One day soon translate Turkish
178 parallel translation
One day soon, you will become Kikugoro the 6th and it's only natural for you to enjoy youreslf sometimes and find pleasure in the adulation of your admiring public
Bir gün 6. Kikugoro sen olacaksın sana toplum içerisinde duyulan özenti ve hayranlıktan zevk alman çok doğal bir şey.
Perhaps we can drive out and have lunch with you one day soon, Mr. Hollingsway.
Belki çok yakında bir gün çıkıp sizinle bir öğle yemeği yiyebiliriz Bay Hollingsway.
If we can hang on here now... one day soon somebody's gonna look up... and see a solid overcast of American bombers... on their way to Germany to hit the Third Reich where it lives.
Bugün burada dayanırsak... ... yakında bir gün biri yukarı bakacak... ... ve Hitler Almanya'sının kalbinin attığı yeri...
One day soon, I shall be back, I'm sure.
Çok geçmeden bir gün, geleceğim, eminim.
One day soon, you're going to come to me and you're gonna say,
Bir gün gelecek, bana geleceksin ve diyeceksin ki,
One day soon there won't be any more leaves.
Çok yakında artık izinler olmayacak.
One day soon... man is going to be able to harness... incredible energies. Maybe even the atom. Energies that could ultimately hurl us to other worlds in..
Yakında, bir gün... insanoğlu inanılmaz enerjileri kontrol edebilecek, belki atomu bile, bir uzay gemisi ile başka dünyalara gitmemizi sağlayacak enerjileri.
one day soon, they'll be coming for us.
Yakında bir gün, bize karşı savaş için konuşuyorlardı.
And to where, one day soon perhaps, I might venture as well.
Ve belki bir gün benim de gidebileceğim yer.
And some of us believe... that one day soon he may be more than a symbol
Ve bir kısmımız inanıyor ki... yakın bir zamanda, daha önemli bir sembol olabilir
One day soon I would walk around the harbor road... to the opposite shore, where the real city lay... that I knew only as the city in the sea.
Kısa bir süre sonra bir gün, karşı kıyıda gerçek şehrin uzandığı liman yolunda yürüyecektim bildiğim, denizin içindeki tek şehirde.
For, one day this man will join the pantheon of the immortals. And, if we're lucky, it'll be one day soon.
Ve eğer şanslıysak, bu yakında bir gün olacaktır.
One day soon some... hiker or fisherman is gonna come walking... out of those woods with a story about a wild woman
Yakında bir gün bir kampçı veya balıkçı ormanlarda yaşayan vahşi bir kadının hikayesiyle ortaya çıkacak.
I figure one day soon, even lnela herself will be for sale.
Düşünüyorum da, yakın bir zamanda, Inela'da satılığa çıkacak.
In 1 99 1 the Croats attacked, one day soon the Serbs will beat them back!
1991'de Hırvatlar saldırdı, sonra Sırplar onları defetti!
I'm hoping one day soon She'll let me be a Hefty man
Umarım bir gün, bırakır da güçlü bir erkek olurum
I figure one day soon, even Inela herself will be for sale.
düşünüyorumda, yakın bir zamanda, Inela'da satılığa çıkacak.
One day soon, you're all gonna be terrified of him.
Yakında onu görünce irkileceksiniz.
One day soon I will come for you... and then the game will begin.
Bir gün senin için geleceğim ve o an oyun başlayacak.
One day soon, a probe may also return to Venus, and perhaps survive for long enough in its hostile atmosphere to observe a volcano erupting.
Yakında bir gün, bir uzay aracı Venüs'e de dönebilir ve belki bir volkanın patlayışını seyretmeye yetecek kadar saldırgan atmosferinde ayakta kalabilir.
One day soon, we will all serve very little purpose to Kell, except dead.
Sonunda bir gün hepimizin Kell'e karşı olan hislerimiz azalacak Ölüm hariç.
Of course one day soon!
Elbette. Bir ara çıkarız.
That'll be you one day soon.
Bir gün sende böyle olacaksın.
'And one day soon, I will be.'
Ve bir gün, olacağım.
One day soon you are going to meet the same sticky end.
Bir gün senin sonun da aynen onlar gibi olacak.
But one day soon, the emperor will come to you... a mask of grief obscuring his face.
Fakat yakında, imparator sana gelecek... yüzünde bir keder maskesiyle.
I find I cannot kill you, but one day soon a man who loves you less well than I will raise his gun to stop you.
Seni öldüremeyeceğimi biliyordum ama seni öldürmesi için birini bulmam gerektiğini de biliyordum.
I don't even care about your being with other women... or lying about it, but you're pathetic... and one day soon you're going to end up a sad, lonely, old man... with a guilty conscience.
Başka bir kadınla birlikte olmanı... veya bununla ilgili yalan söylemeni hiç umursamıyorum, ama sen bir zavallısın ve yakında yalnız, üzgün bir adam olacaksın. ... vicdan azabı çeken yaşlı bir adam.
We sincerely hope that you'll one day soon take the trip to Koyo on the luxurious charter-Muyoga.
Umuyoruz ki yakın zamanda lüks gemi Muyoga ile Koyo'ya seyahat edersiniz.
One day soon, you're not gonna go home from dinner.
- Bir gün yemek için eve gitmeyeceksin. - Niye?
You will maintain a constantNstate of suspicious alertness... and one day soon...
Sürekli olarak şüpheci bir tetiktelik vaziyetinde olacaksınız!
One day soon, I promise you I'll get it right.
Söz veriyorum, çok yakında.
But one day very soon.
Ama yakında bir gün.
Soon there'll be more and more and one day this face will begin to decay and there'll be nothing left to make a man grovel, to make him want to...
Zamanla o çizgiler çoğalacak ve bir gün yüzün çökmeye başlayacak. Ve bir erkeği kandıracak, onda istek uyandıracak bir şey kalmayacak.
You let discipline slip a little one day, a little more the next day, and soon you are nothing!
Bir gün küçük bir disipline çekileceksin, Sonraki gün biraz daha, Ve sonunda senden geriye hiçbir şey kalmayacak!
And soon, one day, he'll be ruling Germany and I will be his right hand advising him, helping him to make decisions, being looked up to by millions of people.
Yakında, bir gün, Almanya'ya hükmedecek... ve bende ona öğüt veren... kararlarında yardımcı olan, milyonların hayran olduğu sağ kolu olacağım.
Only that it tells of our world here and why soon one day we must leave it for the new world.
Buradaki dünyayı anlatıyor, ve neden yakında yeni dünyaya gitmemiz gerektiğini anlatıyor.
I was the first one of this force to militate to arrive London e I was soon to speak with Mr. Attlee, in the morning of the first day of debate.
Norveç sefer kuvvetinden Londra'ya dönen ilk kişi bendim. Görüşmelerin ilk günü, Bay Atlee'yi görmeye gittim.
A prestigious profession... A cultural heritage... One day, soon, financial.
Prestijli bir meslek, kültürel bir miras kısa zamanda paraya dönüşür.
One day, quite soon, we may.
Bir gün, yakın bir zamanda sahip olabiliriz.
But it's too soon to tell if Roland is only a one-day wonder or if he'll fit in with the rigors of the competition.
Ama Roland'ın tek günlük bir mucize mi yoksa yarışmanın zorluklarına uyum sağlar mı, bunu söylemek için çok erken.
Prince John will be crowned king one day, soon.
Prens John yakında bir gün kral ilan edilecek,
One day you will regret your cruelty... and that day will come soon
Bir gün yaptığın zalimliklerden pişmanlık duyacaksın. Ve o gün yakında gelecek.
Oh, one day very soon, Pongo...
Oh, çok yakındalarda, Pongo...
All in all, this is one day Mittens the Kitten won't soon forget.
Hepsi bu kadar, yavru kedicik bu olayı hiç unutmayacak.
I go to the meetings, I go to the marches and all the time I'm thinking, if I could just sort this you know, if just one day, maybe soon... we can be normal... and we won't have to worry.
Toplantılara gidiyorum, yürüyüşlere gidiyorum. ve sürekli eğer bunu düzeltebilirsem diye düşünüyorum, bilirsin, bir gün eğer, belki yakında... biz de normal olabiliriz... ve endişelenecek bir şey kalmaz.
It's nice when she gets up in the morning... like she comes and wakes you up, and you look at her... and she has this very special smile on her face... and she leans to me like this... looks at you, and as soon as you open your eyes... one day she says to me, "I love you to the moon."
Sabah uyurken beni uyandırmak için yanıma gelir. - Ona bakarım ve çok özel bir gülüşünü görürüm. - üzünü bna doğru bu şekilde yatırır.
Franz Ulmer says that one day we will soon conquer the world and everyone will have to speak German.
Franz Ulmer yakında dünyayı fethedeceğimizi ve herkesin Almanca konuşacağını söylüyor.
One treat a day for just six weeks, and you'll soon see why you can't keep a good dog down.
Otobanda 30'la gittiğinin farkında mısın? Her şeyin üstüne birde hız cezası yiyecek değilim!
One day is not soon enough.
"Bir gün" yeterince yakın değil.
So you start sleeping in another room. Then soon, we're barely exchanging pleasantries, and then one day you say,
Sonra başka odada yatmaya başlarsın, zamanla tatlı tatlı cilveleşmeler de biter ve...
one day at a time 90
one day 2293
one day more 18
soon 2051
sooner 34
soong 17
sooner than you think 21
sooner or later 669
sooner rather than later 23
sooner the better 24
one day 2293
one day more 18
soon 2051
sooner 34
soong 17
sooner than you think 21
sooner or later 669
sooner rather than later 23
sooner the better 24
soon after 36
soon enough 99
one down 160
one drink 135
one drop 17
one dollar 40
one does 22
one dance 28
one dead 35
one date 34
soon enough 99
one down 160
one drink 135
one drop 17
one dollar 40
one does 22
one dance 28
one dead 35
one date 34