Lena, that you do more with your money and power than just live lavishly.
Senin en beğendiğim yanlarından biri bu olmuştur Lena. Para ve gücünü çarçur etmiyorsun.
And right now, you have a job to do.
Şu anda yapmanız gereken bir iş var.
Do that, follow the rules of your probation, and you will have fulfilled your obligations to the court.
Buna gel, şartlı salıvermenin şartlarına uy,... ve mahkemeye karşı görevini yap.
Do... do you want to go back to my apartment and... and get stoned?
Evime gidip kafa bulmak ister misin?
value / skew tendencies, that is, do you look for low-risk, large-skew opportunities, and bias.
Yani düşük riskli büyük çarpıklık fırsatları arıyor musun? Bir de taraflılık.
I didn't do it to be perceived as tough, but to make it clear that if you survive today, you are now officially on the team and wouldn't have to keep looking over your shoulder.
Bunu sert görünmek için değil bugün hayatta kalanların resmen ekipte olduğunu ve endişelenmeleri gerekmediğini göstermek için yaptım.
And what you do... when you have an advantage is press it.
Böyle bir avantaj varsa daha da ileri gitmen gerekir.
Terms of your release will be... this meeting and what I instruct you to do will never even be spoken of again.
Salıverilme şartların yazılı olacak. Bu görüşme ve sana yapmanı söyleyeceğim şey bir daha asla konuşulmayacak.
And how do you feel today?
Peki bugün nasıl hissediyorsun?
You do the math. You nail him. Black and white.
Matematikle uğraşıp, onu enselersin, basittir.
And do you think what you're doing is wrong?
Yanlış yaptığını düşünüyor musun?
She came back in time and warned us about what you were gonna do.
Zamanda geri gelip yapacakların konusunda bizi uyardı.
When, and if, Garrett Walker appears before this committee, do you think he'll...
Sence Garrett Walker komite huzuruna çıkarsa...
It's gonna take everything that you want to keep buried, it's going to use that and make you do exactly what it wants you to do.
Saklı kalmasını istediğin her şeyi senden alacak,... bunları kullacanak ve sana yaptırmak istediği şeyleri harfiyen yaptıracak.
- Look, maybe you and yours do it differently, but... where I'm from, you make a deal, you keep it.
- Bak,... belki sen ve seninkiler farklı şekilde yapıyorsunuzdur, ama benim geldiğim yerde,... bir anlaşma yaparsan, ona uyarsın.
Everything that you want to keep buried... it's going to use that and make you do exactly what it wants you to do.
Sakli kalmasini istedigin her seyi... O kullanacak ve sana istedigini yaptiracak
Just, every day you do a spell, vanquish some evil, do another spell, rinse and repeat.
hergün bir büyü yapiyorsun, ve bazi kötülükleri ortadan kaldiriyorsun. baska bir büyü yap, parlat ve tekrarla.
Let me bend over backwards and do you a favor.
Bir de domalıp sana bir kıyak yapayım.
And do you have any answers?
Buldun mu bari?
All right, check again, and when you do find her, you keep your distance and call me.
Tekrar kontrol edin ve onu bulduğunuzda mesafenizi koruyup beni arayın.
It will wipe out this entire city in an afternoon, and ain't a damn thing that you or anybody else here can do about it.
Yarım günde şehri silip süpürür ve ne sen ne de başkası bir şey yapabilir.
Now you want to blow that opportunity to maybe save your brother, or do you want to do you job and save your little girl?
Şimdi bu fırsatı tepersin ve belki kardeşini kurtarabilirsin. Ya da işini yaparsın ve küçük kızını kurtarırsın.
And know that if anyone can do this, it's you.
Ve bil ki bunu biri yapabilirse, o da sensin.
And if you do get the chance, don't hesitate, all right?
Eline şans geçerse, tereddüt etme, tamam mı?
Uh, do you know how long it's been since I got to dress up and drink free booze?
Süslenip bedava içki içmeyeli ne kadar oldu biliyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]