As a rule translate Turkish
430 parallel translation
Women perfer him as a rule.
Kadınlar kural olarak onu tercih eder.
- Not as a rule, Mrs Cody.
Bir kural değil, Bayan Cody.
Your lives are, therefore, as a rule, shorter.
O yüzden hayatınız da genel olarak daha kısa.
As a rule, it is inadvisable to make an overcall on two of a four-card suit or to overcall with a no-trump bid without a double-stopper in the suit bid by the opponent.
Kural olarak, iki majörden de dört kart içeren ellerde üste konuşma yanlış olur. ... ya da rakibin elinde çift durdurucu olmayan kozsuz artırımlarda üste konuşma önerilmez.
You don't know the men we see as a rule.
Bu eve girip çıkan insanları tanımıyorsun.
As a rule, they were vegetarians, rather amiable and easy to get along with.
Genel olarak vejeteryandılar, oldukça cana yakın ve geçinmesi kolaydılar.
Oh, pretty early as a rule.
Kurallara göre erken.
It's not good to drink, as a rule.
İçki içmek iyi değildir.
You don't know what a job I have... as a rule.
Ne iş yaptığımı bilmiyorsun... Yani, hayatta.
I'm a physician yet not I nor any of my colleagues, no matter how learned have ever found a substitute for those words as a rule for human relationship.
Ben bir psikiyatristim. Ben ve meslektaşlarım bile hiç bir şekilde, insan ilişkilerini böyle özetleyen bir cümle kuramayız.
And what time do you say good night as a rule?
Peki genellikle iyi geceleri ne zaman söylersin?
As a rule, it isn't a simple matter to change Tarzan's mind.
Aslında Tarzan'ın fikrini değiştirmek o kadar kolay değildir.
As a rule, men leave their wives because they don't love them, but I must leave you because I do.
Erkekler, karılarını sevmediği için terkeder. Benim terk etme nedenim, sevgim.
But as a rule, they'll go if you'll Shake'em away
Ama kural olarak Eğer sallarsan onlar gidecektir
You're a very sensible woman as a rule.
Aklı başında bir kadınsın.
- Every few days, as a rule.
- Her beş günde, kural gibi.
As a rule, he plays slowly between points, well within himself.
Oldukça kontrollü oynar.
I don't, as a rule.
Kural olarak, yapmam.
Oh, about 8 : 30 as a rule, except on Saturdays.
Her sabah saat 8.30 civarında, cumartesileri hariç.
- As a rule.
- Kural olarak öyle.
Well, would you, as a rule, be so kind as to look in on my wife first?
Peki, kural olarak, öncelikle karıma bakmak gibi bir nezaket gösterebilir misiniz?
Well, I don't know them, but, as a rule, a mother-in-law shouldn't live with a couple.
Şey, bilmiyorum. Ama kural olarak kayınvalide, karı koca ile kalmamalı.
How long, as a rule, after breakfast?
Genelde kahvaltıdan ne kadar sonradır?
Kings don't, as a rule.
Kural icabı, krallar gelmez.
"Deception is so generally common that he who tells the truth" "as a rule is classed as the greatest liar."
" Aldatma en genel kabulü, erkek doğruyu söylediğini iddia ediyorsa kural gereği en büyük yalancı olarak sınıflandırılmasıdır.
# Röslein auf der Heiden As a rule, Americans speak German with a very bad accent, but your accent is... is really horrible.
Amerikalılar genelde Almanca'yı çok kötü bir aksanla konuşur... ama senin aksanın... gerçekten berbat.
- The Granby, as a rule.
- Genellikle, Granby'ye.
You mean as a rule, you just treat them as sisters.
Demek genelde kızları kardeşiniz gibi görüyorsunuz.
As a rule, Dr. Lao does not approve of our speaking for publication.
Bir kural olarak, Dr.Lao toplum içerisinde konuşmamıza müsade etmiyor.
As a rule, the sin of pride stiffens a man's back.
Birine arkanı dönmek, kibrin kaynağını güçlendirir.
Sure, sometimes, but as a rule not very often.
Eh, bazen olur ama öyle alışkanlık hâlinde değil.
As a rule we don't permit residents to attend the funerals, for their own good of course,
Kural olarak kendi iyilikleri için sakinlerimizin cenazeye katılmalarına izin vermiyoruz.
Not as a rule. This is in the line of duty.
Çoğunlukla sahilde, fakat...
As a rule, you know, I'm attracted to women for exterior reasons... that have nothing to do with them.
Genelde, bildiğin gibi, kadınların dış görünüşü bana çekici gelir ama onlarla işim olmaz.
I don't care for brandy as a rule, but this is nice.
Aslında ben konyak sevmem. Ama bu özel bir şey.
Queen of the Swedes, the Goths, and the Vandals, promise you... to be a good and just king... to protect you all... and to guard the kingdom as our father did... to rule wisely, and with God's help... to keep the standard as we received it from our fathers.
İsveç'in, Gotların ve Vandalların kraliçesi olarak hepinizi korumak için, iyi ve adaletli bir kraliçe olacağıma söz veriyorum. Krallığımı babamın yaptığı gibi, Tanrı'nın da yardımlarıyla savunacağıma erdemlice yöneteceğime ve sancağımızı atalarımızdan aldığım gibi koruyacağıma söz veriyorum.
A rule as old as baseball. - No women.
Beysbol kadar eski bir kural.
And whereas the said Herlof's Marte is denounced as a witch by three respected and worthy citizens, we rule that she be seized and brought before the Court.
Adı geçen Marte Herlof'un üç saygıdeğer vatandaşın şahitliğiyle cadılığı ilan edilmiş olup sorgulanması ve sonrasında da mahkeme huzuruna çıkarılması kararı çıkmıştır.
As a rule these mad?
O öğleden önce asla kalkmaz.
As the rule, at a Squaw Dance it's customary for the lady to ask the gentleman.
Genellikle Kızılderili Dansı'nda erkekleri dansa kadınların kaldırması adettir.
To rule it would take a man as great as you can be.
Bunu yönetmek için senin kadar büyük bir adam olmak gerekir.
As a general rule, you can find it.
Çoğunlukla bulabilirsin.
No, not as a rule.
Hayır, her zaman değil.
Yes, I said that, but as a sort of general rule.
Evet, öyle söyledim. Ama genel bir kural olarak söyledim sadece.
A MEMBER OF THE BRIT'SH PARLIAMENT WHO FOUGHT FOR HOME RULE AGAINST INSURMOUNTABLE ODDS. AND MORE RECENTLY, GUNNER LOU BEVIS
Parnell Bevis, İngiliz parlamenter yerel yönetim için aşılmaz zorluklarla mücadele etti.
But that's not what killed them. Yeah, so we can rule out arsenic as a cause of death.
Öyle, öyleyse arseniği ölüm sebebi olarak eleyebiliriz.
As a rule, none of our cases are prejudiced.
Kimseye karşı önyargıları yoktur.
I will permit you to rule Egypt as a Roman province and return your possessions.
Roma bölgesi olarak Mısır'ı yönetme iznini ve mal varlığını geri veriyorum.
But Leamas never knew... for it is a rule in intelligence technique the whole world over... that each link of the chain be kept as far as possible in ignorance of the others.
Ama Leamas'ın haberi yoktu. Dünya üzerindeki tüm istihbarat teknikleri kuralına göre zincirin her halkası, mümkün olduğunca birbirinden habersiz olmalıdır.
You know, I may not look like a Don Juan, but as a general rule... politicians make it big with women.
Bir Don Juan olduğumu iddia etmiyorum, ama emin olun politikacılar kadınların çok hoşuna gider.
Well, we've no time for suchlike as a general rule.
Bu tür şeyler için yaşlandık artık.
as always 696
as a matter of fact 1864
as a result 233
as a reward 26
as a friend 236
as a spy 29
as a man 62
as an adult 26
as a mother 43
as a team 51
as a matter of fact 1864
as a result 233
as a reward 26
as a friend 236
as a spy 29
as a man 62
as an adult 26
as a mother 43
as a team 51
as am i 139
as a family 98
as a couple 32
as a child 135
as a woman 81
as a 74
as a parent 25
as agreed 52
as an artist 17
as a gift 25
as a family 98
as a couple 32
as a child 135
as a woman 81
as a 74
as a parent 25
as agreed 52
as an artist 17
as a gift 25
as are we 19
as a boy 50
as a father 46
as an actor 22
as a joke 40
as a cop 35
as a person 27
as are you 63
as a scientist 41
as a precaution 31
as a boy 50
as a father 46
as an actor 22
as a joke 40
as a cop 35
as a person 27
as are you 63
as a scientist 41
as a precaution 31