Because of that translate Turkish
16,858 parallel translation
Because of that, he feels no one can ever beat him.
Bu yüzden kimsenin onu yenemeyeceğini düşünüyor.
I didn't do it because of that woman.
O kadın yüzünden yapmadım.
Because of that my daughter has been in agony and it was a total failure of tactic.
Bu yüzden kızım mutsuz oldu. Tamamen başarısız bir operasyondu.
and she goes " That IP address you gave me to do the file transfer is not inside Motorola's campus, it's outside, and because of that I can't transfer the file because we need to use a special proxy server to do so
"Dosya transferini yapmak için bana verdiğin IP adresi Motorola kampüsü içinde değil, dışarıda. Bu yüzden dosyayı transfer edemiyorum. Bunun için özel bir proxy sunucusu kullanmamız gerekiyor ama hesabım yok." dedi.
You come from a place of joy, and you know that, deep down, because your amazing brain remembered that song after all these years.
Eğlenceli bir yerden geliyorsun ; içten içe biliyorsun bunu çünkü o inanılmaz beynin onca yıldan sonra bu şarkıyı hatırladı.
He's on that list because of me.
Benim yüzümden o listede.
I came here in good faith because I'm running out of road with that boy.
Buraya iyi niyetle geldim çünkü o oğlanla yolun dışına koşuyorum.
Because he is the head of Sombra Roja, and because the bodies of five murdered Honduran gangsters were destroyed in that blast.
Çünkü o Sombra Roja'nın lideri ve o patlamada Honduraslı beş çete üyesi parçalara ayrıldı.
Maybe that's because commercial, plastic explosives are some of the most regulated substances in the country.
Belki bu, ticari amaçlı plastik patlayıcıların ülkede en iyi denetlenen madde olmasındandır.
Because that blond mean girl ratted me out to the queen of all media.
Çünkü o art niyetli sarışın beni Medya Kraliçe'siyle ters düşürdü.
Because the real tragedy of murder is that our transmigration is so abrupt that we get scared and try to cling to this flesh and bone, thus a homicide victim lingers at his crime scene.
Çünkü cinayetin asıl trajedisi çok ani şekilde göçmemizle korkup ete ve kemiğe tutunmaya çalışmamız, o yüzden cinayet kurbanı öldüğü yerde gezinir.
But I can live with that because I was raised to be tolerant of those who are less fortunate.
Ama bunu kabullenebilirim çünkü daha az şanslı insanlara karşı hoşgörülü olabliyorum.
Did you ever consider that maybe she's the way she is because of how he treats her?
Hiç onu bu hale getiren şeyin babası olabileceğini düşünmüş müydün?
- Also, hold that answer for one second, I think we're probably gonna want to start out with the Margarita Mas Grande, with salt on the rim, but only half of the rim, because too much salt makes my friend bloat.
Sanırım Margarita Mas Grande ile başlayacağız. Sadece bir tarafında tuz olsun lütfen çünkü fazla tuz arkadaşımı şişiriyor.
The only reason he's even civil to us is because he wants to leech off us with a rich allowance to keep that Jezebel divorcee of his in the manner to which she's become accustomed.
Bize iyi davranmasının tek nedeni o boşanıp duran karısının alışık olduğu hayat tarzını kaybetmemesi için bizden koparabildiği kadar maaş koparmak istemesi.
I have asked you to join me because I have made a decision regarding the Coronation Committee, which is that I would like my husband to be the Chairman of that Committee.
Sizi buraya çağırmamın sebebi Taç Giyme Komitesi'yle ilgili bir karara varmış olmam. Kocamın Komite Başkanı görevini almasını istiyorum.
Because of the bake sale this weekend, I thought that if my cupcakes sell really well, it might be kind of a sign.
Bu haftas onu fırındaki satış nedeniyle... Düşünüyordum da, eğer kap keklerim çok iyi satarsa, bu bir işaret olabilir.
I approved the hiring of Mike Leighton, a highly regarded former resident and son of one of our board members because I assumed that he would be...
Mike Leighton'ın işe alınmasını onayladım. Kendisi eskiden saygı duyulan bir stajyerdi ve babası da kurul üyelerimizden biri. Çünkü sanıyorum ki o...
I understand, because that is the way I feel about Nora and she will, we all will, if you do not get out of our way!
Anlıyorum çünkü ben de Nora için aynısını hissediyorum ama eğer önümüzden çekilmezsen o da ölecek, hepimiz de öleceğiz!
I mean, because if you want me to pick every last marshmallow bear out of that box for you... I'll do it.
Senin için kremalı son gevreği almamı istersen alırım.
Now you don't know any of that because Reddington took you away from us when you were just a little girl.
Şu anda bunların hiçbirini bilmiyorsun çünkü Reddington daha küçüçük bir kız iken seni bizden aldı.
So, we know because of the size and the age of the victims that we're looking for a physically fit male local to the greater Pamplona area.
Rodrigo vurulduğu sırada sağa dönük duruyormuş, arkasına bakıyor gibi. Ben olsam silahlı kişiye bakardım.
But that's how I know it's the right thing to do because your mom and I are so proud of you.
Ama doğru şeyi yaptığımı biliyorum çünkü annen de ben de seninle gurur duyuyoruz.
Well, that's because once he got out of prison, Remy turned his life around.
Bu nedenle hapisten çıkınca Remy hayatına çeki düzen vermiş.
Because that is exactly the type of partner you want by your side in a crisis.
Çünkü kriz anında yanınızda böyle bir ortak istersiniz.
I was going to do that, but it all went down the drain... because of a witness.
İçecektim ama görgü tanığı yüzünden planlarım suya düştü.
I kept on seeing many articles about that movie... and those articles... reminded me of you because... that movie equals Yoo Si Jin to me.
O filmle ilgili bir sürü habere bakıp durdum. O haberler aklıma sürekli Yoo Shi Jin'i getirip durdu.
It seems like it was because of the diamond that's why he was insistent on going to his office.
O elmas yüzünden önce ofisine gitmemizi istemiş olmalı.
The reason they answer the call of duty... for a country who doesn't appreciate their sacrifice... whether they're killed of captured, is because they believe... that the lives of citizens is national security itself.
Vazifeleri yerine getirmelerinin nedeni fedakarlıklarının takdir edilmesi ya da öldürülüp öldürülmemeleri değil milli güvenlik adı altında yaşayan Kore Cumhuriyeti vatandaşlarının hayatlarını koruma inancına sahip olmalarıdır.
Aren't you considering the fact that you lived because of it?
Hayır yani... O helikopter senin hayatını kurtardı.
That was because of you, Bernie.
O senin yüzündendi Bernie.
Because I want every Munchkin, every Quadling, every good witch and bad of Oz to know that the great Dorothy Gale can't protect them.
Çünkü her Ufaklık'ın, her Quadling'in, Oz'un bütün iyi ve kötü cadılarının büyük Dorothy Gale'in onları koruyamayacağını bilmelerini istiyorum.
Danny, no, don't do that thing you do where you act like you never heard of a word because you're uncomfortable.
Kes şunu. Ama Charlotte'la daha derinden bir bağ kurmalısın.
If you have trouble with that, because of your int-mats-y, then just pretend you're a koala hugging a tree.
Yok, burada değilmiş.
He's on that list because of me.
O listede olmasının sebebi benim.
Everyone said my mom should fire her because of all the times that money went missing from the register, but that wasn't Mom.
Herkes annemin onu kovması gerektiğini düşünüyor. Çünkü kasadan sürekli para eksik çıkıyordu ama bu anneme göre değildi.
I'm kind of getting sick of you talking to me in cryptic circles because that's what you do.
Benimle böyle şifreli mesajlarla konuşmandan sıkıldım sürekli aynı şeyi yapıyorsun.
So, of course, every message in the internet did better by sending it through that computer because it subtracted the time net required to send the message.
Sonuç olarak internete o bilgisayardan giden her mesaj, diğerlerinden daha iyiydi. Çünkü bilgisayar, Ağ'ın mesaj göndermesi için gereken süreyi çıkartıyordu.
And today's computers they've betrayed that because there's no system for decent cut and paste and they've changed the meaning of the words "cut and paste" and pretended it was the same thing.
Bugünkü bilgisayarlar ihanet ettiler çünkü düzgün bir kes yapıştır sistemi yok. Ayrıca "kes ve yapıştır" ın anlamı değişti.
We were told there was nothing that could be done because... there's no law in place for... pictures of deceased people because when they pass away, their privacy rights go with them.
Bize, yapılacak hiçbir şey yok dendi çünkü ölü insanların fotoğraflarıyla ilgili bir yasa yoktu. Çünkü ölünce, mahremiyet hakları da onlarla birlikte gidiyordu.
Because the internet was designed for a community that trusted each other it didn't have a lot of protections in it.
İnternet, birbirine güvenen bir topluluk için tasarlandığından dolayı pek bir koruması yoktu.
Another aspect is just... some kind of pattern of activity that emerges, not because of some external stimuli but just because of something going on in unpredictable patterns.
Diğeri ise, bir dış uyaran yüzünden değil tahmin edilemez şekillerde ilerleyerek ortaya çıkan bir eylem modeli.
Agent Guerin missed Agent Sulzbach yesterday at a alumni barbecue that he threw, but he didn't think anything of it because Ed often goes off alone on long fishing trips.
Ajan Guerin'e göre Sulzbach dünkü mezunlar mangalına gitmemiş, ama Guerin önemsememiş çünkü Ed sıkça uzun süreli balık avına çıkarmış.
Because none of that is legally copyrightable.
Çünkü bunların hiçbirine, yasal olarak telif hakkına sahip olunamaz.
We know from what she said in her process of investigating her own crime that she felt, because of what had happened to her, her reputation was ruined.
Başına gelen taciz suçunu araştırdığı süre boyunca... AUDRIE'NİN ANNESİ... yazdıklarından anlıyoruz ki, yaşadıkları yüzünden itibarının mahvolduğunu hissetmiş.
Because, like, this is exactly the kind of person that should be a lawyer, right?
Çünkü o tam da avukat olması gereken biriydi, değil mi?
Because all of sudden these videos that are supposed to be just auditions were on YouTube, vimeo, and every other site you could imagine.
Çünkü birdenbire sadece seçmeler için olması gereken bu videolar YouTube'da, Vimeo'da, aklına gelebilecek tüm sitelerdeydi.
She waited until a bunch of us relied on that income because that was our only source of income.
Birkaçımızın o gelire bel bağlamasını bekledi. Çünkü o bizim tek gelir kaynağımızdı.
That's why- - why I texted Denise : because I want to be a part of your life, - all parts of your life.
Bu yüzden Denise'e mesaj attım çünkü hayatının her alanında kalıcı bir yerim olsun istiyorum.
I see that you suffer because of his crime.
- Görüyorum ki, suçunuzdan dolayı acı çekiyorsunuz.
What matters is that you're here because of me.
Önemli olan burada olmanın sebebi benim.
because of you 630
because of him 83
because of me 317
because of the 20
because of what 18
because of this 111
because of them 17
because of us 39
because of 64
because of her 59
because of him 83
because of me 317
because of the 20
because of what 18
because of this 111
because of them 17
because of us 39
because of 64
because of her 59
of that i have no doubt 18
of that 53
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
of that 53
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19