As a gift translate Turkish
967 parallel translation
"He gave me this necklace as a gift for you!"
"Bana bu gerdanlığı size hediye olarak verdi!"
I wouldn't have the gentleman as a gift.
Hediye olarak bir adamı istemem.
Nobody's going to get victory as a gift, Anna.
Zafer kimseye armağan edilmeyecek, Anna.
Then I'll accept it as a gift from both of you.
O halde bunu ikinizden bir hediye olarak kabul edeceğim.
We don't want freedom as a gift.
Özgürlüğü hediye olarak istemiyoruz.
Perhaps Rosetta thought you were painting it as a gift.
Belki de, Rosetta bunu ona hediye olarak yaptığını düşünüyordu.
Here. Take it as a gift.
Al, hediyem olsun.
Love has befallen them as a gift and a punishment.
Aşk, onları hem bir lütuf, hem de bir ceza olarak esir almıştır.
I had thought to bring her to you as a gift, but I could not do you this ill service, for her nature is as ugly as her body fair.
Onu sana hediye olarak getirmeyi düşündüm önce. Ama kendi güzel olduğu kadar, huyu çirkin olduğu için bu kötülüğü sana yapamayacağımı düşündüm.
As a gift.
Bir armağan gibi.
It's strange that I had to fall ill to learn to take each day and each night... as a gift from God. Without struggle.
Her gecenin, her günün Tanrı'dan bir hediye olduğunu öğrenmek için... hasta düşmem gerektiğini görmek çok tuhaf.
I want to give it to you as a gift from me.
Sana bir hediye vermek istiyorum.
It is difficult for me to sell to a friend what dear Themistocles himself gave to me as a gift.
Sevgili dostum Demistocle'un bana bizzat verdiği bir şeyi satmak çok zor.
Yeah, well, you heard Henry J. He wouldn't take him as a gift.
Onu duydun. Hediye etsen bile almıyor.
I give that sweat to you... as a gift.
O teri sana, hediye olarak, vereceğim.
- I got them as a gift.
- Bana hediye geldiler.
We have voted on paying you a certain sum not as a gift... but a regular income.
Size armağan olarak değil de, düzenli bir gelir olarak bir miktar ödemek konusunda oylama yaptık.
The Vice Minister would like us to bring it as a gift for the Fuhrer.
Yardımcı Bakan Fuhrer'e hediye olarak onu bize getirmenizi istiyor.
Thanks to the power I received as a gift, power that was unasked for.
Bana bahşedilen gücün sayesinde onlar kendiliğinden geldi.
The three Gauls sent this cake as a gift to the Queen of the Queens.
Üç Galyalı, siz Kraliçeler Kraliçesine bu pastayı hediye olarak gönderdi.
When he is 15 years old, amidst the violence and poverty of the slums, Virgil receives a cello as a gift.
15 yaşına geldiğinde, varoşların zorbalık ve yoksulluğunun ortasında Virgil'e bir çello hediye edilir.
Someone sent these as a gift.
Birisi bunları hediye etti.
The figurine, which you see being ornated with flowers here, was first made as a gift from Danish women to our Danish king.
Şu anda çiçeklerle süslenişini gördüğünüz bu kadın heykeli aslında Danimarkalı kadınların Danimarka kökenli kralımıza hediyesi olarak yapılmıştı.
And I brought you some saké as a gift.
Ev hediyesi olarak da size sake getirdim.
I got it as a gift.
Bu benim ödülüm.
I cannot support your crimes nor accept them as a gift.
Ne suçlarını destekleyebilirim ne de bir ödül olarak kabul edebilirim.
But until that day accept this justice as a gift on my daughter's wedding day.
Fakat o gün gelene kadar kızımın düğünü dolayısıyla bunu hediye olarak kabul et.
I am to ask Wilhelm to do me the favour of accepting my kingdom as a gift?
WiIIiam'dan bana bir iyilik yapmasını istemem ve krallığımı bir hediye olarak kabul etmem mi gerekiyor? İstediğin bu mu?
It's a curse as well as a gift.
Bu yetenek olduğu kadar, bir lanet de.
Do you know the story of the Italian sauces... that were offered as a gift by the Gonzagas?
İtalyan soslarının hikâyesini biliyor musun Gonzagas'ın hediye olarak sunduğu soslar?
It is important to give what you have found, as a gift, to whomever will accept it.
Keşfettiğin şeyi bir hediye olarak onu kabul etmek ve onu isteyene sunman önemli.
Take it as a gift.
Hediye.
Here, take this rifle as a gift.
Bu tüfeği bir hediye olarak kabul et.
I accept, but not as a gift.
Kabul ediyorum, ama bağış olarak değil. Borç olarak.
Mr. Halsey, we're delighted to give the blankets as a gift to those people.
Bay Halsey, Bu insanlara battaniye vermek... ... Vahşi Batı için büyük bir zevktir.
You may have as a gift. Any dress from that new shipment from Paris :
Yeni Paris sevkiyatından gelen herhangi bir elbiseyi hediye olarak alabilirsin.
The people shall gather many pearls as a nuptial gift to Mara and Balu.
Halk düğün hediyesi olarak Mara ve Balu'ya çok miktarda inci toplamalı.
- What would you like as a gift?
- Hediye olarak ne istersin?
- Pew as ever was, Bill. Back with a gift from all your old shipmates.
Pew, Bill'e, eski mürettebatından bir hediyeyle gelmiş.
To present you with so divine a gift as Salome?
Sana Salome gibi bir ilahi lütuf ihsan etmişler.
It is a gift for your families as evidence that the front line troops are cared for and can even bring food home.
Bu, ailelerinizin ön cephedeki askerlerin iyi bakıldığını ve evlerine bile yiyecek götürebildiklerini görmesi için hediyedir.
That's fine, seeing as it's a gift from you.
Önemli değil, bunu senden bir hediye olarak görüyorum.
I'll accept that as a personal gift.
Bunu sultandan şahsıma bir hediye olarak kabul edeceğim.
Use it as a betrothal gift.
Nişan hediyesi olarak kabul et.
When the Emperor of China ceases to be a non-believer... and accepts me, the Expected One... as the true Mahdi... then I shall be happy to receive such a gift.
Çin İmparatoru ne zaman bir kafir olmayı bırakıp, ve beklenen birini, beni, gerçek Mehdi olarak kabul ettiğinde, o zaman böyle bir hediyeyi kabul etmekten mutluluk duyacağım.
But you look as if you're making me a gift.
Bana lütufta bulunuyor gibisin. Bu hoşuma gitmedi.
As I told you, it concerns a gift.
Dediğim gibi konu hediye ile alakalı.
You bring me your life as a gift
Sen ise bana armağan olarak hayatını getiriyorsun
"for the Church to regard as sin such a wonderful gift of nature."
"doğanın en güzel hediyesinin günah sayılması, Kilise için bir ayıp."
So when his enlistment was up, he borrowed $ 5,000 from George bought a coffee shop and bar and gave it to Eiko as a sayonara gift.
Görevi bitince, George'tan 5,000 dolar borç aldı bir kahve barı satın aldı ve Eiko'ya bir "sayanora" hediyesi oldu bu.
$ 1,500 as a special gift to the Amity Scholarship Fund.
1.500 $, Amity Burs Fonunun özel hediyesi.
as always 696
as a matter of fact 1864
as a result 233
as a reward 26
as a friend 236
as a rule 74
as a spy 29
as a man 62
as an adult 26
as a team 51
as a matter of fact 1864
as a result 233
as a reward 26
as a friend 236
as a rule 74
as a spy 29
as a man 62
as an adult 26
as a team 51
as a mother 43
as am i 139
as a family 98
as a couple 32
as a child 135
as a woman 81
as a 74
as a parent 25
as agreed 52
as an artist 17
as am i 139
as a family 98
as a couple 32
as a child 135
as a woman 81
as a 74
as a parent 25
as agreed 52
as an artist 17
as are we 19
as a boy 50
as a father 46
as an actor 22
as a joke 40
as a cop 35
as a person 27
as are you 63
as a scientist 41
as a precaution 31
as a boy 50
as a father 46
as an actor 22
as a joke 40
as a cop 35
as a person 27
as are you 63
as a scientist 41
as a precaution 31