English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Beat the drum

Beat the drum translate Turkish

127 parallel translation
Ss I walked out on the streets of Laredo I walked out on Laredo one day I spied a cow puncher wrapped up in white linen wrapped in white linen as cold as the clay beat the drum slowly and play the fife lowly play the dead March as you carry me along take me out to the prairie and lay the sod over me
Sokaklarında yürüdüğüm Laredo'dan günün birinde ardıma bakmadan ayrıldım Bir kovboya gözüm takıldı konulmuş beyaz örtünün içine sarmalanmış buz gibi soğuk kefene Beni uğurlarken ölüm marşıyla davulları ağır çalın, düdüklere yavaş basın Beni kırlara götürüp gömün, üzerimi çimle örtün Bu yalnız ve günahkar kovboyun...
You said beat the drum and it'd bring rain.
Davulu çal, yağmur getirecek dedin.
You'd like to beat the drum?
Davul mu çalmak istiyorsun?
Go back with me and beat the drum for us again.
Benimle dön ve bizim için davul çal tekrar.
Beat the drum!
Hazır olun!
Will he beat the drum?
Davula vuracak mıdır?
I'll beat the drum, you sound the bell...
Ben davulu çalarım, Sen Çanı çal...
Beat the drum for the attack, Little John!
Saldırı davulunu çal, Küçük John!
One knows only how to beat the drum.
Biri sadece davul çalmayı bilir.
Beat the drum, my little ones, and attack him : You have my permission. " [ Trans. Note :
Davulları çalın küçüklerim ve ona saldırın, izin veriyorum " * [Konfiçyüs]
Beat the drum. Beat the drum.
Vur Davula.
Beat the drum.
Vur Davula.
Beat the drum.
Vur!
Beat the drum.
Vur Davula. Vur!
Beat the drum swing around lf she shakes her booty
Etrafta davul sallanmasını yen Eğer o, onun ganimetini sallarsa
And when I beat the drum.. Got the pam pumping.
Davullara vurduğum zaman parti canlanacak.
♪ So beat the drum slowly ♪ ♪ And play your fife for him... ♪
d O zaman yavaşça vur davula d d ve flütünü çal onun için... d
You beat the drum, Big Brother cracked the whip.
Sen İri Adam'ın destekliyordun, o da istediği gibi davranıyordu.
You go out there, and every time you get the feeling, you beat that drum three times.
Oraya git, bir şey hissettiğinde davula tokmakla üç kere vur.
And a anger drum beat in your head til you taste the heat on your tongue.
Dilinde bir sıcaklık hissedene kadar adeta kafanın içinde çalan bir davul ritmi.
And where would they be... without the steady support of your drum beat?
Senin bateri yeteneğin olmasaydı ne yaparlardı pek?
When you hear the beat of an immense drum... it'll be night.
Büyük davulun sesini duyduğun zaman... gece olacak.
And death will come marching at the beat of the drum
Ecelinin sesi olacak, bu davul sesleri
At the beat of the drum
Tüm bu davul sesleri
I assure you the intention was merely to show a young girl's heart beginning to beat to the primordial drum.
Bu kitapta bütün amacım genç bir kızın kalbinin bir trampet gibi atmaya başladığını anlatmaktı.
The Old Guard will now fix bayonets to the traditional beat of the drum.
Şimdi eski muhafızlar bando eşliğinde bu gösteriyi gerçekleştirecekler.
I admit, I don't ordinarily march to the beat of a snare drum, but it is Marilyn, and with Rick away, you might want someone to chant with.
Tamam genelde tamtam sesiyle ritm tutmam ama Marilyn orada olacak ve Rick de yokken belki birlikte ilahi söyleyecek birisini istersin diye düşündüm.
Why can't master follow the drum beat?
Ustamız, neden dövğş davullarını izlemiyor
Would you like to swim? To march to the drum's beat eat in time... And if you do all that, you'll get buried to music.
... davul ritmine göre yürümek zamanında yemek yemek eğer bütün bunları yaparsan gömüleceğin yer müziğin tam merkezidir.
I just follow the drum and find the right beat
Sadece davulları takip edip, doğru ritmi yakalarım.
The district attorney will beat that drum, the law is the law is the law... ... that's what district attorneys do.
Hiç şüphesiz, savcı "yasalar, yasalar, yasalar" nakaratını tekrarlayacaktır.
"The drum beat..."
"Davulun sesi..."
"The drum beat..."
"Davulun sesi."
"The drum beat"
"Davulun sesi."
"The drum beat"
"Davulun sesi..."
"the drum beat"
"Davulun sesi."
"the drum beat"
"davul çalıyor."
"The drum beat"
"Davul çalıyor..."
"The drum beat..."
"Davul çalıyor."
"The drum beat..."
"Davul çalıyor..."
"The drum beat"
"Davul çalıyor."
- No, this is it, This is life, the one you get, so go and have a ball because the world don't move to the beat of just one drum,
- Hayır, bu kadar, bu hayat, tek sahip olduğunuz gidip bir top alın..
You've always danced to the beat of your own drum, Xena.
Sen hep kendi davulunun ritmine göre dansetmiştin, Zeyna.
The thrill of this rare contact makes her heart beat like a drum.
Bu özel yakınlaşma yüzünden sarsılan küçük kız kalbinin deli gibi çarpmasına engel olamıyordu.
May the glory of truth be proclaimed by beat of drum!
Gerçek zafer davullarla ilan edilsin!
Time to march to the beat of your own drum.
... zafer tam tamları çalma zamanı.
Aunt? I swore on the lives of my grandbabies... that if I ever saw you again, I would beat you like a drum.
Seni bir daha görürsem, pataklayacağıma torunlarım üzerine yemin ettim.
She marches to the beat of her own drum, huh?
Dediğim dedik çaldığım düdük çıktı.
Talk about dancing to the beat of a different drum.
Davulda olduğu kadar dans edemiyormuş demek ki.
"That's what the beat of the drum says."
"işte budur davulun ritmi."
# Feel the beat of the drum, gotta get with that bass #
* Hisset davulun ritmini, uy baslara *

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]