As you do translate Turkish
16,714 parallel translation
I want to be de-linked just as much as you do.
Ben de en az senin kadar bağımın olmamasını istiyorum.
I want to be free of the Mikaelsons just as much as you do.
Ben de senin kadar Mikaelsonlardan kurtulmak istiyorum.
I know as much as you do.
Ben de senin kadar biliyorum.
Then, as soon as you do, you run and tell everybody how we're all sluts?
Bunu yaptıktan sonra, gider ve herkese nasıl bir sürtük olduğumuzu anlatırsınız?
I wanna know why he did this just as much as you do... but we've gotta let the FBI do its job.
Bunu neden yaptığını sizin kadar ben de merak ediyorum. Ama bırakalım FBI işini yapsın.
You know, if you spent as much time appealing to suspects as you do annoying me, things might go... go a lot faster.
Beni sinir edeceğin kadar şüphelilerle uğraşsaydın işler çok daha hızlı ilerleyebilirdi.
Well, this may come as a surprise, but I actually do listen to some of the things you tell me.
Şaşıracaksın ama aslında bana söylediklerinden birkaçını dinliyorum.
And now I'm going to tell you what you, as curator of the image of the Holy Father, are gonna do.
Kutsal Babamız'ın imaj küratörü olarak ne yapacağınızı söyleyeyim size.
I can have myself accredited as the latter as well, and when I do, you'll lose your election.
Ama inanın bana, istersem kendimi diğeri olarak da onaylatırım. Ve bunu yaptığımda seçimi kaybedersiniz.
You owe me, as a friend, as a man of the cloth who acknowledges my authority, you must do what I ask.
Dostum olarak bana borçlusun. Otoritemi kabul eden bir din adamı olarak ne söylersem yapmalısın.
! Didn't you do this as a kid?
Diğeri hobin mi?
I mean, how do you live as Christians when the danger is so great?
Yani hristyan olarak nasıl yaşıyorsunuz? Yani tehlike bu kadar büyükken
You mean, do I believe in a thing we wrote as a joke when we were 20 years old on shrooms?
Sihirli mantar yedikten sonra şaka olarak yazdığımız şeye inanıp inanmadığımı mı soruyorsun?
As long as we have a legion of Mikaelson enemies in town, how'bout you just let'em do their job?
Şehirde Mikaelson'un düşmanları varken işlerini yapmalarına izin versek nasıl olur?
I do not look to you as an ally, or even family.
I bir müttefik olarak sizin için görünmüyor, Hatta aile.
Yes, he fights for power, as do all of you.
Evet, güç için savaştı, tıpkı hepinizin de yaptığı gibi.
What do you think of Lee Jung-chool as a person?
Lee Jung Chool insan olarak nasıl biri sence?
You sure as hell do.
Orası kesin.
And do you, Robin, take Carlos as your lawfully wedded husband? I-I do.
Ve siz Carlos'u yasalara göre eşin olarak kabul ediyor musunuz?
They show up late every other day, do substandard work when they're there, ignore every single warning you give them, but the minute they're in trouble Out comes the black card.
Gün aşırı geç gelirler, yeterli iş yapmazlar, yapılan uyarıları önemsemezler ama sorun yaşadıkları anda hemen iyi kartlarını çıkarırlar.
I have a group of... skilled individuals who are trying to do the same thing as you.
Elimde sizinle aynı amacı gerçekleştirmeye çalışan yetenekli adamlar var.
But I know you hate the Authority as much as I do.
Ama senin de yetki sahiplerinden benim kadar nefret ettiğini biliyorum.
I will lead the ceremony, and you all must do exactly as I say.
Ayini ben yöneteceğim, hepiniz dediklerimi harfiyen yapmalısınız.
Do you think there is such a thing as harmless rebellion?
Sence asiliğin zararsız bir yanı olur mu?
As your legal counsel, I don't think you want to do anything.
Hukuk müşaviriniz olarak, bir şey yapmak istediğinizi sanmıyorum.
Do you have any suggestions as to how we might outsmart them, Mr. Rory?
Onları nasıl alt edeceğimiz konusunda bir öneriniz.. ... var mı, Bay Rory?
Hanging from a cliff, you know, from a technical climb, or... or having crampons on, which I like to do anyway.
Teknik bir tırmanış sırasında yarda asılı kaldığınızda veya kramponlar ayağınızdayken, ki bunu zaten severim.
You don't ask patients for incentives, as some others do.
Diğer bazı doktorlar gibi, hastalarınızdan bıçak parası almazsınız.
I'll do as I want. You have no say about it.
Ben istediğimi yaparım, bunu bana sen söyleyemezsin..
Do you know what those Americans estimate as their chances at Incheon?
Amerikalıların Incheon'daki şanslarını tahmin ediyor musunuz?
But whoever did knew that Frank would take the blame, and what do you know, every cop in New York City wants Punisher's head on a stick.
Ama kim öldürdüyse suçun Frank'e kalacağını biliyordu ve nereden bileceksin, New York'taki bütün polisler Punisher'ın kafasını asılı istiyorlar.
You're goddamn right you do.
Aşırı derecede haklısın.
Do not speak as if you know anything about ruling a people.
Sanki insanları yönetmek hakkında bir şey biliyormuşsun gibi konuşma benimle.
What do you think of Jeremy as a name?
- İsim olarak Jeremy'ye ne diyorsun?
And tell her I'll be home as soon as I can. Can you do that?
Ona en yakın zamanda eve döneceğimi de söyle.
All we need you to do is vouch for Dan as someone that needs her services.
Tek yapman gereken Dan'in kadına vereceği işin gerçek olduğuna kefil olman.
I'll do as You ask.
İstediklerini yapacağım.
Which will only happen if you do exactly as I say.
Ki bunun için dediklerimi harfi harfine yapmalısın.
As do you.
Aynı senin gibi.
And half of you will do just as well as bait.
Ve yarınız yem olarak iyi iş görür.
As to the Reese murder, do you remember where you were that day?
Reese cinayeti konusuna gelirsek o gün nerede olduğunu hatırlıyor musun peki?
Well, as hard as that is to believe, Gary, I... I do have a question for you.
- Buna inanmak her ne kadar zor olsa da, Gary, sana bir sorum var sahiden.
I'm sorry to take us into choppy waters, but... how do you respond to the critics who say the bottom line is affecting the prisoners'quality of life?
Sizi dalgalı denizlere sokmaya çalıştım için üzgünüm ama asıl amacın sadece mahkumların hayat kalitesini etkilemek olduğunu düşünen eleştirilere ne cevap verirsiniz?
Do you do Richard Burton as well?
Richard Burton da yapıyor musunuz?
- Do you know that as well?
- Siz de biliyor musunuz peki?
Do you have a cousin who v-rooks as chef at ihe Red Star Hotel?
Kuzenin var mı Red Star Hotel'de şef olarak kim çalışıyor?
You know, as well as I do this scene is compromised.
Olay yerının bozulduğunu sız de bılıyorsunuz.
Agent Simmons, you know, as well as I do your rules of evidence aren't the same as mine.
Ajan Sımmons, sız de delıl kurallarında aynı olmadığımızı bılıyorsunuz.
Anyway, what I'm saying is that it's best just to focus on how nice it's going to be when you do see Connor as opposed to how bad it feels when you don't.
Herneyse, demek istediğim, Connor'u görmediğin zaman ne kadar kötü hissetmendense, onunla görüştüğün zaman ne kadar mutlu hissedeceğine odaklanman daha iyi olur.
I do think that you should have the lumpectomy, as well as looking into other therapies along with the cannabis oil.
Hala lumpektomi olman gerektiğini düşünüyorum, ve bunun yanı sıra diğer tedavileri de araştırıp kenevir yağını kullanacaksın.
I know that you don't know what you're going to do yet, but I... There are some things that I think we should talk about as a couple.
Henüz ne yapacağını bilmediğini biliyorum ama bir çift olarak konuşmamız gereken şeyler var.
as you wish 846
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you were 223
as you may know 70
as you want 26
as you like 91
as you say 390
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you were 223
as you may know 70
as you want 26
as you like 91
as you say 390