And you know something translate Turkish
3,120 parallel translation
You know when you're young and you get something in your head and no one corrects you, but you keep believing it
Küçükken bir şeye inanmaya başlarsın da kimse seni uyarmaz ya... - Sen de ne kadar saçma olsa da inanmaya devam edersin...
I'm only saying because you're looking for a place to stay, and Demetris lives in Plaka, so he may know about something good.
Kalacak bir yer aradığın için söylüyorum,... Demetris de Plaka'da oturuyor, bu yüzden sana fikir verebilir.
And terrified of something you don't know what it is.
Üstelik neden korktuğunu bilmemek.
So... something, like... you know, with a tent and trophies and... and big lawn and people and... you know, that sort of thing.
Yani... şöyle bir şey... Çadırı ve ödülleri olan, ve... ve kocaman bir çayır ve insanlar ve... Bilirsin işte, bunun gibi şeyler.
Marshal, you know, I know you're upset and everything, but, really, you can't blame him for something that happened yesterday.
Sinirli falan olduğunu biliyorum,... ama dün olanlar için onu suçlayamazsın.
I think it's time we tackled something that we have been avoiding for far too long, and I think you all know exactly what I'm talking about.
Çok uzun zamandır kaçındığımız bir şeyi ele almanın vakti geldi bence ve hepinizin neyden bahsettiğimi çok iyi anladığınızı biliyorum.
And I need to tell you something that I don't know how to say.
Sana bir şey söylemem lazım ama nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
You've got the fake crying when you want something, which always involves a tissue, you've got the singing crying, which this can't be, the disappointed crying, which involves sobbing, and the crying over a guy, which I know very well because it used to be reserved for me.
Bir şey elde etmek istediğindeki sahte göz yaşları, her zaman mendil de vardır şarkı söylerken ağlarsın ki bu o yüzden olamaz hayal kırıklığı ağlaması, ama hıçkırman da gerekirdi ve bir erkek uğruna ağlaman ki gayet iyi biliyorum çünkü eskiden benim için olurdu.
Doc, look, if something comes up and the kid gets stuck, I'll call you. You know I will.
Doktor bak eğer bir şeyler olur ve çocuk takılırsa, seni arayacağım.
I'm on it. And I'll call you when I know something.
Bir şey öğrenince seni ararım.
And, Charlotte, there's something that you need to know.
Ve, Charlotte, bilmen gereken bir şey var.
Arthur, if you know something about Burrows or Mr Jonas, and you say nothing...
Arthur. Burrows ya da Bay Jonas hakkında bir şey biliyorsan ve söylemiyorsan The Paradise'ı tehlikeye atmış olursun.
It's great if you know about wine and can order her a glass of something really special.
Bir düşünelim. Şaraptan anlıyorsan ve ona çok özel bir içki söylersen, harika olur.
It was really incredible for us to finally, you know, be right next to something we had grown up with and looked at all our lives, that we see in movies, and we were finally right next to it.
Sahiden de inanılmaz bir şeydi. Beraber büyüdüğünüz her zaman aşağıdan baktığımız, filmlerde gördüğünüz şey. Sonunda onun yanındaydık.
You know something, honey, you don't remember this, but, um, for the first few years of your life, your mom worked, and I was a stay-at-home dad.
Tatlım, sen hatırlamazsın ama hayatının ilk yıllarında annen çalışıyordu, ben de hep evdeydim.
And if something happens regarding Emilie Zeuthen, I want to know at once. Weren't you going to do what was best for the party?
Emilie Zeuthen konusunda da yeni bir şey olursa hemen öğrenmek istiyorum.
He blames me for a lot of things, and I don't know how you're gonna take this, but I think he may have had something to do with my mother's death.
Bir sürü şey için beni suçluyor ve bunu nasıl karşılarsın bilmiyorum ama bence annemin ölümüyle onun bir ilgisi olabilir.
It's something I recorded off the news a couple of weeks ago, and I wasn't sure if I should show you, you know?
Birkaç hafta önce haberlerde kaydetmiştim. Sana göstersem mi bilemedim.
Yes, I know you're designed for navigation, but that requires map coordinates and environmental input- - something we are sorely lacking here.
Evet, sesin yön bulmak için tasarlandığını biliyorum.. fakat bu, harita koordinatları ve.. çevresel veriler gerektirir.
Well, I got this friend, and he wants to do something romantic for this girl he's been hanging out with, you know, something to show her he appreciates her.
Bak, bir arkadaşımın birlikte takıldığı kıza değer verdiğini gösterecek... romantik bir şeyler yapması gerekiyor.
Grace, there's something you should know about me and about...
Grace, benim hakkımda bilmen gereken bir şey var.
It's like the bat signal and as soon as we know something about your dad, you're our first call.
Aynen. Babanla ilgili bir şey bulur bulmaz arayacağımız ilk kişi sen olacaksın.
I got it. You know, I myself prefer hobbies like stamp collecting or crochet... Something that doesn't involve guns and... helpless little creatures.
Şahsen ben pul koleksiyonu ya da kroşe örgüsü gibi silah ve savunmasız küçük canlıları içermeyen hobiler tercih ediyorum.
You know, I'm attractive. I've got cheekbones, and a pair you can do something with.
Lemon, bugün erken saatlerde yaşamın beni nereye getirdiğine baktım ve gördüğüm şeyi beğenmedim.
But the thing is you can't really know until the day you open your eyes and see that if you let go and lean into the unexpected, it may be something more beautiful than you ever could've imagined.
Ama asıl olay şu ki gözünü açıp gördüğün güne kadar oluruna bırakırsan ve beklenmeyene kucak açarsan hayal edemeyeceğin kadar güzel bir şey olabilir.
I think you're great, and I love hanging out with you, but there's something you should know.
Sen harika birisin ve seninle takılmayı çok sevdim. Ama bilmen gereken bir şey var.
You know how you imagine something, and... in the beginning it feels amazing, but then slowly, the reality sets in.
Bir şeyleri hayal edersin ve başta her şey çok güzeldir, bilir misin? Sonra yavaş yavaş gerçeklik işin içine girmeye başlar.
It's almost as if the sun sometimes doesn't want you to know what's happening on it, though, because sometimes the data links are down or something and you can't actually see it.
Bazen güneş sanki bunu bilmenizi istemiyor. Üzerinde neler olup bittiğini. Çünkü bazen veri bağlantıları çöküyor ya da bir şeyler oluyor.
It's understanding, er... that gives you happiness and I think it's one of the unique human features because it's not limited to me but it clearly, you know, when you're able to find out how to do something.
Size,.. ... anlamak size mutluluk verir ve bu,.. ... eşsiz insan özelliklerinden biri bana göre çünkü sadece benimle sınırlı değil ama şu açık ki bir şeyleri nasıl yapılacağını bulmanızı sağlıyor.
It's probably psychic, magic paper, or whatever, but somewhere, The Doctor goes back to his bedroom and takes out a quill pen, or something, and, you know,
Hala kâğıt kullanmaları fikrini sevdim. Büyük ihtimalle psişik, sihirli bir kâğıttır ama bir yerde, Doktor yatak odasına geri dönüyor bir tüy kalem falan çıkarıyor ve "Sevgili günlük, bugün ağlayan meleklerle savaştım," diye yazıyor.
If you remember you might know something about my mother and this hair pin.
Hatırlayınca da anneme ve bu tokaya ilişkin bir şey öğrenebiliriz.
You'd know whether something was real or not the minute you saw or touched it. and we're able to receive a large amount of sensory information in the real world...
Bir şeyi gördüğünde veya bir şeye dokunduğunda onun gerçek olup olmadığını anında anlarsın. Fakat eğer bir gün teknolojide muazzam bir gelişme olursa gerçek dünyadaki duyuların çoğunu almamız mümkün olacaktır.
You should introduce yourself and tell us something about you we don't know.
Kendini tanıtmalısın ve hakkında bilmediğimiz bir şey anlatmalısın.
The things that were keeping us apart and... you know, take that next step is something
Bizi ayrı tutan şeyi halledebiliriz. Ve bir sonraki adıma geçebiliriz.
I don't know what is wrong with you people, but there is something dead and it reeks.
Derdiniz ne bilmiyorum ama burada ölü bir şey var ve fena kokuyor.
I'd stare at women's bosoms and their backsides, you know, trying to feel something.
Kadınların göğüslerine ve kalçalarına bakardım bir şeyler hissetmeye çalışırdım.
You know, and thank you by the way. For listening. Plus, something about getting it off my chest, and putting it out there in the atmosphere instead of holding this in...
Bu arada dinlediğin için teşekkürler, göğsümden bir yük kalktı ve içime atmaktansa bunları böyle ortaya söylemek çok rahatlattı.
I'll go over there and blow out the candles, but you need to know something.
Oraya gideceğim ve mumları söndüreceğim fakat bir şeyi bilmen gerekiyor.
It's not how we think about it, but it's something you can say quickly, and the person you're talking to won't, you know, get diverted or pass out or pick up the SkyMall catalog if you happen to be next to them on an airplane.
Bu konuda ne düşündüğümüzden çok, hızlıca söyleyebileceğiniz bir şey ve söyleyeceğiniz insan da yönlendirilmeyecek ya da bayılmayacak ya da Skymall kataloğunu almayacak, uçakta onların yanında olsanız dahi olmayacak.
Uhura and I had something to do with it, too, you know.
Uhura'yla benim de biraz payımız var.
Say good-bye to Dr. King for me. And, uh... you know, congrats and all that. She is something.
Dr. King'e benim için hoşçakal deyin ve her şey için tebrik edin.
You know, the ice caps keep melting, something else exploded in Afghanistan, Democrats are bunch of pussies, flu pandemics, de Kooning's at the MoMA, supposedly lime green is the hot color for summer, and the stupid Yankees lost again.
Buzullar eriyor Afganistan'da bir şey daha patlamış Demokratlar bir ödlek topluluğu, grip salgınları MoMA'ya damgasını vuran de Kooning, küf yeşili bu yazın moda rengiymiş aptal Yankee'ler de yine kaybetmiş.
You know, I was warming up to try and tell you something nice.
Sana güzel bir şey söylemeye hazırlanıyorum.
You know, something simple but sexy and cute and short, maybe.
Bilirsin, basit ama seksi, tatlı ve kısa belki de.
- And sometimes I feel like I'm adopted or an alien, you know, or something.
- Bazen evlatlıkmışım hissine kapılıyorum ben de. ... ya da uzaylıymışım falan.
You know, I can feel the fear that you carry around... and I wish there was something I could do to help you let go of it... because if you could, I don't think you'd feel so alone anymore.
Biliyorsun. İçinde taşıdığın korkuyu hissedebiliyorum. Keşke bundan kurtulman için yapabileceğim bir şey olsa.
I felt like we had a secret, just the two of us, you know, like that thing when you just want to be with the one person the whole time and you feel like the two of you understand something that nobody else gets.
İkimiz bir sırrı paylaşır gibiydik hani biriyle olmak istersiniz sürekli tek bir kişiyle ve ikinizin, başka kimsenin anlamadığı bir şeyi anladığınızı hissedersiniz.
If I didn't know any better, Nikki I'd say you were up to something, sitting there like a Cheshire Cat, grinning and laughing.
Nikki'yi tanıyorsam senin hakkında bir şey planladığında Cheshire Kedisi gibi oturup sırıtır ve güler.
And you know that you have something in common.
Üstelik ortak bir noktanız da var.
Portia, there's something I want to ask you and I know this is all a bit abrupt.
Portia, Sana sormak istediğim bir şey var... biliyorum, biraz ani olabilir ama.
You know, after something like this happens, they say that things will be okay, that it just takes time, and life will go back to normal.
İnsanlar böyle bir olaydan sonra her şeyin düzeleceğini, bunun biraz zaman alacağını ve hayatın normale döneceğini söylerler.
and you 7643
and you know it 1023
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and you too 176
and your wife 79
and you didn't tell me 78
and you're next 17
and your point is 28
and you know it 1023
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and you too 176
and your wife 79
and you didn't tell me 78
and you're next 17
and your point is 28
and your father 132
and you're here 49
and yourself 86
and your brother 50
and your friend 42
and you're right 279
and your friends 28
and you're wrong 34
and your children 18
and you're like 53
and you're here 49
and yourself 86
and your brother 50
and your friend 42
and you're right 279
and your friends 28
and you're wrong 34
and your children 18
and you're like 53