As you can see translate Turkish
4,370 parallel translation
As you can see, i don't think we can talk today.
Gördüğünüz gibi bugün konuşabileceğimizi sanmıyorum.
As you can see, it's right here.
Gördüğünüz gibi, o da burada. Harika!
Yes, as you can see.
Evet, gördüğünüz gibi.
As you can see, it's quite spacious.
Burası ana giriş salonu. Gördüğünüz üzere oldukça geniştir.
As you can see from these other four contracts from comparable work places with comparable salaries...
Diğer dört sözleşmeden görebileceğiniz gibi karşılaştırmalı iş yerleri ile karşılaştırmalı maaşlar...
As you can see from these other four contracts, we need criteria for just-cause termination.
Diğer dört sözleşmeden de görebileceğiniz üzere,... haklı sebeple sonlandırma için bir ölçüte ihtiyacımız var.
As you can see, three months ago, all three rose sharply, suggesting an added person was residing there.
Gördüğünüz gibi üç ay önce tamamı bariz bir yükselişe geçiyor. Bu da, evde birinin daha yaşamaya başladığını gösterir.
And the ballot left out the apostrophe, as you can see right there.
Burada de göreceğiniz üzere, sandık apostrof yüzünden atlanmış.
As you can see, there are no other DVDs bearing Taylor's name.
Gördüğün üzere Taylor'ın adı geçen başka bir Dvd yok.
- As you can see, I've been busy.
- Görebileceğin üzere biraz meşgulüm.
As you can see, I... preserved the field of evidence.
Gördüğünüz gibi, olay yerini muhafaza altına aldım.
As you can see, this one cannot be the one you're looking for.
Gördüğün gibi. O aradıklarından biri değil.
As you can see, it's a slow process.
Gördüğün üzere yavaş işliyor.
As you can see, his blood covers about a 4-foot radius on the floor.
Gördüğünüz gibi, kanı yerde 2 metre çapında bir alana yayılmış.
I appreciate your vigilance. But, as you can see, we're fine.
İhtiyatınızı takdir ediyorum ama sizin de gördüğünüz gibi iyiyiz.
As you can see, I have quite a bit of work to do.
Gördüğünüz üzere çok meşgulüm. - Tamam.
And as you can see from the size and the shape, it's the same brain.
Gördüğün gibi boyutu ve şekli aynı yani aynı beyin.
As you can see glass made by older technology breaks easily.
Gördüğünüz üzere eski teknolojiyle yapılan cam kolayca kırılıyor.
As you can see, Chris, the room gets plenty of natural light.
Göreceğin üzere Chris, oda yeterince doğal ışık alıyor.
As you can see, we are predominantly an East Coast beer.
Gördüğün gibi genelde doğu yakasının birasıyız.
Well, Daniel, as you can see, now I can't help you even if I wanted to. Thanks, Don.
Daniel, gördüğün gibi, artık sana istesem de yardım edemem.
Well, as you can see, clearly there was a struggle.
Gördüğün gibi, belli ki bir boğuşma olmuş.
No, as you can see, we're used to those.
Hayır, gördüğünüz gibi buna alışkınız.
As you can see, the abduction was meticulously premeditated, and we conclude that HAN's captivity testimony was to throw off our investigation.
Gördüğünüz üzere en başından beri titizlikle planlanan bu kaçırılma olayını Han Chul'un hapsedildiğini söylediği ifadesine dayanarak neticelendirip açıklığa kavuşturduk.
As you can see, our association is quite big.
- Gördüğünüz gibi derneğimiz hayli büyüktür.
All right, OK, I just white-lied about my age but... As you can see, I'm really embarrassed about this, so why are you making this an ordeal?
Peki, yaşım hakkımda beyaz yalan söyledim ama gördüğün gibi bundan utandım, neden bunu zor bir iş hâline getiriyorsun?
As you can see, Mapo Bridge is severed.
Gördüğünüz gibi Mapo Köprüsü ikiye ayrıldı.
As you can see, there are about 10 citizens stuck on the bridge.
Gördüğünüz gibi köprüde on kadar vatandaşımız mahsur kaldı.
As you can see, a helicopter is approaching for the rescue.
Gördüğünüz gibi bir helikopter kurtarma için yaklaşıyor.
This is relatively a new box as you can see.
Hemen hemen yeni bir kutu olduğunu görebilirsiniz.
As you can see... This is Luoyang, city of the gods
Gördüğünüz gibi burası tanrıların kenti Luoyang.
Corky, you always pick the best ones, but, as you can see, we're in the middle of a military tribunal.
Corky, her zaman, en iyi olanları seçmek ama, sen, gördüğünüz gibi Biz ortasında konum askeri mahkeme.
As you can see, the defendant, one Robert Cobb Kennedy, is a Southern sympathizer, as evidenced by his alliances and his history as a combatant.
Gördüğünüz gibi, davalı, Bir Robert Cobb Kennedy, , bir Güney sempatizanı olduğunu olarak görev yaptığı ittifaklar ile kanıtlandığı ve bir savaşçı olarak onun tarih.
Now, the paint fuelled the fire on his front, as you can see.
Şimdi, boya ön tarafta yanmış, görebileceğiniz gibi..
And as you can see, the report includes pictures of the victims.
Ve gördüğünüz üzere rapora kurbanların fotoğrafları da eklenmiş.
Take your time getting to the point, because as you can see,
Sadede gelmek için istediğin kadar oyalanabilirsin...
Will, as you can see, the news has gone through this crowd and the celebration has begun.
Will, gördüğün üzere haberler kalabalığa ulaştı ve kutlamalar başladı.
Not a huge market for 13-inch rainbows, as you can see.
35 cm.lik alabalıklar için öyle devasa bir pazar yok, görebileceğiniz gibi.
As you can see, Doctor, I have no burns.
Gördüğünüz gibi Doktor, hiç yanığım yok.
Guy's name is Michael Maki. As you can see, he's got a rap sheet.
Gördüğünüz üzere, sabıka kaydı var.
As you can see, there is no-one else here.
Gördüğünüz gibi burada başka kimse yok.
Don't you see, my love? It is the only way that we can assure our safety as a family, with my beloved child, if you rule this kingdom.
Görmüyor musun sevgilim sevgili oğlumla beraber bir aile olarak güvenliğimizin sağlanmasının tek yolu bu.
It's always the ace of spades, I can see the coin in your hand, and you use a fake thumb.
Sonuç her zaman maça as çıkıyor elindeki parayı görüyorum ve sahte başparmak kullanıyorsun.
Look, I can really see myself falling in love with you.
Kendimde, sana aşık olabilme potansiyelini görebiliyorum.
You can see the frequency of attacks, which total 27, increases as they travel.
Toplamda 27 kere yaşanan saldırılar, onlar yolculuğa devam ettikçe sıklaşmış.
there are dozens of flavors and even more fillings, as you will see when I bring you samples, so you can participate in this, the biggest day of your life.
Örnekleri getirdiğimde siz de göreceksiniz. Böylece hayatınızın en büyük gününe siz de ortak olabilirsiniz.
You can't see me as anything other
Beni sadece işleri batıran bir aptal olarak...
And that lady's the reason why I can't go with you to see "Shakespeare In Love,"
İşte bu kadın yüzünden seninle "Aşık Shakespeare" e gelemiyorum.
See if you can get it as close as you can.
Yaklaşabildiğin kadar yaklaş.
If you can get me to take this shot, Sue will have to see how great of a nurse you are and keep you.
Eğer bana bu aşıyı yapabilirsen Sue ne kadar iyi bir hemşire olduğunu görür ve kalmana izin verir.
We've now finished our investigation, so you can see your wife as of now.
Soruşturmamızı tamamladık. Bu durumda karınız ile görüşebilirsiniz.
as you wish 846
as you know 1680
as you requested 56
as you can imagine 154
as you were 223
as you want 26
as you may know 70
as you like 91
as you say 390
as your attorney 28
as you know 1680
as you requested 56
as you can imagine 154
as you were 223
as you want 26
as you may know 70
as you like 91
as you say 390
as your attorney 28