English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But then one day

But then one day translate Turkish

238 parallel translation
But then one day, dad sat in front of the door... talking about how he met, loved, and parted with mom.
Fakat sonra babamı bir cumartesi günü kapıda annemle nasıl tanıştıklarını âşık oldukları ve ayrıldıklarını anlatırken buldum.
But then one day when the sky was blue Came a man who didn't bother wooing He tossed his hat on the peg in my room
Ama sonra bir gün gökyüzü masmaviyken geliverdi bir adam, anlamıyordu nezaketten odamdaki askıya fırlattı şapkasını bilemez oldum birden nasıl davranacağımı.
But then one day I learned a word that saved me achin'nose
Sonra bir gün acıyan burnumu kurtaran bir şey öğrendim
♪ But then one day I left my girl ♪ I left her far behind me
Ama bir gün sevgilimi terk ettim, onu çok arkamda bıraktım,
Yoshi lived happily with his turtles and rats, but then one day... so hamato Yoshi found found the turtles covered with goo?
Ancak bir gün... Demek Hamato Yoshi kaplumbağaları yapışkan bir madde içerisinde buldu.
But then one day you make a wrong turn or take a detour... and you end up in some crazy place you can't even find on the map... doing something you never thought you'd do.
Ama sonra bir gün yanlış yola saparsın veya dolambaçlı yoldan gidersin. Ve bir bakarsın ki haritada bile bulunmayan deli bir yere gelirsin... Ve hiç yapacağını düşünmediğin şeyler yaparsın.
But then one day there were no more boils.
Ama bir gün hic ciban kalmadi.
I think there's a six-week honeymoon period whenever you get into a new relationship. But then one day, you realize you've got the relationship and not much else.
- Evet, ama sonra bir gün uyanırsın ve ilişkiden başka bir şeyin olmadığının farkına varırsın.
But then one day Towelie got high and just sort of wandered off.
Sonra bir gün Havli uçtu ve sırra kadem bastı.
But then one day the smoke cleared.
Ama bir gün o duman temizlendi.
BUT THEN ONE DAY, JUST LIKE ON AN MTV SPECIAL...
Sonra bir gün, aynı MTV Special'daki gibi...
One of those families where the father is worth $ 10 million then one day he shoots himself, and it turns out there's nothing but debts.
Babanın 10 milyonluk serveti olduğu eski ailelerden geliyor bir gün baba kendini vuruyor ve tamamen borca battığı ortaya çıkıyor.
But one day you will, but it'll be too late then.
Bir gün anlayacaksınız ama o zaman iş işten geçmiş olacak.
But the land was arid, and the work backbreaking, and it took hours to reach the place. Then one day, they spoke up and rebelled.
O sert topraktan bir şeyler çıkarabilmek için neredeyse kolları kopana kadar çalışıyorlardı sadece tarlaya gitmek bile yarım gün sürüyordu sonra bir gün bu zavallılar dayanamayıp isyan ettiler.
But we lived under it. Then, one day we listened to Juarez.
Sonra bir gün Juarez'i dinledik.
Then she said I was strange somehow, and that she loved me because I was strange, but that one day she may come to hate me for just that reason.
Sonra bir şekilde garip biri olduğumu söyledi ve garip olduğum için beni seviyordu ama gün gelir benden tek bir sebepten dolayı nefret edebilir.
First, I was put in the Clermont prison and then I was taken to the prison in Le Mélisse. – But I only stayed one day, then I...
Önce polis tarafından götürüldüm sonra Clermont'a sevk edildim ve daha sonra da hapishaneye atıldım.
Suppose I leave one man alone, I don't arrest him, don't bother him, but let him suspect that I know everything and am watching him day and night, then he will break, and will come himself.
Düşünün ki bir insanı rahat bırakıyorum, tutuklamıyorum, rahatsız etmiyorum ancak her şeyi bildiğimden haberi olmasını sağlıyorum... Gece gündüz gözetleye gözetleye sonunda dayanamıyor ve kendiliğinden gelip teslim oluyor.
But she would throw her eyes to heaven, and then she would hug me and laugh when I told her she made the finest jam in the entire world, and that one day a prince would come along and taste her jam and carry her off to a castle of solid gold.
Ama o gözlerini yukarı kaydırır dünyanın en güzel reçelini yaptığını ve bir gün bir prensin gelip reçelini tadarak onu som altından şatosuna götüreceğini söylediğimde bana sarılıp gülerdi.
- But then we'll find you in pieces one day.
Beni dinle, Clo. Bu gece sen de ölebilirdin.
But then he heard what was theoretically possible, that I could create one day not his son, not even a carbon copy, but another original!
Bir gün onun oğlunu değil, karbon kopyasını bile değil, onun orijinalini yaratabilecektim.
Yes... but it wasn't like the one of the other day... and then a man stepped out of it, holding a milk can... and Le Glaude, he was there...
Ama geçen seferki gibi değildi. Sonra evden elinde süt güğümüyle bir adam çıktı. Ve Glaude, o da oradaydı...
Brunette, name's Semra we went to Fevziye School in our childhood He'd sit close to me in the class but never talks One day a skinny boy pushed him from behind Then he suddenly turned and strangled him. Forcefully...
Esmerdi, adı Semra'ydı Fevziye Mektebi'nde birlikteydik çocukluğumuzda Yakınımda otururdu sınıfta ama hiç konuşmazdı Bir gün cılız bir oğlan itmişti onu arkasından O da birden dönüp boynuna atıldı.
Some people took care of us for a few months, but then... one day we came home and they were gone.
Bazı insanlar, bir kaç ay bize baktılar ama sonra bir gün eve geldiğimizde onlar çoktan gitmişlerdi.
Guys went down, yeah, but it ain't like, you know, you just decide one day, and then that's it.
Evet, ölenler oldu, ama o kadar da basit değil. Yani karar verip de gidip öldürmedim kimseyi.
- But then, one day, Siddhartha heard a mysterious song of haunting beauty.
Ama bir gün, insanı cezbeden gizemli bir şarkı duydu.
But then Catherine was born, the years went by and one day I realized I loved my husband.
Ama sonra Catherine doğdu. Yıllar geçti ve bir gün kocamı sevdiğimi anladım.
But then, one day on vacation with my family in California...
Sonra bir gün California'da ailemle tatildeyken...
But then, one day I was driving along when suddenly it happened :
Ama sonra, bir gün onu sürerken, aniden olan oldu :
But, if one day you find that you just can't trust them any more... well what then?
Ama birgün onlara bir daha hiç güvenemeyeceğinizi öğrenirseniz,..... ne yapacaksınız?
One day... we will be reunited... but until then my spirit will always be with you.
Bir gün... Tekrar buluşacağız... Ama o zamana dek ruhum her zaman seninle olacak.
But then one day, the girl grew up and went beyond the walls of the grounds and found the world.
Günün birinde kız büyüdü malikanenin sınırlarının dışına çıktı ve dünyayı buldu.
But then, one day, there was a warlock who raised this phantasm named Hildegarn, which attacked us.
Güzel bir gezegendi... Kabustan önce..... Hirudagarn
But if we'd show how McBride's reforms are affecting just one inmate... A Day in the Life, then that would tell the story.
Ama McBride'ın yaptıklarının hapisteki birinin hayatını nasıl etkilediğini gösterebilirsek bir hikâye çıkmış olur.
There will be other dinners but... if you keep doing this, you will get killed one day... and then there will be no more dinners.
Başka yemekler de yiyeceğiz. Ama böyle devam edersen bir gün kendini öldürteceksin ve yemek yiyemeyeceğiz.
If you're lucky, you might live long enough to one day have a husband and children of your own, but until then, this is my house, and you will do as I say. Do you understand?
Bana bak, eğer şansın varsa evlenip kendi evini kuracak kadar yaşayabilirsin ama o gün gelene kadar burası benim evim ve benim dediklerim olacak, anlıyor musun?
But one day, like all of us, you'll wake up and your perfect tits will be starting to sag, and your perfect little piquant ass will be starting to go. Then what, Benja?
Ama sen de hepimiz gibi bir sabah uyandığında kusursuz göğüslerin karnına doğru sarkmaya başladığında... ve kalçaların da devasa olduğunda... işte o zaman anlayacaksın, o zaman ne olacak dersin?
One day, we all sat in a circle naked, but non-judgmental and then all six of us pulled out our hand mirrors and guess what happened?
Bir gün hepimiz yere çıplak bir şekilde oturup daire yaptık. Sonra altımız da çantasından el aynasını çıkardı. Tahmin et ne oldu?
- Yeah, I know that, but you get behind by one day, then you're always struggling to catch up.
- Evet, Biliyorum, ama eğer birgün arkada kalırsan, ondan sonra da her zaman diğerlerine yetişmeye çalışırsın.
I love baseball but they said I threw the world series, I was banned from the game and thought I would never play again then one day, this couk in Iowa tears up his farm to make a baseball field, he built it, we came
Bir daha asla oynayamayacağımı düşünmüştüm. Sonra bir gün Iowa'daki çılgın bir adam, mısır tarlasını beyzbol sahasına çevirdi! - Bunu yaptı ve geri döndük!
But one day, he suggested spanking her with a washboard... and then displaying her body in a gallery.
ama bir gün, karısına çamaşır tahtası ile vurmayı... ve bunun fotoğraflarını da galeri de yayınlamayı teklif etti.
It's not fair that one day you're on top, you're the coolest kid in town, and then the next day you're at the bottom again because everyone has blood coming out of their ass but you,
Bu adil değil.. bir gün tepedesin, kasabadaki en havalı çocuksun. ve sonraki gün.. .. sonraki gün diptesin çünkü herkes adet oluyor..
She stayed with me in my room for almost five weeks... and then one day she said, "Listen, honey, I think you're swell in a lot of ways... but how much fiber can one person stomach?"
Benimle nerdeyse beş hafta odamda kaldı sonra bir gün "Dinle tatlım, sen bir çok yönden harikasın ama bir insanın midesinde ne kadar fiber olabilir?"
One day there was something they couldn't agree on, a little, unimportant thing, a difference, but from then on, there was no common ground between them, only differences.
Bir gün, anlaşmaya varamadıkları bir şey ortaya çıktı, küçücük, önemsiz bir şey, bir farklılık, ama şu andan itibaren, onları ortak bir paydada toplayacak hiçbir şey kalmamıştı, geriye kalan tek şey farklılıklardı.
No more promotion but I knew the time would come, I never doubted that the beast would strike again one day and who do you think they go looking for then?
Ama, zamanımın gelmesini bekledim. Yaratığın bir gün geri döneceğini biliyordum. Ve o gün geldiğinde onu naftalinlerin arasından kim çıkaracaktı?
Maybe one day UNICEF will get into the impound business but until then, we're the people to see.
Belki bir gün UNICEF haciz işine girer. Ama o güne dek, bu iş bizde.
And then, one day, she asked me... to go on one of them tandem bike rides... but she never showed up.
Ve sonra bir gün, bana ikili bisiklet sürmek istediğini söyledi fakat bir daha asla görünmedi.
But then one day Towelie got high
HNAsını kopyalamaya çalıştılar.
No one, but now... we can record Johnny while we sleep and then watch it the next day.
Kimse, ama artık biz uyurken Johnny'i kaydedip sonraki gün izleyebiliriz.
But then a bigger one and then one day, like every pathetic mortal I'll be dead.
Ama bir gün kocaman bir yaram olacak ve her canlı gibi... ölümü tadacağım.
But they kept- - they kept giving it to him... so he beat the hell out of'em... and then one day, they--they- - they gave him a hot shot.
Ama onlar devam - onlar vermeye devam etttiler... o da o yüzden onları benzetti... ve sonra bir gün onlar-onlar - onu vurdular.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]